29- tony & steve recover together

2.5K 162 489
                                    

"O kadar uzun süre baktım ki ona
Yüreğimin bir parçası olduğunu düşünüyorum artık."

-Sylvia Plath

[Medyada final için bir spoiler var 🐥]

Hastanede geçen üç koca günün ardından, Steve nihayet evde olabildiği için mutluydu.

Yanlış anlamayın, hastanedeyken mutsuz olduğu falan yoktu zira hayatında birden fazla kişiden bu denli ilgi görmemişti daha önce. Tony, Bucky ve Natasha onun iyi olması için ellerinden gelen tüm yardımı yapmışlardı ve Steve bunun için tüm yüreğiyle minnettardı.

Tony üç gün boyunca bir dakika için bile uyumamıştı. Sürekli Steve'in başında beklemişti ve tetikteydi. Ona yemek yedirmiş, rahat uzanabilmesi için yastıklarını düzeltmişti. Uyumaması gereken ilk yirmi dört saat boyunca ara vermeden kitaplar, filmler, okul hayatı ve Steve'in daha önce hiç duymadığı fizik teorileri hakkında konuşmuş ve Steve'i uyanık tutmayı başarmıştı. Daha sonrasında ise elzem ihtiyaçları haricinde odadan çıkmamıştı. Bu süreç boyunca ayrılıklarından bahsetmeyi reddederek bu konuyu konuşmak için hastanenin uygun olmadığını söylemişti. Oldukça sabırlı, sevecen ve neşeli davranmıştı üç gün boyunca ve Steve ona defalarca kez yeniden aşık olmuş, içindeki hayranlık da katlanarak artmıştı.

Bucky ile Natasha, ilk günün ardından Tony'nin onları ikna etmesiyle evlerine gitmişlerdi. Daha sonra yeniden hastaneye sayısız kez uğramışlardı elbette. Yiyecek ve kıyafet getirmişlerdi. Bucky ilk gün boyunca tedirgin ve gergindi, kanamanın tekerrür etmesinden korktuğundan dolayı odanın önünden hiv ayrılmamıştı. Bu süreç içinde Natasha da onun yanından ayrılmamış, sakinleşmesi ve rahatlaması için elinden geleni yapmıştı.

Steve çevresinde onu bu kadar umursayan ve seven insanlara sahip olduğunu bir kez daha görmüş ve onlara bir kez daha minnettar kalmıştı.

Yaklaşık yarım saat önce, Tony ile birlikte onun evine gelmişlerdi ve yaptıkları ilk iş, Steve'in küvetini ılık suyla doldurmak olmuştu. Ardından kıyafetlerinden kurtuldular ve birlikte küvetin içine yerleştiler.

Şimdi, Steve dünyanın en mutlu adamıydı. Uzun bir hasretten sonra, nihayet Tony yeniden kollarının arasındaydı, kelimenin tam anlamıyla. Tony'nin sırtı kendi göğsüne yaslıydı, çocuk başını Steve'in tenine yaslamış, orada dinlendiriyordu. Steve kollarını onun gövdesine sarmıştı, Tony'nin elleri, Steve'inkileri bulmuş ve üzerine yerleşmişti. Bacakları da iç içeydi. Dünyanın en huzurlu yeriydi burası. Tony'nin kokusu her yere yayılmıştı, sesi de banyonun akustik ortamının içinde etrafa dağılıyordu; özellikle kahkaha attığında dinlemesi muhteşem bir keyif oluyordu. Saçları Steve'in tenini gıdıklıyordu ancak Steve bundan fazlasıyla hoşnuttu. Mutluluk bir dağ olsaydı eğer, Steve o anda Everest'in zirvesinde sayılırdı.

"Tony," dedi. Onun parmaklarının, kendi elinin üzerinde daireler çizdiğini hissedebiliyordu.

Çocuk "Hm?" diye bir ses çıkardı. Mest olmuş gibi bir hali vardı.

"Sana ciddi anlamda teşekkür edemedim ve bunun yüzünden kötü hissediyorum. Sahiden, tüm kalbimle teşekkür ederim. Bana çok iyi baktın ve bunun karşılığını asla ödeyemem."

"Yanılıyorsun," derken başını yana çevirdi ve havaya kaldırıp adam baktı. "Şu anda faiziyle beraber ödüyorsun."

The Boy With A Lollipop|StonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin