Keyifli okumalar...☺️
Bazen insanlara hak ettiklerini vermek gerekiyor. Hani bir söz var ya "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir." İşte bu söz tam da bu duruma uygundu. Arsız, yüzsüz insanlar bazen uslanmıyordu. Tıpkı Tuna gibi.
Ben tedirgin bir şekilde ayağa kalkarken Cihangir, Tuna'nın arkasında durdu.
"İnci!"
Çatık kaşları, soru soran gözleri ve sert sesiyle masumca baktım gözlerine. Tuna da ayağa kalkarak Cihangir'e döndü. Baştan aşağı süzerek rakibini ölçüyordu.
"Demek Cihangir denen adam sensin."
Cihangir'in kaşları biraz daha çatılırken onu duymazdan geldi. Bakışları hâlâ bendeydi. Sadece benden cevap bekliyordu.
"Ne oluyor burada İnci?"
Dudağımı bükerek omuz silktim. Bir daha yalana başvurmayacaktım. Ne onu ne de kendimi üzecektim.
"Haberim yoktu."
Cevabım Cihangir'e yeterli gelmiş olacak ki Tuna'ya döndü. Öfkesi beni bile korkutmaya yeterliydi. Ela gözleri sinirlenince fazla korkutucu oluyordu.
"Ne ayaksın lan sen?"
Tuna, Cihangir'i kale almayarak bana döndü. Sanırım bu durumda sadece Tuna'ya acımalıydım ama ona karşı acıma duygusu bile hissetmiyordum.
"Benden sonra kriterlerin bayağı düşmüş İnci."
Gözlerimi devirdim. Tuna, Cihangir'in tırnağı bile olamazdı. Cihangir bana değil başkalarına kabaydı. Belki de hak edene öyle davranıyordu. Ama Tuna onun tam tersiydi. Herkese abartılı ve yapmacık bir kibarlık gösterirken bana karşı oldukça kabaydı. Beni seven adam bana değer vermeyecekse, beni el üstünde tutmayacaksa ne anlamı vardı ki? Cihangir merhametliydi. Herkesten önce beni düşünüyor en önemlisi de benim düşündüklerime ve sevdiklerime de değer veriyordu.
Tuna benden cevap beklemiyor olacak ki tekrar Cihangir'e döndü. Elini kaldırarak Cihangir'in omuzundaki görünmeyen tozları silkeledi. Karşısındaki adamın boyunu ve kalıbını hesaba katmayarak asrın hatasını yapıyordu.
"Şimdi beni iyi dinle Cihangir. Kafandaki plan ne bilmiyorum ama bundan sonra İnci'den uzak duracaksın. Yoksa..."
Duraksamasıyla Cihangir tek kaşını kaldırarak üstten bir bakış attı.
"Yoksa..."
Tuna yine sırıtmakla meşguldü. Ondaki öz güven paranın eseriydi. Fakat bileğine güvenen adam onu kale alacak değildi.
"Yoksa bir daha buralarda barınamazsın."
Soğuk bir gülümsemeyle dudakları kıvrılan Cihangir'in bu kadar sakin ve rahat olması beni korkutuyordu. Bir adım daha Tuna'ya yaklaşarak aradaki mesafeyi kapattı.
"İyi tehdit... Peki sevgilimden neden uzak durmam gerekiyor?"
İfadesiz yüzüne rağmen yine sesi sakin çıktı. Fakat ses tonundaki ürkütücülük bence yeterliydi. Tuna bir an duraksasa da kendini hızla toparladı. Ellerini beline koydu.
"Çünkü İnci benim ve sen onun hiçbir şeyi olamazsın."
Bakışları kararan Cihangir benim bile korkmama sebep olacak bir sertlikte bakıyordu. Fakat dudakları yine kıvrıldı. Bir gülümseme bir adama hem bu kadar yakışırken hem de bir o kadar korkutucu olabilir miydi?
Oluyordu işte.
Dut yemiş bülbül gibi yerimden kıpırdamadan sessizce izliyordum onları. Bir yanım Cihangir'i durdurmak istese de bir yanım karışma diyordu. Ayaklarım olduğu yere çivilenirken aslında kimin ayakta kalacağını çok iyi biliyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/192180226-288-k933780.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baytar Hanım (Basıldı)
General Fiction"Aşkın en bordo haliydi bizimkisi..." Mutluluğun peşinden koşarken ayağım takılıp dizlerimin üstüne düştüğümde küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladım. Tam o sırada beyaz atlı olmasa da yeşil kamuflajlı bir adam çıktı karşıma. İlk başta siyah botlar...