13. Bölüm: İhanet

1.3K 82 131
                                    

Uykumun en güzel yerinde bir takım seslerle uyandım. Bu sesler ilk başta evin içinden geliyormuş gibi gelse de, öyle değildi. Mehmet amcanın dairesine birileri taşınıyordu. Ve bunu sabahın erken saatlerinde yapıyordu. Sabahın bu saatlerinde apartman sakinlerinin uyuyor olmasını umursamadan eşya taşıyordu.

Kapının deliğinden olup bitenleri izledim. Sırtlarına ağır mobilyaları yüklemiş olan adamlar, birer birer eve giriyordu. İçlerinden biri "Hızlı olun," "Acele," diyerek emirler veriyordu. Sanırım bu koyunların çobanıydı. Rüküş sayılabilecek mobilyalar teker teker evin içine girdi. Kırmızı koltuklar, tüylü yastıklar ve taşlı boy aynası vardı. Mobilyalara bakılırsa taşınacak olan kişi kadındı ve bekardı. Evli olsaydı herhalde bu kadar feminem olmazdı mobilyalar. Bu eşyaların sahibini merak etmeye başladım. Kafamda onu kurguluyordum. Gösterişli, bakımlı ve genç olabilir diye düşündüm.

Benim gibi halamda seslerden uyandı. Kapıyla bir bütün olmuş beni görünce, "Ne yapıyorsun burada?" dedi.

"Sessiz ol, Mehmet amcanın evine kiracı geliyor," dedim. "Eşyaları görmelisin, pavyondan ödünç alınmış gibi."

Halam koluyla beni iterek, "Çekil biraz da ben bakayım," dedi.

"Dolabın rengine bakmalısın, hayallerimdeki dolabın aynısı," dedi halam. "Aman Allah'ım pembe buzdolabı mı o? Kukla görmelisin."

"Çekil de göreyim, yapıştın kapıya."

Karınca deliği kadar olan kapı deliğinden bakabilmek için halamla birbirimizi çekiştirmeye başladık.

"Pembe ayakkabılık, inanamıyorum Kukla."

"Çekil de göreyim, senin işin gücün yok mu? Git saçını yap hala."

Halamı omuzumla iteleyerek kapının önünden çekmeye çalıştım. Halamda aynı güçle beni itiyordu. Gözleriyle ayakkabılığı izliyordu ağzındansa salyalar akıyordu. Ayakkabılık monte edilene kadar halamın çekileceği yoktu. Bende halamın saçını çektim.

Başının arka kısmını tutarak, "Ah! Hayvan, al kapıyı da başına çal," dedi halam.

Halam can havliyle kapının önünden ayrıldı. Yeniden dışarıyı gösteren deliğin önündeydim. Kapının önü boşalmıştı. Ortalıklarda eşya taşıyan adamlar yoktu. Halam bütün gösteriyi tek başına izlemişti. Umarım ev sahibini kaçırmamışımdır derken, bu sefer de annem çıkageldi odasından. "Hayırdır ne yapıyorsunuz, kapının önünde," dedi.

"Oğlun, komşuları dikizliyor yenge," dedi halam.

"Vay şimdi öyle mi oldu?" dedim. "Deminden beri yok buzdolabı yok ayakkabılık diye salya akıtan ben miydim?"

"Bana bak senin dilini koparırım," dedi halam.

"Eee yeter ama, sabah sabah bu ne enerji, çekilinde biraz da ben bakıyım," dedi annem.

Annemde geldiğine göre geriye bir tek babam kalmıştı. O da baksın da kurtulsun şu kiracı, gelen giden dikizledi kadıncağızı.

"Anne, babamı çağır da o baksın, sonra bir yeri şişer."

"Baban," dedi annem. "Baban."

"Evet, babamı anne, çağır."

"Baban," diye son kez tekrarladıktan sonra annem kapıyı açtı.

"Mehmet, senin ne işin var sabahın köründe dışarda."

"Bakkala gitmiştim de.".

"Hayırlı olsun, kiracı sizsiniz demi?" dedi annem.

KUKLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin