Asaf kollarını sardığı kadına böyle yaptığı için şimdiden pişman olmuştu. Ellerini daha sıkı tutacakken karısı kendisinden yavaşça ayrılmaya başlamıştı.
"değiştirmeyeceğim." Asaf kafasını sallayıp karısının alnından öptü ve kendini banyoya attı.
Elvan yerinde durmaktan sıkılıp en sonunda Yağmurun yanına gitti. Daha demin uyumamışmıydı bu kız? Ne ara uyanmıştı gene. "canım miniğim benim. Sen uyandınmı? Sessiz sakin benimi bekliyorsun?" Yağmur kıkırdayıp ellerini ileriye doğru uzattı. Elvan da miniğini kucağına alıp. "oy oy yesinler seni. Sen çokmu tatlısın. Ama ben senin büyümeni istemiyorum. Kal böyle. Büyüyünce çirkin olursun sen şimdi." Yağmur anlamış gibi somurtunca Elvan kahkaha atıp kafasını arkaya atarak gülmüştü. Yağmur ise ona hayran hayran bakıyordu. Ellerini Elvan'ın yanaklarına koyup alnını öptü.
Elvan bu kızı çok seviyordu. Elvan da kızın alnından öpüp kafasını omzuna koyup. "şimdi sen acıkmışsındır. Değil mi? Efsun sana süt mü verecekmiş. Şimdi gitsek ayıp olur mu ki? Neyse kahvaltıdan sonra gidelim. Hem bende seni onun kızıyla tanıştırırım."
Elvan yatağa oturup kucağındaki bebeğe bakıyordu. Bebeğin elleri kadının boynunda geziniyordu.
Banyonun kapısı açılıp içeriden ses gelince Elvan oraya baktı. "Elvan bana giyecek bir şeyler versene."
"tamam." bebeği geri beşiğe yatırıp dolaba gitti.
"işe gidecek misin?"
"evet."
"o zaman takım elbisemi çıkarayım?"
"hayır gömlek ve pantolon yeterli. Ha bide baksır." onun yerine ben utanmıştım ya. Zaten söylemese verecektim. Söylemesine gerek yoktu.
En sonunda lacivert gömlek ve siyah kot pantolon aldım. Ha bide baksır var tabi. Onu elbiselerin arasına koymuştum.
Kapıyı tıklatınca kapıyı açıp bana baktı. Sonrada elimdeki kıyafetlere, kıyafetkeri karnının üstüne doğru attığımda tutup bana baktı. Bende Yağmurun yanına gidip kucağıma aldım. Odadan çıkıp aşağıya indim. Bazıları sofradaydı. Bende sofraya oturdum ve herkesi beklemeye başladım.
Yağmuru da yanımdaki bebek koltuğuna oturtmuştum. Asafta gelince yemeğe başladım. Yağmurunda ağzına süt, peynir gibi şeyler veriyordum. Zaten artık anne sütünü bırakma yaşı geliyordu. En iyisi hafif olan yemeklere alıştırmaktı. Ön dişleride vardı. Bu benim için kolay olacaktı.
Ben yemeğine döndüğümde bir kaç şey yiyip çayımı içmeye başladım. Asaf masadan kalkınca herkes ona baktı. "baba ben çıkıyorum. Size afiyet olsun."
Ben hala çayımı içmeye devam ediyordum. Efsun ise bana kaş göz hareketleri yapıyordu. Adam zaten gitmeye başlamış neyine gideyim peşinden anlamıyorum.
En sonunda Efsundan sıkılıp ayağa kalktım ve Asafın peşinden gittim. En sonunda Asafa yetişince yandan bana baktı. Ne var dercesine bakınca açıklama gereği duydum.
"Efsun zorla gönderdi. Kocanı yolcu et dedi."
"gerek yok. Sen git yemek ye." soğuk ve sert sesiyle buna ne olmuştu ki? Ona aldırmadan yanında yürüdüm. Kapıya gelince kapıyı açıp geçmesini sağladım. O geçmek yerine bana baktı. Birden bana yaklaşıp belimden ve kafamın arkasından tutup kendine çekti ve alnımdan öpüp geri çekildi. Ondan sonra bana bakmadan zaten çıkıp gitti. Ben hala şoktaydım. Yani neden insanların içinde böyle yapıyor ki. Benim kadar yukarıdaki insanlarda şaşkın gibiydi.
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp kapıyı tam kapatıyordum ki araya giren ayakla kapı kapanmadı. Kapıyı geri açıp kimin geldiğine baktım. Bu geçen ki silah doğrultan adam değil miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVAN ERSAN
FanfictionElvan silahın önünde duruyordu. Karşısındaki adam kadına dikkatlice bakıp tüm konağı yerle bir edecek kadar sert bir şekilde kükreyip "çekil kadın. Yoksa sende ölürsün." diye bağırdı. Herkes korktu ama Elvan Ersan korkmadı. O sadece Allahtan korkar...