30.bölüm

29 6 25
                                    

Karşıda duran büyük bir vitrin, kenarları sivri. Kitapların kenarları sivri, masa sivri, acıları anımsatan dudaklar sivri. Yere düşen büyük bir kavanoz yere dökülen koleksiyonunun birikmiş anılarını anımsatan, renklere boyanan irili ufaklı taşlar sivri. Ayağımın altında hisettiğim yumuşak ve pamuklu kilim, tek tek bastığım toprağın yumuşaklığı en ağır küfür. Her İle ait anlatılan efsaneler sivri...

Küt küt atan bir kalbin çıkardığı ses, her kapı gürültüsüne benziyordu, sert ve yeri oynatacak cinsten.

Başım yastığa değdi. Ve yavaşça kendimi yatağa bıraktım. Tavanın sıvası her anıyı kapatmışa benziyordu. Yakılan her anıyı derine bırakmış ve üstüne bütün anıların küllerini serpmişti. Silinen karanlığım, bu sıvalı duvarın altındaydı. Kapanmış gibi görünsede tam da orada duruyordu. Başımı eğdim ve tavanın her bir noktasına gözlerimle dokundum. Boş bir duvarın ve işçilerin acımı gizlemiş olduğu boşluğu görüyordum. İşte tam oradaydı.

Silik değildi ve herşey gözlerimin biraz ilerisinde sakladığı perdenin altındaydı. Bir kalem gibi gözlerimin önüne çiziliyordu. Sanki birer kuklalar gibi oynatılıyordu. Acı içinde kıvranan beni görüyordum. Çökmüş ve bitikti. Elleri titriyor, dudakları kuru ve tek kelime edemediği acizliğiyle onun karşısında duruyordu. Buz gibi soğuk olduğunu hissettiği ve evi ateşe verdiği günün kendisiydi.

Duvarlar suskundu, gerçeği görselerde konuşamıyorlardı. Evimi uçurumun dibinde görüyordum. Herhangi bir zel zelede yıkılıp bir daha asla onarılmayacaktı. Tuğlalar ve yıkıntının altında kalan kanepeler, yataklar, tabaklar, kitaplar, anılar... İçinde kırılıp dökülen ve sağlam kalacak tek şeyin var olduğu paramparça bir harabe kalacakmış gibiydi.

 İçinde kırılıp dökülen ve sağlam kalacak tek şeyin var olduğu paramparça bir harabe kalacakmış gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sağlam ve biraz eskilerin tozunu kapatacak olan kitaplar olacaktı. Ve arasında kalan eski ucu yıpranmış fotoğraflar... Yutkunup, sindiremeyecekti geçmişin tozunu ve keşke beni de küle çevirseydin diyecekti ve silinmiş anıları etrafından uzak tutacaktı.

Ellerim yumruk olurken, gözlerimi tavandan ayırmadım. Rüyamdaki sahneye benziyordu. Gerçek olmasını ve o küçük kıza kendimi bırakabilmeyi dilerdim.

************

"Kızım," bir fısıltı güçlüklü duyuldu. Etrafıma baktım, net göremiyordum. Yerde uzanıyordum. Bir uçurumun dibinde ve sessizce göz yaşı döküyordum. Gözlerim buğulaşıyordu, bana kızım diyen kişiyi göremiyordum.

 Gözlerim buğulaşıyordu, bana kızım diyen kişiyi göremiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sessizliğin HıçkırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin