-25. BÖLÜM -

3.3K 144 11
                                    

İstanbulda olalı neredeyse 1 yıl olmuştu. Ben hastanede, Asaf ise holdingin başındaydı. Savaş desen, onunla iyi arkadaş olmuştuk. Mardin'e gelirsek Emre, Efsun, İnci ve Yağmur. Onlar Mardindeydi.

Karşımda oturan hastanın, elimdeki emar sonuçlarına bakıyordum. Gözle görülen hiçbir şeyi yoktu. Bir kaç test daha isteyip, odamdan gönderdim. O çıkarken, asistanım Oğuz içeriye girmişti. Bana heyecanla bakıp "hocam, öğle yemeği. Gelmeyecekmisiniz? Söz vermiştiniz hani."

Gülümseyip kafamı sallayarak ayağa kalktım. "geliyorum." dedim ve telefonumu alıp Oğuzla birlikte odadan çıktım.

Aşağıya kafeteryaya indiğimizde, Esrayla karşılaştık. Burada yeni doktordu. Hemen kaynaşmıştık, o da bir masada yemek yerken bizi gördü ve elini kaldırıp "Elvan, gelsenize." kafamı sallayıp yanına gittik.

Telefonumu masaya bırakıp "ben yemek alayım. Telefonum burada dursun." dedim ve yemek almaya gittim.

Yemeğimi alıp, geri masaya döndüğümde Esra'nın "biri aradı canım." demesiyle kafamı sallayıp yemek tabağımı masaya koydum. Yerime otururken, Oğuzda masaya gelmişti.

Telefonu elime alıp kimin aradığına baktım. Adam yazısını görünce gülümsedim. Direk tekrardan aradım. Telefon hemen açılmıştı. Karşı taraftan sinirli sesiyle "neden açmadın telefonunu. İllaki beni merakta bırakacaksın değil mi kadın?"

Sırıtıp, arkama yaslandım. "yemek almaya gitmiştim. Telefonuda masaya bırakmıştım adam. Oldu mu?"

Aksi sesiyle "oldu. Neyse, iş çıkışı seni alacağım."

"tamam adam."

"başka bir şey söylemeyecek misin?" sırıtıp yemeğime bakındım.

"ne gibi?" sinirli sinirli homurdanmaları duyunca gülümsemem genişledi.

"ben sana sonra söyleyeceğim." diyip telefonu kapattığında, gülümseyen gözlerle telefonuma baktım. Bana seslenen ikiliyle bakışlarımı Oğuz ve Esranın üzerine çevirdim.

Esra "ne o? Komik bir şey mi oldu?" gülümsememi bozmadan telefonu masaya koyup, elime kaşığımı aldım.

"yok bir şey. Sadece aklıma bir şey geldi." diyip yemeğimi yemeye başladım. O sırada anons yapılan ismimle havaya baktım.

"Elvan Ersan DİYAROĞULLARI, 2.ameliyathaneye bekleniyorsunuz." bu bir kaç kere daha tekrar edince ayağa kalktım. Oğuz oflayarak ayağa kalkıp Esraya baktı. "sana afiyet olsun Esracım."

Esra sırıtıp "sana da iyi çalışmalar Oğuzcum."

Ameliyathaneye girdiğimizde, karşımdaki yardımcı doktordan bilgileri aldım. Ameliyata hızlı bir giriş yapıp, elimden geldiğince hastayı kurtarmaya çalışıyordum. Kalbinin üzerindeki iki kurşun beni çok zorluyordu. Adamın hayatta kalması bile mucize gibiydi. Alnımda ki teri silen hemşirenin çekilmesini bekleyip Oğuza "bana makas ver." Oğuz bana makası uzatınca aldım. Sonrada dikkatli bir şekilde açtığım yaranın içindeki bir kurşunu çıkardım. Makası geri Oğuza verip diğer kurşun için yol açmaya çalıştım.

Ameliyat iki kalp durması sonucundan sonra stabilleşmişti. Adamı hayata döndürmüştük ama durumu kritikti. Ölme riski çok fazlaydı. Kafamdaki boneyi çıkararak, ameliyathane kapısından çıktım. Çıkar çıkmaz başıma doluşan insanlarla baygın baygın herkese baktım. Öndeki ağlamaktan gözleri kızaran yaşlı kadın elini omzuma koyup "kızım ne olur iyi bir şey söyle?"

Derin bir nefes alıp, kadının elini elimin içine aldım. Diğer hasta yakınlarınıda tek tek inceledim. Çok fazla insan vardı. Üstelik kabadayı gibi gözükmeleri, hiç iyi değildi. Tekrardan kadına bakıp "zor bir ameliyattı, ama hasta şuan stabil durumda. Tam iki kurşun çıkardık. 2 tanesi kalbin üzerindeydi. Onun için çok zorlu bir ameliyat oldu. İki kez kalbi durdu, zor oldu ama hayata geri döndü. Şuan yoğun bakıma girecek ve hala hayati tehlikesi var."

ELVAN ERSANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin