2. Kısım, 1. Bölüm : RÜYA

1K 72 66
                                    

Hayatım bir kıvılcımla değişti. Yangından beri sürekli aynı rüyayı görüyorum. "Hastanedeyim, her yer bembeyaz. Etrafta benden başka kimseler yok. Odanın bir ucundaki yatağanın üzerine yatıyorum. Yan odadaki amcanın haykırışlarını duyuyorum. Bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Duvarı kaplayan beyaz süngerler sesi olduğu gibi bana getirmiyor. Duvara çarptıkça değişiyor sesler. Amcamın sesi birden bire babamın sesine dönüşüyor. Kulağımı sünger kaplı duvara dayıyorum. Duvarın içinde dışarıya çıkmayı bekleyen sırlar var. Birer birer fısıldıyorlar kulağıma, duyduklarımdan korkuyorum. Kaçıyorum duvardan. Arkamda beliren hemşirenin gizemiyle ürküyorum. Elinde tutmuş olduğu tepsinin üzerinde birçok rengi kapsayan ilaçlar var. Yüzünün yarısı yanmış, su kabarcıkları her an patlayacak gibi... Elindeki tepsiyle birlikte küçük adımlarla, bana doğru geliyor. Korkuyorum, onun her adımına karşı bir adım geriye gidiyorum. Gidecek daha fazla yerim kalmıyor. Sırtımı yumuşak duvara dayıyorum. Oysa bana doğru gelmeye devam ediyor. Yere doğru çöküp ellerimle yüzümü kapatıyorum. Üstümde gölgesini hissediyorum. Bana adımla sesleniyor. Parmaklarımı aralayarak ona bakıyorum. Tepsiyi bana doğru uzatarak gülmeye başlıyor. Daha öncelerden duymuş olduğum bir kahkaha... İçmemi istediği ilaçlar var, içmek istemiyorum. Sinirleniyor, tepsiyi yere atıyor. İlaçlar sekerek kayboluyor etrafımda. Hâlâ kaybolmamış olan bir ilacı havada yakalayarak, "iç" diyor. Başımı sallayarak ona içmek istemediğimi söylüyorum. Hayır'ı kabul etmiyor. Eliyle çenemi kavrıyor. Bende onun ellini tutuyorum. Çenemden çekmeye çalıyorum, fakat başaramıyorum. Kas katı kesiliyor eli, çok güçlü, bir santim dahi kımıldatamıyorum. Çenemi sıkmaya başlıyor, canım yanıyor. Ağzımı açmaya çalışıyor. Diğer elinde tutmuş olduğu ilacı dudaklarımın arasından geçirmeye çalışıyor. Dudaklarımı ısırıyorum, o ilacı içmek istemiyorum. Dudaklarım kanıyor. Dudaklarımdan akan kan, damlalar halinde yere düşüyor. Beyaz, kırmıza bulanıyor. Yüzümü yüzüne doğru yaklaştırıyor. Nefesini tenimde hissedebiliyorum. Yüzünü kaplamış olan su kabarcıkların içinde dolaşan kurtçukluları görüyorum. Çürümeye başlamış olan bedeninin kokusuyla açılmaya başlıyor ağzım. İlacı ağzıma sokuyor. İçtiğimden emin olabilmek için parmağıyla boğazıma doğru itiyor, yutkunuyorum, midem bulanıyor. Parmağıyla itmeye devam ediyor, ardından kolunu sokmaya çalışıyor, devam ediyor. İlaçla birlikte bütün bedenini yutuyorum. Yerde acı içinde kıvranıyorum. Karnımı tutarak ilerlemeye başlıyorum. Topal köpek gibi yavaş adımlarla odanın diğer ucuna gidiyorum. Burada her yer birbirine benziyor. Midemin içinde bir şeyler hareket etmeye başlıyor. Sanki içimde bir yerlerde dışarı çıkmayı bekleyen biri var. Ellerimle karnımı çapraz bir şekilde sarıyorum. İçimde bir şeyler tırmalıyor beni. Midem bulanıyor, kusmaya başlıyorum. Kan kusuyorum. Kanla birlikte et parçacıkları kusuyorum. Kustukça kusuyorum. Demin yutmuş olduğum hemşirenin her bir parçasını yeniden dışarıya atıyorum. Daha fazla dayanacak gücüm kalmıyor, kan kusmuğunun üzerine yığılıyorum. Sıcak bir ışıkla açıyorum gözlerimi. Odanın diğer ucundaki yatağımın yandığını görüyorum. Alevler bana doğru ilerlemeye başlıyor. Ayağa kalkmaya çalışıyorum. Kanla bulanmış olan kaygan zeminden ayağa kalmak zor oluyor, düşüyorum. Emekleyerek kaçmaya çalışıyorum. Alevler benden daha hızlı ilerliyor. Etrafımı çevirmeye başlıyor alevler, alev çemberinin ortasında yapayalnız kalmış olan akrep gibiyim. Kendimi sokmam her an gerçekleşebilir. Pantolonum yanmaya başlıyor, pantolonuma vurarak söndürmeye çalışıyorum. Hızla ilerliyor alevler, bedenimi kaplıyor. Çığlık atıyorum. Acı bedenimi kaplıyor. Alevlerin arasında koşuyorum. İstediğim tek şey bir an önce ölmek. Bu acı, alevlerden daha sıcak. Bacaklarımda yanacak daha fazla sinir kalmadığında yere yığılıyorum. Hücrelerim kabarıp patlıyor. Hücrelerimi saran sular buharlaşıp yok oluyor. Tavanda bulut oluşturuyorlar. Yağmur yağmaya başlıyor. Yağmur damlalarının arasında yok ölüyor ateş. Etrafı sis kaplıyor. Sisin dağılmasıyla kül olmuş bedenim gün yüzüne çıkıyor. Çatlamaya başlıyor bedenim. Çatlakların arasından kırmızı ışıklar saçılıyor. Küller dağılıyor etrafa, odanın içinde uçuşuyorlar. Çırılçıplak kalıyorum, yeniden doğmuş gibi... Yerde ana rahmindeki bebeğin duruşuyla yatıyorum."

KUKLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin