S - 10

94.7K 3.5K 486
                                    


Yazar yine dayanamadı ve hemencecik yayınladı !


Sabahın erken saatinde neden uyandığımı bilmeden yoğun baş ağrısıyla kendimi duşa atmıştım. Her yerim yoğun bir içki kokusuyla kaplıydı.

Daha tam uykudan ayılmadan o sersem halimle bornoza sarılıp saçlarımı kuruttum ve banyodan çıktım. Ela da kalkmış elinde kahvesiyle dolaşıyordu.

-"Günaydın." diye mırıldandım.

-"Günaydın. Giyin gel de kahvaltı hazırlayalım."

Sabah henüz saat 8'i gösterirken ağır ağır üzerime kısa kollu diz üstü bir elbise geçirip saçlarımı at kuyruğu yaptım. Ela'nın yanına gittiğimde tost makinesinin başındaydı. Kahvaltılık için buzdolabını açarken zil çaldı.

-"Kim ki bu saatte ?" dedim.

Dudağını büküp bilmem dercesine omuz silkti.

Kapağı geri kapatıp kapıya ilerledim. Açtığımda karşımda Melih ve Ömer'i görmemle buz kesildim. En son görmeyi hayal ettiğim insanla göz göze geldiğim an dün gecenin izleri film şeridi misali gözümün önünden geçti.

Ben salak gibi dün gece olanları unutmuştum ! Başım çok ağırıyordu ve hiçbir şey düşünmüyordum. Ela da bahsetmeyince hafızam silinmiş gibiydi.

Ta ki şuana dek.

Hayır.

Hayır.

Hayır bunu yapmış olamam.

Karşımdaki adama aptal gibi ağlayarak aşkımı ilan etmiş olamam !

Allah'ım ne olur rüya olsun !

-"Dila gözlerin açık mı bayıldın ? " Melih'in omuzlarımdan sarsmasıyla kendime gelip gözlerimi büyüterek odama kaçtım.

Bildiğiniz kaçtım. Küçük çocuk gibi ayaklarım popoma vura vura kaçtım.

Başka ne yapacaktım ?!

Yok ben böyle yaşayamam. Gerçekten yaşayamam. Ben daha adamın yüzüne nasıl bakarım ?! Of ben kafamı nerelere vursam ne yapsam ?!

-"Dila..." Ela kapıya tıklatıp ismimi seslendikten sonra kahkaha sesi geldi.
-"Ay sinirlerim bozuldu aç şu kapıyı kızım."

O da delirdi galiba.

Kapıya yaslanıp yüzümü dizlerime kapattım. Orantısız bir güçle kapı itilirken niye kilitlemedim diye kendime kızdım. Açılan kapı hafif olan bedenimi de beraberinde itiklemişti. Yerden kalkmadan kapı aralığından içeri giren Ömer yüzünden nefesimi tuttum. Yanaklarıma hücum eden kanı görmesin diye başımı eğdim.

-"Niye kaçıyorsun ?" diye sorarken kapıyı kapatmıştı.

Konuşmadım. Sesimi çıkarmaya dahi utanıyordum. Tepeden tırnağa utançtan kavruluyorum desem daha doğru olur.

Bu nasıl kaderdir ya ?

-"Bana bak Dila."

Başımı iki yana salladım. Söylemesi kolay !

Saniyelik bir hızla koltuk altlarımdan tutup ayağa kaldırmasıyla kendimi geniş göğsüne yapışık halde buldum. Dudaklarım heyecandan aralık kalmıştı. Nefessizlikten ölmemek için nefesimi sessizce verirken şuan ölsem daha mı iyi olur diye düşünmedim değil.

-"Savunmasızken söylediklerinden ötürü benden utanarak yaşamanı istemem. Şimdi karşıma otur konuşalım." diyip ayaklarımı yere bastırdı.

SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin