Üzerimdeki şaşkınlığı bir şekilde atıp, söylediğim tek kelimenin devamını getirdim. "sen, sen nasıl beni kaçırırsın? Derhal beni bırakın Uygar bey. Yoksa çok kötü olacak."
Üzerime doğru gelen adam yüzünden ne yapacağımı şaşırmıştım. Aslında hala onun beni kaçırmış olması ve yaa Dubaiye kadar getirmiş olmasının şaşkınlığını yaşıyordum. Ne kadar uyumuştum ki, Dubaiye kadar uyanmadan gelmiştim. Tam dibimde duran adamla bir adım geri attım ve kendimi onunla cam arasında sıkıştırdım. Salaklıpıma bir küfür savurup "uzak durun benden. Elinizi bile sürmeyin."
Uygar bey, iki elinide yan taraflarıma koyup "ne olur, dokunursam ne yaparsın Elvan?" dedikten sonra yüzümü inceleyip, dudaklarımda durdu ve geri gözlerime baktı.
Gözlerine dik dik tiksinerek bakıp "kendimi öldürürüm. Yanımda da seni götürürüm, buna emin ol."
Kaşlarını çatıp, "öyle bir şey yapmana izin vermem." tek kaşımı kaldırınca, bir adım benden uzaklaştı. Ama hemen sonra geri yaklaşıp, iki elinide belime yerleştirip, kafasını boynuma doğru yaklaştırdı. Ani bir hareketle, saçlarından tutup arkamdaki cama doğru vurdum. Tuttuğum saçı bırakmadan, sersemleyen adamı geriye doğru ittirdim. Hafif yalpalayan adamın, kaşı kanayınca, yüzümü buruşturdum.
Sinirlenmiş olacakki, önce elini kaşına götürdü. Kanı gördükten sonra bana baktı ve yanıma gelip yanağıma sert bir tokat geçirdi. Kafam geçirdiği tokatla yana doğru kaymıştı. Acıyordu ama karşısında ağlayamazdım. Güçsüz görür ve aynı şeyleri tekrardan uygulardı. Saçlarımın en dibinden tuttuğunu hissedince, gözlerimi sıkıca kapattım. Yüzümü yüzüne çevirip "beni dikkatli bir şekilde dinle Elvan Ersan. Benim olacaksın. Benim kadınım olacaksın."
Yanağıma vurduğu için ağzım kanlanmıştı. Yutmak yerine, yüzüne tükürdüm. Gözlerini kapatıp, saçımı daha fazla çekti ve diğer elini belime yerleştirip beni kendisine bastırdı. Tiksintiyle kendimden uzaklaştırmaya çalışıp "bırak beni, çek ellerini üzerimden. Ahhh bırakkk diyorum. Lanet herif, ahhğ." canım çok yanıyordu. Saç diplerimden kan geleceğine emindim. Aklıma gelen şeyle göğsüne vurdum. Acıyla beni bıraktığında tamda ameliyatlı kısma vurduğumu anlamıştım. Tekrardan üzerime gelecekken "sakın, sakın yaklaşma." diye bağırdım. Resmen elim ayağım titriyordu.
Adi herif yüzüme öfkeyle bakıp, sert adımlarla odayı terk edip kapıyı kilitledi. Sinirle, ellerimi saçlarıma attım. Canım çok acıyordu. Üstelik yüzümde küçük çaplı bir morluğun oluşacağınada emindim. Ne yapacaktım? Buradan nasıl kurtulacaktım? Lanet bir herif beni pasaportsuz kimliksiz buraya nasıl kaçırmıştı? Anlamıyordum.
Yazardan
Herkes ayrı ayrı delirmiş durumdaydı. Asaf, karısını bulamamaktan. Uygar, karşısındaki kadının kendisine karşı gelmesinden. Elvan, kaçırılıp ayriyeten şiddet gördüğünden. Savaş, Uygarın bir izini dahi bulamaktan. Oğuz gelmeyen ve telefonlarını dahi açmayan hocasından dolayı delirmişti. Dünya delirmişti. Herkes diken üstünde ve sinirlenecek bir yer arıyordu.
Asaf, artık evinde daralmış sokaklara dökülmüştü. Adamlarıyla birlikte tek tek esnafları gezip kamera kayıtlarına bakıyordu. Ama o saatlerdeki tüm kayıtlar bir adam tarafından alınıp, en az bir saat boyunca kameraların çalıştırılmamasıyla ilgili para verildiğini söylüyordu. Adamı tarif ettirmişlerdi ama Uygar denen adamın hiçbir şeyleriyle uyumlu değildi, ki zaten böyle bir işide kendisi yapmazdı, birine yaptırırdı diye düşünmüştü Asaf. Bu şekilde bulamayacağını anlayınca, aklına gelen şeyle, telefonuna sarıldı. Mafyalarla bir kere konuşma yapmış ve sonra geri çekilmişti. Orada tanıdığı ve aralarındaki en iyi gördüğü Görkem bey aradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELVAN ERSAN
FanfictionElvan silahın önünde duruyordu. Karşısındaki adam kadına dikkatlice bakıp tüm konağı yerle bir edecek kadar sert bir şekilde kükreyip "çekil kadın. Yoksa sende ölürsün." diye bağırdı. Herkes korktu ama Elvan Ersan korkmadı. O sadece Allahtan korkar...