[Çok oy çok yorum güzellerim <3
Önceki bölüm azdı beni kırdınız...][Shawn Mendes-Why]
Şehre geleli üç gün, okuldan döneli iki saat, Steve ile sevişeli kırk beş dakika; aklındaki soru zihni tarafından ona aralıksız bir şekilde hatırlatılmaya başlayalı ise dört saat olmuştu.
Şimdi, salondaki kanepenin üzerinde (seviştikleri yer de burasıydı zaten) Steve ile yarı çıplak halde, sarmaş dolaş uzanırken zihninin her duvarında aynı soru yazılıydı. Son zamanlarda oralara karalanan bu soruların canını ne kadar sıktığını düşününce iç çekti ve kıpırdayan omuzları, Steve'in çıplak göğsüne sürttü. Tony tenlerinin arasından kıvılcımlar çıktığını gördüğüne yemin bile edebilirdi.
Geldiklerinden beri Steve'in evden hiç çıkmamış olması ve Tony'nin her teklifini kibarca reddetmesi canını sıkan husustu. Neden böyle yaptığını anlamamakla beraber, sormaya da cesaret edememişti çünkü onu rahatsız hissettirmekten, mutsuz etmekten ölesiye korkuyordu. Bu yüzden içindeki merakı öldürmeye çabalıyordu ancak sabah ona yöneltilen teklifle merakı bir ittifak kurduğundan pek de başarılı sayılmazdı.
Toplantı bittikten hemen sonra, arkadaşlarından birkaçı akşam bir parti olacağını ve Tony'i de orada görmek istediklerini söylemişlerdi. Bir partnerle gelmek serbestti ve gidecekleri yer Tony'nin sevdiği mekanlardan biriydi. Oraya Steve ile gitmeyi çok istiyordu. Bugüne kadar hep o Steve'in işinin ve hayatının içinde olmuştu; artık Steve'in onun işinde ve hayatında olması gerektiğini düşünüyordu. Ayrıca olur da sarhoş olmak isterse diye, Steve'in orada olması çok iyi olurdu. Bir de onu her zaman dipte ve darmadağın halde gören arkadaşlarına kendini ispat etme isteği vardı çok gizli, çok uzak bir yerlerinde ruhunun. İşte, demek istiyordu onlara. Berbat bir adamdım ancak artık düzeliyorum ve yanımda gördüğünüz bu eşsiz adama sahibim.
Gelgelelim, Steve'in gün ışığından bu denli kaçışı ve günlerdir, Tony ile ilgilenmediği zamanlarda, sadece kitap okuyup yemek yapması, tereddüt etmesine sebep oluyordu.
Buraya gelmeden önceki endişesini ve Steve'in teskinini, tepkisi hatırladı. Adam hiç de beklediği gibi bir tepki vermemiş, oldukça anlayışlı davranmıştı. Belki yine böyle olur ve dışarı çıkmak isterdi? Denememek çok şey kaybettirebilirdi ancak denemenin kazandıracaklarına dair en ufak bir umut tanesi bile onu sormaya itiyordu. Bu yüzden derin bir nefesle ciğerlerini doldurduktan sonra yumuşak bir sesle, "Steve," dedi.
"Efendim?" Adamın parmakları Tony'nin çıplak omzunda daireler çizmeye devam ediyordu.
"Sana bir şey sormak istiyorum." Başını kaldırdı sağa doğru ve çoktan ona bakan Steve'in gökten daha güzel bir maviye sahip gözleriyle kendininkileri buluşturdu.
"Elbette," dedi adam. Ses tonu sakinleştiriciydi.
"Bu akşam," Tony burnundan ufak bir nefes verdi. "Arkadaşlarım bir parti veriyor ve partnerlerimiz ile gidebiliyoruz. Senin de benimle gelmeni çok istiyorum. Lütfen benimle gelir misin?"
Steve son birkaç gündür yaptığı gibi yüzüne o ufak, yan tebessümü yerleştirdi ve parmakları bir yılan edasıyla Tony'nin saçlarının içine yol alırken "Gelmemeyi tercih ederim." dedi sakince.
Tony bunun olacağını bildiğinden, hemen itiraz etmeye ve üstelemeye başladı çünkü sahiden de Steve orada olsun istiyordu. Steve birileriyle tanışsın, ayrıca Tony'nin de bir işi olduğunu görsün ve aslında sanıldığı kadar vurdumduymaz biri olmadığını kanıtlamak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Boy With A Lollipop|Stony
Short StorySteve küçük bir kasabada bir kitapçı işletiyor, Tony ise yaz tatili için o kasabaya, büyükannesinin yanına taşınıyor. 27!Steve 22!Tony #au'da 1. #marvel'da 4. #ironman'de 2. #stony'de 2. [21.05.2020]