Ağrılarım neredeyse beni öldürüyordu, yaklaşık yedi ayı geride bıraktım. Ne hareket edebiliyordum, ne de yürüyebiliyordum. Saat çok erkendi, sancı ile uyandım. Abel, salonda uyuyordu bense merdivenlerin başında hareket edemiyordum.
- Abel, yardım! Abel lütfen!
Çığlıklarım bütün ev sarmıştı, Abel hızlıca yanıma geldi. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu sanırım doğum başlamıştı.
- Fleur, şimdi derin derin nefes al, ben de o sırada ambulansı arayayım. Seni panikletmek istemem ama doğum başlamış olabilir.
- Ne! Daha iki ay vardı. Abel, eğer kızıma bir şey olursa seni öldürürüm. Çabuk doktora gidelim!.
- Fleur, gözlerini aç Fleur...
Uyandığım da yanımda Abel vardı. Karnım ise kesikti, bunların ne zaman yapıldığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
- Abel, bebeğim nerede? Elizabeth nerede Abel? Bana lütfen kızımı getirin!!
- Hanımefendi , sakin olun kızınız iyi eşiniz yanından yeni geliyor.
- O burada mı?
- Yanı başınızda eşiniz Fleur Hanım, Abel Walker.
- Üzgünüm doktor hanım bir anlık dalgınlıkla unutmuşum, teşekkürler.
Doktor odadan çıktı, ben ise hala şoktaydım. Abel beni karısı olarak göstermişti, kızım ortada yoktu.
- Abel beni kızıma götür. Alex onu benden almadan beni ona götür.
Abel 'ı zar zor ikna ettim, serum ile birlikte kızımın bulunduğu odaya gittik. Babası gibi masmavi gözleri vardı. Bir cam kadar narindi, her an kırılabilecek gibi hissediyordum. Bir melek kadar günahsızdı.
- Fleur, artık gitmemiz gerek. Üstünü değiştir ben de kızımızın çıkış işlemlerini ayarlıyım.
Üstümü değiştirmeye gittim, hala ağrım vardı ama kızımı görmek bana iyi geldi. Hastaneden çıktık ve eve geldik. Abel bir yandan Elizabeth' i tutuyor, bir yandan da yürümeme yardım ediyordu. İçeri geçtikten sonra kızımı yatırdım, sap sarı saçları ve masmavi gözleri vardı. Aynı babasına benzese de huyunun bana çekmesini istiyordum. Aşağı indiğimde Abel çok güzel bir masa hazırlamıştı.
- Fleur, gel bir şeyler atıştır sonra dinlenirsin.
- Abel sana nasıl teşekkür etsem azdır. Sen kızım ve benim hayatımı kurtardın.
- Sana söylemediğim bir şey var, ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Sen hastanede yatarken yanına Alex geldi. Çok pişman olduğunu ve eve geri dönmeni istediğin söyledi. Sana sormadan cevap vermek istemedim. İşte bu yeni numarası.
- Abel, ben o adamın yanına gidersem, her an kızıma bir şey yapabilir. Onu korumam lazım.
- İstersen bir konuş onunla, bence kızına hiçbir şey yapmaz. Adam sana deliler gibi aşık. Bana güven.
- Tamam, ben şimdi onun yanına gidiyorum ama sen de benimle geliyorsun hazırlan.
- Dur, ne diyorsun. Sakin olur musun? Kime diyorum?
Apar topar evden çıktım, Alex' in evine gelmiştik. Kapıyı Daniella açtı.
-Daniella bana o pislik herifi çağır!
- Fleur seni görmek ne büyük bir onur! A kuyruğunu da getirmişsin.
- Ban bak alçak herif sen hiç mi akıllan mı yorsun ? Senden nefret ediyorum kızımı, beni ve Abel' ı rahat bırak.
- Bana bak Fleur ikidir tokat atıyorsun yeter, sen bana böyle davranamazsın.
- Alex, tanrı yarattı demem indir o elini. O senin çocuğunun annesi.
Abel ile arabaya bindik, eve gidiyorduk fakat Alex 'in bizi rahat bırakacağı yoktu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saplantılı Aşk
Teen FictionKim bilir katil kim... Kim aşık kim ölü...California ormanlarında neler oluyor bir bilseniz..