Otelin bahçesinin ayrı ayrı köşelerinde gerçekleştirdiğimiz dış çekimimizin sonunda konuklar gelmeye başlayınca odaya geri dönmüştük. Bu defa yalnızca ikimizdik.
Gelinliğin ağırlığı nedeniyle yatağın ucuna oturup Ömer'e baktım. Gözlerini bana dikmiş öylece izliyordu.
-"Neden öyle bakıyorsun ?" diye sordum. Odaya ilk girdiği andan beri bir değişikti.
İki adımla yanıma ulaştı ve eğilip başımın üzerine dudaklarını değdirdi.
-"Sana gerçekten sahip miyim diye düşünüyorum." dediğinde onunla aynı hisleri paylaşmış olmanın sevincini yaşadım.
-"Bende hala ona inanmaya çalışıyorum." dedikten sonra ayağa kalkıp boynuna uzandım. Ayağımda ki topuklular sağolsun kolayca sarılmıştım. O da belime sarılıp çıplak sırtımı okşayınca içim titredi.
-"Bugünden sonra artık hep benimsin." diye fısıldadı kulağıma.
Senin olmayı o kadar çok istiyorum ki.
-"İyi ki varsın." dedim biraz geri çekilerek. Gözlerinin içi yine karanlıktı ama parıldıyordu.
-"Sende...sende iyi ki hayatımdasın."
Onu öpmeme engel olan dudağımda rengini kaybetmek istemediğim rujumdu. Şimdi aşağı inmemiz gerekecekti ve ben durup tekrardan ruj süremezdim. Bu yüzden istemeye istemeye uzaklaştım.
İnmemiz gerektiğini bildiren görevlinin gidişiyle Ömer elini uzattı.
-"Hayatıma dahil olmaya hazır mısın ?"
Konuşursam sesim titreyecekti. Bu yüzden ömrümün geri kalanına adım atıp uzattığı elini tuttum.
-"Elimi bırakma ki düşmeyeyim." diye mırıldandım gözlerim gözlerinde iken.
-"Asla." dedikten sonra odadan çıkmış asansöre binmiştik. Giriş müziği eşliğinde bizi bekleyen insanların arasına girdik.
Beyaz sandalyeler yeşil çimlerin üzerine dizilmiş yüzlerce kişi oturuyordu. Onların arasından geçerek nikahın kıyılacağı bölüme yürüdük. Alkışlar eşliğinde ve herkesin gülümsemeleri ile kendimi daha iyi hissederek Ömer'in elini sıkıca tuttum.
Nikah bölümü kalbimin göğsümü şiddetle sarsması ile son bulurken elimde nikah cüzdanıyla bizi izleyenlere gülümsedim. Dans müziği başlayınca nikah cüzdanıyla çiçeğimi yüksek dikdörtgen masaya bırakıp Ömer ile ortada ki alana yürüdük.
-"Sanırım artık benden kurtuluşun yok Habil bey." dedim kocaman sırıtmamla.
İçim içime sığmıyordu.
Belimde ki elini sıkıp nefesimi kesti.
-"Asıl senin artık kurtulma gibi bir şansın yok güzelim. Gece çok uzun olacak." Gülümsemem yüzümde solarken sıcak havaya rağmen üşümüştüm.Endişe içerisinde dudağımı ısırdım. Ilık nefesini boynuma vurup geri çekildi.
Çok korkuyordum. Evet yakınlaşmalarımız tutkulu ve çok güzeldi ama ona daha hazır değildim !
Dans bitene dek daha konuşmamıştım. Ömer de etkilendiğimi anlayınca sesini çıkarmadan beni kollarında döndürmeye devam etmişti.
Dansımızın ardından otelin salonunda konuklarla yemek kısmına geçtik. Kınamda yeterince oynadığımız için ve Ömer hoşlanmadığını belirttiği için düğünümüz sadelikle geçiyordu. Bir tek içimi burkan ailemin buğulu gözleriydi. Dedemin bile gözlerinin içi kızarıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA
RomanceKalbinde büyüttüğü adamı karşılıksız sevmeye daha ne kadar dayanabilecekti ? 21.08.2019