Çok sinirlenmiştim, beni seviyordu ama bebeğimi kabullenmek istemiyordu. Onu terk etmek zorundaydım, çantamı topladıktan sonra aşağı indim Alex ile göz göze geldik.
- Nereye gidiyorsun, dedi yargılayıcı bir sesle.
- Alex, cehennemin dibine gidiyorum anladın mı. Abel'a gidiyorum seni aptal.
- Hiç bir yere gidemezsin, Fleur Brown!
- Cehennemde görüşmek üzere!
Evden fişek gibi çıkmıştım artık özgürdüm. Yeni doğan bir kelebek gibiydim, belki kısa bir ömrüm vardı ama bunu güzel geçirecektim. Abel'ın evinin önüne gelmiştim, kapıyı çalmaya korkuyordum.
- Kimsiniz acaba?
- Fleur Larsen.
Kapıyı açtı, hissiz gibiydi. Belli ki beni görmeyi beklemiyordu beklese bile "Larsen" soyadımı duymayı beklemiyordu.
- Fleur ne işin var burada, yoksa o pislik sana bir şey mi yaptı?
- Abel, ben HAMİLEYİM!
- Alex'ten mi?
- Evet fakat o bu çocuğu istemiyor, gidecek senden başka kimsem yok.
- İçeri gel buz gibi olmuşsun.
İçeri geçtik, bana bir kahve getirdi. Oturduk olanları anlatırken, hıçkırıklara boğulmuştum. Beni teselli ediyordu, çok utanmıştım ama sakinleşmiştim.
- Beni ve çocuğumu kabul edebilecek misin?
- Fleur, bunun lafı bile olmaz. Sen benim için en değerlisin. O çocuğa bakmak benim zorunluluğum.
- Sana ne kadar teşekkür etsem yeridir.
Aradana ylar geçti karnım iyice belli oluyordu. Bu sıra da Alex sürekli beni arıyordu. Bir kaç kere yalvarmıştı.
- Fleur, bugün hastaneye gitmemiz gerekiyor hazırlan.
- Tamam, Abel.
Hastaneye geldik, tam karşımızda Alex duruyordu.
- Abel, eşimin yanından çabucak ayrıl. Fleur, kendine gel onu sevmiyorsun bile...
- Alex, Fleur'u rahat bırak o sadece kızını korumaya çalışıyor. Senin gibi birinin çocuğunu taşıdığı halde dik durmaya çalışıyor, anla artık o seni sevmiyor.
- Demek bir kızımız olucakmış... Ne güldüm ne güldüm. Siz ikiniz de kafayı yemişsiniz. Ne kadar evcilik oynamak isterseniz oynayın, sonun da oynayacağınız hiçbir şeyiniz kalmayacak.
İçeri girdik yeterince sinirlerim bozulmuştu. Evet bir kızım olucaktı. İsmini Elizabeth koyucaktım, annemin ismini. Doktorun odasından çıktığımızda Alex hala pis pis sırıtarak bizi bekliyordu.
- Fleur, elimde ne olduğunu görebildiğini umuyorum. Sen bu bebeği doğurmak istiyorsun gel hiçbir şey olmamış gibi yapalım, değil mi aşkım.
- Çek o pis ellerini üzerimden! Elindekinin ne olduğunu biliyorum. Eğer onu kullanmaya çalışma, tamam seninle geliyorum. Sırf bebeğime ve Abel'a bir şey yapmaman için...
- Eşim, birtanem kızımız için alış verişe gidelim mi? Hem eski günlerimizi yaşamış oluruz.
- Elindekini bir bırak sonra istediğin her şeyi yaparım.
- Al sende kalsın.
- Birincisi, bana dokunmayacaksın, ikincisi aramayacaksın, üçüncüsü iyi geceler. Bir de dikkat et mide bulantısı ve kusma yapabilir, sonuçta yüksek dozda uyuşturucu...
Abel ile birlikte hastaneden çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saplantılı Aşk
Fiksi RemajaKim bilir katil kim... Kim aşık kim ölü...California ormanlarında neler oluyor bir bilseniz..