Bölüm 8

2.5K 241 50
                                    

''Tanrım hayır! Buraya gelmeyin, lütfen bizi görmezlikten gelin. Namjoon bize bakma lütfen farklı bir yöne git. Jimin neden onların tarafına bakıp gülümsüyor? Sanırım bayılacağım.''

Böyle düşünceler içerisindeyken Namjoon ve Jin bize doğru geliyordu. Evet, zaten canım Jimin'in dediğine yeterince sıkkınken şimdi onları görmek istemiyordum. Üstelik Namjoon ve Jin neden öğle arasında beraber ve yalnızlardı? Canımı sıkan başka bir konu da buydu. Belki Jimin'le öğle yemeğimizi hızlıca yesek erkenden kalkacaktık, onlarla karşılaşmayacaktık ve herkes mutlu olacaktı.

Jimin'le oturduğumuz masa resmen yolgeçen hanına dönmüştü. Gelen geçen herkes illa selam verip yanımıza geliyordu. Özellikle basketbol takımındakiler. Onları sevmiyor değildim fakat aramızdaki artan bu samimiyet garip hissetmeme sebep oluyordu.

Namjoon ve Jin yanımıza geldiklerinde ilk konuşan Jin oldu. Bize ''Size eşlik edebilir miyiz?'' dedi. Bunu resmen eski tarihlerdeki beyefendilerin nazikçe söylediği gibi söylemişti. Keşke Namjoon olmasaydı diye içimden geçirmeden edemedim. Fakat yapacak bir şey yoktu.

Jimin'den beklenildiği gibi ''Tabii gelin, beraber yiyelim. Hem iştahımız da artar.'' dedi. Jimin'le ben karşılıklı oturduğumuz için Namjoon benim yanıma geçti. Jin de Jimin'in yanına. Jin karşıma oturduğu için ona rahatlıkla bakabilirdim. O anda nedense Namjoon'la Jin'in yan yana oturamadığı için çocukça bir sevinç hissetmiştim. Ayrıca onlardan birisi ilk defa bizim yanımıza oturup bizimle konuşmak istemişti. Gittikçe bizimle ilgilenmeye başlıyorlardı. Bunu ilginç buldum.

Jin ve Namjoon masaya yerleşince Jimin onlara ''Eee siz bugün hangi kulüpleri seçtiniz?'' dedi. Jimin'e o sırada ''Ne yapıyorsun sen?'' bakışı attım. Zaten çoktan bildiği bir soruyu soruyordu. Jimin benim bakışımı yakalayıp gülümsedi. Anlaşılan onların zaten katıldığı kulüpleri bilmiyormuş gibi davranarak onları konuşturacaktı. Jimin'e sadece gözlerimi devirmekle yetindim.

Jimin'in sorusuna karşılık Namjoon ''Ben tiyatro kulübünü seçtim.'' dedi. Ardından Jin fazla bekletmeden ''Ben de tiyatro kulübünü seçtim.'' dedi. Jimin bu yanıtlar karşısında şaşırmış numarası yaparak ''Gerçekten mi?'' dedi. Ardından devam ederek ''İkiniz de aynı kulübe gideceksiniz o zaman. İsteyerek mi seçtiniz yoksa öylesine mi seçtiniz? Üstelik tiyatro kulübü aktif bir kulüp. Basketbol takımındayken zaman ayırabilecek misiniz merak ediyorum.'' dedi. Sanki şu anda kırmızı halıdaki ünlülerle röportaj yapıyor gibi bir hali vardı Jimin'in.

Jin ''Ben isteyerek seçtim açıkçası. Sahnede yer alırken eğleniyorum. Dediğin konuda benim de şüphelerim var yine de denemek istedim.'' dedi. Jin hakkında pek bir şey bilmediğim için şaşırmıştım. Hem basketbol oynuyordu hem de tiyatro seviyordu. İnsanlar genellikle iki alandan birisinde yer aldığı için Jin'in her iki alanı sevmesi beklenmedikti.

Jin'in ardından Namjoon da ''Benimkisi biraz karışık ama isteyerek seçtiğimi diyebilirim ben de. '' dedi. Jimin o sırada bana imalı bir bakış attı. Ona, bunu anlamamış gibi baktım ama ne anlama geldiğini biliyordum.

O sırada Jin ''Peki siz ne seçtiniz?'' dedi meraklı bakışlarıyla. Jimin buna karşılık ''Hayvanları koruma kulübünü seçtim.'' dedi. Ardından ben de ''Ben de kütüphanecilik kulübünü seçtim. Aslında sınıf öğretmeni seçti desek daha doğru olur.'' dedim gülümseyerek. Onların aksine bizim kulüplerimiz daha az aktifti bu yüzden Jin'in beklentileri altında kalmış olabileceğini düşündüm.

Jin'in yüzüne bakarak ''Tiyatro kulübü eğlenceli olmalı, ne güzel.'' dedim. İçimde nedense Jin'le konuşmak için bir istek duyuyordum. Onun hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordum. Onunla daha da yakınlaşmak istiyordum. Bu isteğim, şu anda ona karşı utangaçlığımı bir kenara atmıştı resmen.

Jin bana sanki çok normal bir şeymiş gibi ''O zaman sen de gel.'' dedi. Ona şaşırarak ama bir o kadar da gülerek baktım. Jin beni gittiği kulübe çağırmıştı. Gerçekten bunu yapmıştı. Bundan fazla etkilendiğimi göstermemek için gülümsememeye çalışıyordum ama neredeyse imkansızdı çünkü Jin de gülümsüyordu. Ona ''Ne?'' diyebildim sadece. Jin de gözleri parlamış bir şekilde ''Sen de gelsene bizim kulübe. Beraber takılırız hem ne güzel.'' dedi.

Şu an gerçekten ne diyeceğimi bilemiyordum. Jin benden bir şey istiyordu. Üstelik beraber takılmamızı istiyordu. Bunu reddedemeyeceğimi hissettim. Onu nasıl kırabilirdim ki, hele bana böyle ışıltıyla bakarken.

''Bilmiyorum, ben pek oyunculuk falan yapamam ki.'' dedim. Jin sanki bu bilgi önemsizmiş gibi kafasını iki yana salladı. Bana ''Zamanla öğrenirsin bu hiç önemli değil. Sonuçta herkes tecrübeli olarak doğmuyor.'' dedi. Benim için bu kadar uğraşması o kadar hoşuma gitmişti ki, acaba biraz daha reddetsem mi düşünmekten kendimi alamadım.

Jin'e ''Sınıf öğretmenimle önce konuşmam lazım kulübüm değiştirmek için. Belki izin vermeyebilir ona bağlı.'' dedim. Jin memnun olmuş bir şekilde ''O zaman bu, kabul ettiğin anlamına geliyor değil mi?'' dedi. Ona gülümseyerek ''Evet.'' dedim. Kütüphanecilik kulübünü sevsem de farklı bir yere gitmek benim için o kadar önemli değildi. Bu yüzden kabul etmekte bir sakınca görmemiştim.

Ben kabul ettikten sonra Jin gaza gelmiş bir şekilde Jimin'e de ''Sen de gelsene bizim kulübe.'' dedi. Jimin, Jin'in beni nasıl ikna ettiğini gördükten sonra cevabını hazırlamış gibi görünüyordu. Jin'e ''Daha önce gittiğim kulüplere tekrar gitmiyorum. Farklı kulüplere takılmak daha eğlenceli.'' dedi. Jin, Jimin'in bu konuşmasını bir süre tarttı. Daha da ısrar etsem mi etmesem mi diye düşünüyordu herhalde. Düşünceleri bitince Jimin'e ''Pekala sen bilirsin.'' dedi.

Ardından Jin, bir Namjoon bir bana bakarak gülümsedi. Bize ''O zaman artık üçümüz de aynı kulübe gidiyoruz.'' dedi. Ona kafamı salladım ve Namjoon'a baktım. Bana gülümsedi. Üçümüzü nelerin beklendiğini merak ediyordum.

Again and Again ~TaeJin~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin