27. bölüm

136K 7.3K 797
                                    

Merhaba 🤗

Keyifli okumalar...🥰

Cihangir'den...

Hayatım öyle bir rutinle geçiyordu ki bir günümün diğer günden farkı yoktu. Eskiden sadece nefes almak yetiyordu ama şimdi kalbim de atsın istiyordum. Biliyorum önceden de atıyordu. Fakat şimdi aşkla sevgiyle atıyordu.

Bir askerin bir kadını kalbine saklamasını herkes bilemez. Ben kadınımı kalbimdeki vatanımda, bayrağımın altında taşıyordum. Ayın yıldıza vurgunu gibiydi benim ona olan sevdam. Kırmızının ay ve yıldıza olan tutkusuydu bendeki yeri.

Türk Bayrağı gibiydi benim kadınım.

Ulaşılmaz, eşsiz, sonuna kadar savaşacağım, korumaktan vazgeçmeyeceğim. Hep yükseklerde olması gereken, bazen hoyrat bazen de nazlı.

Vatan aşkı başka bir aşktı tabii. Toprağımız, bayrağımız, inancımız uğruna yetiştirilmiştik biz. Kanımın son damlasını bile feda etmeye hazırdım. Hem de hiç düşünmeden. Bordo bereli olmak zekâyı da beraberinde getiriyordu. Biz yaşayacaktık ki onlar ölecekti. Biz savaşacaktık ki onlar korkacaktı. Biz varsak onlar yok olacaktı. Bizi gördükçe titreyeceklerdi. Bizim aklımızın yanında imanımız da vardı. Bizde asker ölmez şehit olurdu. Bizim yolun sonuna geldiğimizi bildiğimizde bile sığındığımız Rab'bimiz vardı. Biz sessiz avcılardık. Bizim elimizden kurtulmak cesaret ister. Dağdaki deliklere fare gibi saklananlardan da en son beklenecek şey bu olmalıydı. Korkak bir fare bir aslana ne yapabilirdi ki? Ancak oyun oynardı. Fakat aslanın bir pençesi, farenin ölümü için yeterliydi.

İki gün önce lunaparka götürmüştüm İnci'mi. Altın saçlı sevgilim benim. Ne de güzel eğlenmişti. Tıpkı çocuklar gibi... Onu öyle masum görmek beni de mutlu ediyor. Onun bana bir bakışı, bir gülüşü dünyayı yaktırır. O kadar çok seviyordum onu.

O da beni sevsin, benim yanımda olsun da ben kurak toprakta gül bitirirdim.

Fakat şerefsizler boş durmuyordu işte. O günümüzü bile zehir etmişlerdi. Bizi hedef alan kurşunlardan kurtulmuş olsak da iki gündür bulamamıştım o itleri. İnci benim hem mutluluğum hem de en zayıf tarafımdı. Onu korumak boynumun borcuydu biliyorum ama o dağdaki kuyruğuna bastığım itler benim bir kadını sevdiğimi duyduklarında durmayacaklardı. Hele de bu kişiler kalleşse sırtımdan vuracak her şeyi yaparlardı.

Kendimi düşünmüyorum. Derdim sarışınım. Ona gelecek en ufak zarar kalbime atılan bir hançer olurdu.

Lunaparkta İnci'yi geçiştirmek daha kolay geldi. Onu korkutmak istemedim. Belki de hâlâ gitmesinden korkuyordum. Birkaç serseri olduğunu söyledim. Ne yazık ki gerçekler öyle değildi. Üç terörist ortalarda dolanıyordu ve o günkü hedefleri bizdik. Şimdi ise onları bulamamak canımı sıkıyordu. İnci'yle bile ilgilenememiştim bu yüzden. Biliyordum bana kırılmıştı. Yine de anlayışlı bir kızdı sevgilim. Eminim beni mazur görecekti.

"Komutanım adamın bildiği bir şey yok."

Giray'ın söyledikleriyle daha da sinirlendim.

"Ben şimdi konuştururum onu."

Bir hışımla sorgu odasına girerek sandalyede oturan adamın suratına sert bir yumruk attım. Yakasından kavrayıp bir yumruk daha, arkasından bir yumruk daha indirdim.

"Konuş lan it. Hangi delikte saklanıyorlar?"

Burnundan sızan kanla inliyordu.

"Bilmiyorum."

Hızla bir yumruk daha geçirdim.

"Ne demek lan bilmiyorum? Ben mi bileceğim senin sakladığın adamı?"

Baytar Hanım (Basıldı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin