1 hafta sonra
Aradan geçen bir haftadan sonra Elvan ve Asaf, bebeklerinin tam olarak cinsiyetini öğrenmeye gidiyorlardı. İkiside gün geçtikçe birbirlerini toparlıyorlardı. Tek eksik var o da evin büyüklerinin evden ayrılıp, o kara toprağa gömülmeleri.
Asaf arabayı hastanenin otoparkına park edip, direk Elvana döndü. Elvan o sırada kemerini çıkartmaya çalışıyordu. Asaf karısına yardımcı olup kemeri çıkardı. Sonrada karısının yanağına uzun bir öpücük kondurdu ve arabadan indi. Elvanında arabadan inmesini bekleyip arabayı kilitledi. Elvan da arabanın çevresinden dönmüş, Asafın yanına gelmişti.
Asaf karısının elini tutup hastaneye doğru ilerledi. Asaf zaten aldığı randevu sayesinde direk doktorun odasının kapısını çalıp içeriye girdi. Doktor bilgisayardan gözlerini çekip içeri girenlere baktı. Sonrada gülümseyerek ayağa kalktı.
"Asaf ve Elvan hanım. Hoşgeldiniz. Geçin oturun." Asaf ve Elvan koltuğa oturup doktor beye gülümseyerek baktılar. Doktor yerine oturur oturmaz.
"Elvan hanım, nasıl hissediyorsunuz? Yani kusma veya baş dönmeleri var mı?"
"yok gayet sağlıklı hissediyorum. Sadece bebeklerimizin hangi cinsiyette olduklarını öğrenmek istiyorum." Elvan'ın gülümseyerek söylediği şeyler beni mutlu ediyordu. Sonuçta onun mutlu olması beni de mutlu ederdi.
"ee o zaman sedyeye geçelim de diğer minik afacanın cinsiyetini öğrenelim." dedi ve ayağa kalkıp Elvan'a sedyeyi gösterdi.
Elvan ayağa kalkıp sedyeye ilerledi. Hemen sedyeye uzanıp tişörtünü açıp beklemeye başladı. Doktor bir jel sürüp makinayı karımın karnında gezdirmeye başladı.
"evet bebeğinizin biri kızdı değil mi? Diğeri de erkek. Bence çok iyi olmuş. İlk çocuklarınız hem kız hem erkek." ben hala doktorun söylediklerini hazmetmeye çalışıyordum. Elvan ise bana gülümseyen gözleriyle bakıyordu.
Ellerimi enseme koyup etrafımda döndüm. Bu çok güzel bir duyguydu. Baba olacaktım. İki kez, aynı günde, iki farklı bebeğim, biri kız, biri oğlan. Ben baba olacaktım. Onları çok seveceğim. Hemde en güzel şekilde.
Elvan karnındaki jeli silerken direk onun yanına yaklaşıp sarıldım. Artık hiçbir şeyi kelimelere dökemiyordum. Sadece kadınıma sarılarak ne kadar mutlu olduğumu dile getirebilirim. Ama genede bir kaç çift lafım var.
"Elvan. Kadınım. Sen Allahın bana bir lütfusun. Sen bir mucizesin. Seni çok seviyorum. Sizi çok seveceğim. Allah izin verirse ömrümün sonuna kadar senin yanında olacağım. Ulan kadın seni çok seviyorum."
Kadınım bana daha sıkı sarılıp "bende adamım. Bende seni çok seviyorum. Ve eminim ki sen bizi çok seveceksin. Ve gene eminim ki ben sizi çok seveceğim. Her baktığımda tekrardan aşık olacağım. Adamım ben seni sevmelere doyamam ki."
Arabadan inip konağa doğru yürürken Elvan'ın elini sıkıca tutmuştum. Bu kadının beni hiç bırakmasını istemiyordum. Bana hep huzur veriyordu. Ve iki güzel varlık daha verecek.
Elvan ve ben konağa girdiğimizde direk yukarıya odamıza çıktık. Elvan yıkanacağını söyleyip banyoya girerken bende balkona çıkıp çardakta oturdum.
Gelen arama sesiyle elim telefonuma gitti. Arayana baktığımda Cenkin aradığını gördüm. Telefonu cevaplayıp kulağıma götürdüm.
"alo efendim Cenk."
"abi nasılsın?"
"iyiyim. Hayırdır beni aramazdın?"
"abi İstanbul'daki işlerde bir kaç sıkıntı yaşıyoruz. Kısacası başka şirketler bizi sıkıştırıyor. Hatta ölümle tehdit ediyorlar. İşlerimizi sabotaj bile ediyorlar." Mardinin manzarasına bakarken ne yapabileceğimi düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVAN ERSAN
FanfictionElvan silahın önünde duruyordu. Karşısındaki adam kadına dikkatlice bakıp tüm konağı yerle bir edecek kadar sert bir şekilde kükreyip "çekil kadın. Yoksa sende ölürsün." diye bağırdı. Herkes korktu ama Elvan Ersan korkmadı. O sadece Allahtan korkar...