''Taehyung müsait misin?''
Hoseok bana böyle bir soruyla geldiğinde edebiyat dersindeydik. Edebiyat öğretmenimiz olan Bayan Yoo, yeterince ders işlediğine karar verdikten sonra bizi dersin son dakikalarına doğru serbest bırakmıştı. Ben de yapacak pek bir şeyim olmadığı için her zamanki gibi anı defterimi çıkartıp bugün yaşadığım şeyleri yazmaya başlamıştım. Aslında bu günlerde bu defterimi çok aksatıyordum. Önemli şeyler yaşadığım günleri yazmadığım bile olabiliyordu. Örneğin, evde Jin'le ilk öpüşmemizi yaptığımız gibi. Gerçi bu olaya ''önemli şey'' deyip geçiştiremezdim, bu olay benim hayatımın kritik noktalarından birisiydi.
Anı defterimi aksatmam aslında yeni arkadaşlar edinmem gelişen olan bir şeydi. Genellikle yalnız kaldığımda yazıyordum çünkü. Fakat şu aralar özellikle bir şeyler çıktığı için hiç yazamamıştım. Bu durumdan hoşnuttum, arkadaşlarımla beraber olduğumu gösteriyordu çünkü. Boş zamanlarımın çoğunda ya Jimin ya Jin ya da Jungkook'la beraberdim.
Bu yüzden şu anda boş bir vakit bulduğum için bugün yaşadığım şeyleri yazmaya çalıştım. Tabii hiç olmadığım derecede dikkatli olarak. Birisinin göz atması bile istemiyordum bu yüzden iki kolumla cephe oluşturmuştum resmen. Fakat bir şeyi gizlemeye çalışarak aslında o şeyin daha çok dikkat çekmesini sağlamış olabilirdim.
Bu kadar dikkatli davrandığım için de yanıma Hoseok'un gelip bana soru sormasıyla beraber defterimi şak diye kapatmıştım. Hoseok'un gözü defterime kaysa da önemsiz bir şeymiş gibi ne yazdığımı ya da neden böyle aceleyle davrandığımı sormadı.
''Ah, evet müsaitim Hoseok.''
Benimle sınıfta ilk defa konuşmaya gelmişti bu yüzden ne diyeceğini merak ediyordum. Bu dönem resmen bütün şeylerin ilkini yaşıyordum.
''Çocuklarla konuşuyorduk da, benim yanım boş. Gelsene beraber otururuz.''
Böyle bir teklif yaptığı için afallamıştım bu yüzden ilk başta bir şey diyemedim. Cevap vermektense Hoseok'un boş sırasına bakakalmıştım.
''Sen de yalnız oturuyorsun. Ben de. Böylece tek kalmamış oluruz.''
Hoseok'un durumunu benimkisine benzetmeye çalışı, takdire şayandı çünkü onun önünde Namjoon ve Yoongi olmasına rağmen benim önümde herhangi bir arkadaşım yoktu. Teknik olarak Hoseok pek yalnız sayılmazdı.
''Pekala, gelirim o zaman.''
Reddetmem için herhangi bir sebebim yoktu açıkçası bu yüzden kabul edivermiştim.
Hoseok'un coşkulu gülümsemesinden sonra masadaki eşyalarımı toplayıp elime aldım ve tek omzuma çantamı takarak canım sıkıldığında pencereden dışarı çıktığım güzel ama tek başıma olduğum sıramı terk ettim.
Eşyalarımı Hoseok'un masasına koyarken Hoseok, önde oturan Namjoon ve Yoongi'ye ''Hey komşular yeni ev arkadaşıma merhaba deyin.'' dedi. Oturduğumuz sıraları eve benzetmesini sevimli bulmuştum.
Namjoon ve Yoongi arkasını döndüklerinde bana selam verdiler. Ben de o sırada sırama oturmaya çalışıyordum.
Dikkat ettiğime göre Namjoon, Jin tarafından reddedilmesine rağmen normal görünüyordu. Onun yüzünü özellikle incelemeye çalışmıştım çünkü bugün ne yaşadığını Jin sayesinde biliyordum. Fakat benim bildiğimi o bilmiyordu. Bu yüzden tepkilerini incelemek eğlenceli olabilirdi.
Ayrıca Jin'in onu reddetmesi durumunda artık Namjoon'la ateşkes yapabilirdik, sanırım.
Yoongi'ye gelirsek, her zamanki gibi mesafeli duruyordu ama sıraya oturduğum zaman bana çantasından çıkardığı ıslak mendili uzatıp ''Sıranı sil istersen. Kimse oturmadığı için pislenmiştir şimdi.'' demişti. Suratında herhangi bir gülümseme belirtisi yoktu bu yüzden bana karşı nasıl hissettiğini anlayamamıştım. Yine de benim oturacağımı bilip bana ıslak mendil uzatması da bir samimiyet göstergesi sayılırdı. Sanırım bir nevi bana hoş geldin, demeye çalışıyordu. Bu yüzden uzattığı mendil için teşekkür ettikten sonra, bundan cesaret alarak onunla konuşmaya çalışmaya karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Again and Again ~TaeJin~
RomanceOkul basketbol takımındaki Jin'e sadece hayranlıkla bakan Taehyung'un bakışları aynı mı kalacaktır yoksa zamanla başka bir şeye mi dönüşecektir?