''Değerli kulüp üyemiz!!''
Kulak zarımı neredeyse patlatacak bu sesi duyduğumda yerimden hoplamıştım. Bu sırada nerede olduğumu, saatin kaç olduğunu ya da ne yaptığımı bir an unutmuştum. Öğle uykularının sevmediğim tarafı da buydu. Bana ne yaptığımı unutturuyorlardı. Ama bu öğle uykusunda farklı olan bir şey vardı. Ben, Jin'in dizinde uyumuştum bu yüzden en sevdiğim öğle uykum şu anki olabilirdi.
Gözlerimi açtığımda karşımda Jin'in uykulu yüzünü gördüm. Jin'in ne zaman uyuduğunu bilmiyordum. Ben uyuduktan sonra o da uyumuş olmalıydı. Suratından anladığım kadarıyla benimle aynı anda uyanmış ve bu gürültülü sese kalkmıştı görünüşe göre. O anda Jin'in uykulu yüzüne baktığımda Jin'in gözleri benimle buluştu.
''Yine sırıtıyorsun Tae.''
Sırıttığımı fark etmemiştim bile. Sadece, onun uykulu yüzünü görerek yeni bir Jin gördüğüm için mutlu olmuştum. Bu uykulu yüzü onu oldukça savunmasız ve saf gösteriyordu çünkü. Aslında normalde de saf bir tipi vardı ama uykudan yeni kalkmış hali normal halinden daha çok öyleydi. Onun yüzüne dokunup yanaklarını sıkma isteğimi arttırıyorlardı.
Jin, benim sırıtmamın kesilmediği gördükten sonra saçımı karıştırmaya başladı. Saçımı kaba bir şekilde hiç karıştırmıyordu. Bana karşı özenli yaklaştığı gibi saçıma da öyle yaklaşıyordu. Ellerini saçımda gezdirmesi o kadar hoşuma gitmişti ki, hiçbir şey diyemeden put gibi kaldım öylece. Sanki bir şey demem, onun saçımı karıştırmasını bozacak ve bir daha yapmayacak diye. Bu yüzden daha çok sırıtmaya başlamıştım. Onunla bu şekilde yattığımız ve saçımı karıştırdığı için nasıl sırıtmazdım ki? Bunu asla engelleyemezdi.
Bir an dikkatim Jin'in eline gittiği için bizi uyandıran sesi unutmuştum. Bu yüzden ayak sesleri odada yankılandığında ancak yeniden varlığını hatırlayabildim.
''Pardon sizi rahatsız ettiysem. İsterseniz gidebilirim?''
Jin'in saçımı karıştıran eli durmuş ve ben de sese yönelmiştim. Bizi uyandıran bu sesin sahibi bugün tanıştığım tiyatro kulübünün başkanı Jeongyeon'du. Böyle dediği için apar topar kalkmaya çalıştım. Aslında yanlış yaptığım ya da yaptığımız bir şey yoktu ama kendimi sevgilisiyle basılan ünlüler gibi hissetmiştim. Jin'le sevgili değildim elbette ama bu özel anımı başka birisinin görmesi yüzünden utanmadan edememiştim.
Apar topar kalkmamanın sonucu, yanan yerim sanki onu unutmuşum da bana gücenmiş gibi canımı yakmıştı. Bu yüzden istemeden suratımı ekşittim ve kendimi toparlamak için derin nefes almaya çalıştım. Dik oturup bir süre öyle durunca acım biraz azaldı. Neyse ki fazla da belli etmemiştim dışarıya karşı böyle bir şey yaşadığımı.
''Hayır, hayır rahatsız etmedin.''
''Tamam o zaman. İlk öncelikle buraya değerli kulüp üyemin nasıl olduğuna bakmaya geldim ve...''
Jeongyeon'un gözlerinin bir bana bir de Jin'e kaydığını görebiliyordum. Bu yaptığını da saklamak gibi bir niyeti kesinlikle yoktu.
''...gördüğüm kadarıyla gayet iyi görünüyor. İkinci olarak siz gittiğiniz için kulüp hakkında açıklama yapamadım, onu yapmaya geldim.''
''Ne açıklaması?''
''Tiyatro kulübünün resmi eylemlerine başlamadan önce kafamızda canlandıracağımız bir oyun vardı zaten. Bu yüzden hangi oyunu canlandıralım diye zaman kaybetmek istemedik. Canlandırmak istediğimiz oyun da ''Bir Gün'' filminin tiyatro uyarlaması. İsmini duymuşsunuzdur, değil mi? Anne Hathaway?''
Jin'le ikimiz de Jeongyeon'a boş boş baktık.
''Bilmiyorsanız bugün eve gidince izleyin o zaman. Kimin neyi oynayacağına henüz karar vermedik ama bir şey belirtmeliyim. Normal filmde romantik kadın-erkek ilişkisi anlatılırken biz bunu romantik erkek-erkek ilişkisi olarak ele alacağız. Tiyatroda farklı yorumlayalım dedik. Herhangi bir sorunuz var mı?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Again and Again ~TaeJin~
RomanceOkul basketbol takımındaki Jin'e sadece hayranlıkla bakan Taehyung'un bakışları aynı mı kalacaktır yoksa zamanla başka bir şeye mi dönüşecektir?