Bölüm 23

2K 213 43
                                    

Karalanan bulutlar. Gök gürültüsünün sesi. Hafif hafif inen tanecikler. Yağmur.

Birazdan yağmur yağacağını bilsem de kendimi oturduğum banktan kaldıramamıştım. Eve girmeden önce evin dışında bulunan bankın yine önünde oturuyordum. Buraya oturmak bana iyi gelmiyordu, biliyordum. Yine de dışarıda hava almak istemiştim. Ya da Jin'in beni o gün bulduğu gibi tekrar bulmasını istemiştim.

Bu bankın bende en son bıraktığı anı, içimi ısıtan tek şeydi. Şu anda tutunabileceğim tek daldı.

Buraya gelmeden önce okul çıkışında Jungkook, Jimin ya da Jin üçlüsüyle karşılaşmamak için erkenden çıkmaya çalışmıştım. Jimin'e haber vermek için de ona mesaj atıp karnım ağrıdığını ve bu yüzden erkenden çıktığımı söylemiştim. Onlarla beraberken mutluymuş rolü yapamayacağımı biliyordum çünkü. Rol yapma kotamı tiyatro kulübünde çoktan doldurmuştum.

Şimdi ise hiçbir şey yapmayarak önümde hafiften başlayan yağmuru izliyordum. Sanki görünmezdim. Varlığımla yokluğum bir gibiydi. Fakat üzerime düşen yağmurlar sanki var olduğumu kanıtlıyor gibiydiler.

Yanımda şemsiyem yoktu ama dünden razıydım yağmurda ıslanmaya. Yağmurla beraber sanki içimdeki üzüntüden arınacakmış gibi bekliyordum. Fakat yağmur, içimdeki üzüntüyü filizlendirmekten başka bir şey yapmamıştı.

Yağmur şiddetini arttırmaya başladığında yoldaki insanlar da yürüme hızlarını arttırmışlardı. Gözlerini açabilen birkaç insan, benim bankta öylece neden oturduğuma garip garip baktıktan sonra yollarına gitmeye devam etti. Aslında umurumda değillerdi. Bir daha asla göremeyeceğim yüzlerdi onlar sadece. Bu yüzden istedikleri kadar bana yüzyılın şapşalıymışım gibi bakabilirlerdi. Yüzyılın şapşalı olmam konusunda pek de haksız sayılmazlardı doğrusu.

Hem şapşaldım hem de korkak.

Rol yaparak ve kendimi gizleyerek duygularımı Jin'e göstermemiştim. Göstermeye korkmuştum. Onu kaybetmekten korkmuştum. Ama kader sanki planlarımı görüp küstah küstah benimle alay etmişti. Hiçbir şey dememenin benim için iyi olacağını düşünmüştüm ama bunun neredeyse en kötü yol olduğunu nasıl fark edememiştim?

Jin'le daha fazla böyle arkadaş kalamazdım. Kendimi biliyordum. Ona böyle soğuk davranmaya devam edersem kendimden nefret etmeye devam edecektim. Her gün onun kalbini kırmakla kalmayıp kendimi de kıracaktım. Böyle devam etmenin ikimize de faydası olmayacaktı.

''Tae?''

Bu ses Jungkook'a ya da Jimin'e ait değildi. Yaşadığım şokun etkisiyle hemen başımı kaldırarak sesin kaynağına baktım.

Jin, elinde şemsiyesini tutarak bana öylece bakıyordu. Yağmurla beraber şemsiye tutan görüntüsü o kadar hoştu ki, sanki bir filmden fırlamış gibiydi. Kuleye hapsolan prensesi kurtaracak bir prense benziyordu. Fakat kafayı yememiştim değil mi? İçten içe onun buraya gelmesini istiyordum ama bilinçaltım beni yenip şu an yüzüstüne mi çıkmıştı?

''Jin? Burada ne yapıyorsun?''

Yanıma yaklaşıp üzerimdeki ıslaklığa gözlerini gezdirdikten sonra yanıma oturarak şemsiyesiyle korudu beni. Beni burada bulmayı beklemiyordu ama suratımı gördükten sonra kötü bir ruh halinde olduğumu anlamaması imkansızdı.

Yanıma oturduğu bank, yağmur yüzünden ıslanmıştı ama Jin bunu umursamamıştı. Yanıma oturmak ve beni yağmurdan korumak için.

''Yağmurda biraz yürüyeyim demiştim ama sen neden bu yağmurda burada oturuyorsun Tae? Hasta olacaksın.''

Yine ve yine beni düşünerek konuşuyordu. Fakat boğazımda yumru oluştuğu için ona ne cevap vereceğimi bilemiyordum. Ona her zamanki gibi davranmak istiyordum ama içimdeki diğer Taehyung buna izin vermiyordu.

Again and Again ~TaeJin~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin