Merhaba
DUYURU!
5 KASIM PAZAR GÜNÜ SAAT 14.00'DA TÜYAP KİTAP FUARINDA OLACAĞIM.Gelmek isteyen herkesi bekliyorum.
Keyifli okumalar....🥰
Cihangir'den
"Ulan başlarım lan böyle işe."
Sinirle elimdeki telefonu masaya bıraktım. Parmaklarım kısa saçlarımın arasında geziniyordu.
"Ağabey sakin ol."
Öfkeyle Giray'a baktım.
"Ne sakini lan, ne sakini? Üç gün oldu. Üç gün... Hâlâ kapalı telefonu."
Giray gergin bir hâlde oturduğu sandalyede kıpırdandı. Bir eli masada çay bardağıyla oynuyordu.
"Bak belki kardeşi kötü durumdadır. Ya da ne bileyim telefonu falan bozulmuştur. Hemen kötü bir şey düşünme."
Yavaşça yumruk yaptığım elimin işaret parmağını bükerek masaya vurmaya başladım.
"Çocuk muyum oğlum ben? Avutmaya çalışıyorsun."
Şu an o kadar öfkeliydim ki Giray bile çekiniyordu.
"Ağabey avutmak değil de..."
Sakince sözünü kestim.
"İki ihtimal var Giray. Ya ailesi İnci'yi bu duruma zorladı ki emin ol babasında bu potansiyel var ya da..."
Cümleme devam edemedim. Benim kadınıma bunu yakıştırmak çok zordu. Ah be İnci, ne hâle getirdin beni? Küçücük bir serçe parmak uçlarımın arasında çırpınıyordu. Ne alıp kafese koyabiliyordum ne de özgür bırakabiliyordum. Ciğerlerimi yakan derin bir nefes aldım. Onsuz nefes almak bile zor geliyordu artık. Ne ara bu kadar bağlanmıştım? Ne ara ben o okyanus gözlerden başka bir şey göremez olmuştum?
İnci'm, altın saçlım benim, geri dön yuvana. Bak burada senin için sızlayan bir kalp var. Aynı imtihanı tekrar yaşatma bana. Bil ki bu seferki çok daha zor.
"Ağabey biliyorsun o Ezel değil."
Duyduğum isimle ters bir şekilde Giray'a baktım.
"Bunun farkındayım. İnci'yle onu asla aynı kefeye koymadım."
Meraklı bakışları üzerimde geziyordu.
"Ne yapmayı düşünüyorsun peki?"
Sakince tekrar koltuğuma oturdum. Ellerimi masada birleştirerek bakışlarımı Giray'da sabitledim.
"Küçük bir operasyon diyelim."
İnci'den...
Gözlerimi zar zor araladım. Başım fazlasıyla ağrıyordu. Üç gündür ne yediğimi, içtiğimi biliyordum ne de doğru düzgün uyuduğumu.
Neredesin sevgilim, çok özledim seni? Çok çaresizim gel. Gel ve beni kurtar.
Yataktan yavaşça sıyrılıp banyoya girdim. Kendimi duşun altına atıp uzun bir süre sıcak su eşliğinde sinirlerimin gevşemesine izin verdim. Saçlarımı kurutup banyodan çıkınca altıma siyah bir tayt üzerime de krem rengi, bol kesim, tek omzu açık bir kazak geçirdim. Saçlarımı yine salık bıraktım. Üzgünce aynada solan yüzüme baktım. Oysa Cihangir yanımdayken cıvıl cıvıldım. Şimdi bütün neşemi kaybetmiştim. Odanın kapısı açıldığında kimin geldiğini merak dahi etmeyerek yatağıma oturdum. Evimizde çalışan Suna elinde tepsiyle içeri girmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/192180226-288-k933780.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baytar Hanım (Basıldı)
General Fiction"Aşkın en bordo haliydi bizimkisi..." Mutluluğun peşinden koşarken ayağım takılıp dizlerimin üstüne düştüğümde küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladım. Tam o sırada beyaz atlı olmasa da yeşil kamuflajlı bir adam çıktı karşıma. İlk başta siyah botlar...