Bölüm 17

2.4K 219 209
                                    

''Bu durakta mı ineceğiz?''

Jin'in meraklı yüzüyle karşılaştığımda ona gülümseyerek ''Evet.'' dedim. İlk defa onunla aynı anda otobüse binmiştik ve birazdan beraber aynı durakta inecektik. O anda otobüs merdivenlerinden dışarıya adım atarken sanki bulutların üzerine adım atıyor gibiydim. Onunla beraber olmak, bana normal dışı hissettiriyordu.

Otobüse binmemizden önce, bugünün dersleri bittiğinde Jin beni sınıfımın kapısında beklemeye gelmişti. Gerçi biraz geç gelmişti çünkü sınıfa geldiğinde bir eli geçmeyecek sayıda kişi kalmıştık. Fakat onların dersleri bize göre daha geç bitmiş olabilirdi. Bu yüzden sebep olarak kendime bunu demiştim. Aslında bana yaptığı teklifi unutmuş olabileceğinden korkmadım dersem yalan söylemiş olurdum.

Jin kapıya geldiğinde ben de kalkmak üzereydim. Bana seslendiğinde onu ancak fark edebilmiştim. Ona döndüğümde beni kapıya yaslanmış yana eğik bakışları üzerimde olan bir Jin görmüştüm. İçimde bir şeylerin erimesine sebep olmuştu bu görüntü. Sanki o kapıda saatlerce beni bekleyebilirmiş gibi görünüyordu ve ben de onu böyle saatlerce izleyebilirdim. Fakat yine de onu gördükten sonra hareketlerime daha da ivme kazandırmaya çalışmıştım.

Jin'e doğru yaklaşırken ilk başta kapıda sadece Jin'i görsem de aslında, sonradan sınıf kapısı daha çok aralandığı için Jin'in yanında bekleyen Jungkook ve Jimin'i de görmüştüm. Onların hep böyle yapışık bir şekilde gezmesi benim için gittikçe gülünç bir konuya dönmeye başlamıştı. Elbette beraber takılmaları kötü bir şey değildi fakat kısa sürede bu kadar beraber olmalarına hayret etmiştim.

Onların yanına giderken değişik duygular içerisindeydim. İlk başta bu sınıf kapısında kimse durmuyorken ilk başta Jimin durmaya başlamış ve ardından Jungkook ve Jin de buna eklenmişti. Yaptıkları şey fazla efor sarf etmeden yapılan ve önemsiz bir şeymiş gibi dursa da benim için büyük bir anlam ifade ediyordu. Onlara minnettardım, beni önemsedikleri için.

Okul çıkışına doğru yürümeye başladığımızda, Jimin çaktırmadan benim yanıma gelmiş ve koluma hafifçe girmişti. Ardından sessiz bir şekilde ''Tae...'' demişti. Benimle gizli bir şey konuşmak ister gibi bir hali vardı. Bu yüzden yavaş yürümeye çalışarak Jungkook ve Jin'le yürüme mesafemizin biraz açılmasına izin verdim.

''Efendim?''

''Duyduğuma göre bugün seni eve Jin bırakacakmış.''

Bunu suçlayıcı ve azarlayıcı bir şekilde söylememişti ama sesinde romantikliğin herhangi bir belirtisi de yoktu.

''Evet, yandığım için.''

''Daha önce de demiştim ama biliyorsun Namjoon ve o...''

Jimin'in yapacağı konuşmanın devamını iyi bir şekilde tahmin edebildiğim için sinirlerimin beynime aksettiğini hissedebiliyordum. Bana yine o her zaman yaptığı ikazlardan yapacaktı. Fakat soğukkanlılığımı koruyarak herhangi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemeye çalıştım.

''Biliyorum Jimin. Daha önce yaklaşık bin kez falan söylemiştin. Alt üstü beni eve bırakacak bu kadar. Bunda bir şey yok ki.''

Jimin beni tartmak istercesine yüzüme uzunca bir süre bakmıştı. Biliyordum, benim üzülmemi istemiyordu ama her seferinde annemi aratmayacak şekilde sürekli ''ondan uzak dur, yoksa üzer seni'' gibisinden şeyler söylemesinden de rahatsız oluyordum.

''Tamam, o zaman çocuklara yetişelim.''

Jin'le Jungkook'un yanına tempomuzu arttırarak yürüdüğümüzde Jungkook, Jimin'le benim arkada kalıp dedikodu yapmamızla ilgili küçük bir espri yaptı. Ardından yol ayrımına geldiğimizde Jungkook ve Jimin'le vedalaştık. Jin'le baş başa kaldığımız ilk sıralarda Jimin'in dediği şeyi düşünerek kafamı meşgul etmiştim ve bu yüzden Jin'in dediklerine kendimi verememiştim. Fakat Jin'in bir ara ''Tae?'' demesinden sonra yüzünde oluşan endişeli ifadeyi görmüştüm ve bu yüzden kendime gelmeye çalışmıştım. Geçmişi düşünerek şu anın tadını çıkartamıyordum. Buna hemen son vermeliydim.

Again and Again ~TaeJin~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin