S - 35

76.6K 2.9K 184
                                    

Gözlerimi araladığımda soğuk ve loş bir sarı ışığın yandığı odadaydım. Yerdeki ince pis battaniyede uyanınca iğrenerek ayağa fırladım. Topuğu kırılmış topuklum yüzünden tökezleyince hıçkırarak onları çıkarttım.

Taş zemine basıp etrafa baktım. Ne bir pencere ne de başka bir şey vardı. Tahta bir kapıdan başka hiçbir şeyin olmadığı odada korku bütün bedenimi ele geçirmişti.

Allah'ım sen yardım et bana.

Ben iyiyim. İyiyim ama ya Ömer ? O delirmiştir.

Yapılacak tek şey için ayağıma batan küçük taşlara basa basa kapıya doğru yürüdüm. Olan gücümle ardarda yumrukladım.

-"Çıkarın beni buradan ?!! Kimse yok mu ?! "

Bağırırken başıma saplanan ağrıyla geriye sendeledim.

Lanet olsun.

Islanmış yanaklarımı sertçe silip iğrendiğim ama mecbur kaldığım battaniyenin üzerine oturdum. O kadar soğuktu ki birbirine çarpan dişlerimi sıkarak dizlerimi kendime çektim ve kollarımı sardım. Yaslandığım duvar adeta buz kütlesi gibiydi.

Ağlamaktan başka çarem yoktu. Bir yandan dua ediyor diğer yandan hıçkırarak sesli sesli ağlıyordum.

Kapının açılma sesini duyar duymaz başımı kaldırdım. Uzun boylu bir adam içeri girmişti. Elinde bir tepsi vardı.

-"Bağırmayı kes kimse sana yardım etmeyecek ! Al ye şunları dün geceden beri uyuyorsun." Nasıl yani ? Penceresiz bu yerde zaman kavramını dahi anlayamamıştım.

Burnumu çekip ayağa kalktım. Uzattığı tepside bir kase çorba ile su vardı.

-"Açlıktan ölürüm daha iyi ! Ne istiyorsunuz bizden ne ?!!" Boğazım acıyana dek bağırıp elinde duran tepsiye vurdum ve odanın diğer ucuna gittiler.

Burnundan soluyan adam benim iki katım olduğu için ondan biraz korkmuştum.

-"Eh yeter be !"

Yüzümü uyuşturan inanılmaz acıyla savruldum. Vurduğu yanağımın moraracağına eminken patlayan dudağımdan oluk oluk kan akıyordu.

Elimi yanağıma bastırıp göğsümden kopan hıçkırıkla duvarın dibine sığındım.

Gözlerim kararıyordu. İyi değildim. Omzum başıma düştüğü gibi gözlerim de kapanmıştı.

Ömer Sezginler

-"Bak benim sabrım taşıyor ! Karım yok lan benim karım ! Ne halde nerede olduğunu bilmiyorum !! Yemin ederim öldürürüm sizi ! Gözümü kırpmam öldürürüm ! Bana yarım saat içinde o şerefsiz piçlerin yerini bulacaksınız !! "

Göğsüm inip kalkarken önüme gelen sandalyeye tekme savurup bağıra bağıra sövdüm.

-"Ömer bana bak sen sakin olmazsan kimse işini doğru düzgün yapamaz."

Kolumu tutan Melih'i itip ağrıdan çatlayan alnımı sıvazladım.

Şuan tek dileğim Dila'nın iyi olmasıydı.

-"Oğlum Ömer...ne olur bul kızımı. Çok korkmuştur benim yavrum...çok."

Arkamdan gelip dirseğimi tutan anneme dönüp baktım. Dünden beri durmaksızın ağlıyordu. Herkes gibi.

Elimi omzuna atıp sarıldım.
-"Bulacağım söz veriyorum bulacağım." diyip kendimi de sonuna kadar inandırdım. Bütün ailemizin izlediğini umursamadan gözümden yıllar sonra yanağıma damlayan tek damlayı elimin tersiyle sildim ve Nurgül annemi bıraktım. Evin bahçesinden ayrılıp yola çıktım.

SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin