Her gün ölüme selam durduğum bu uçurumun biraz gerisinde oturmuş, zorlanmadan rahat bir şekilde duyabileceğim uzaklıkta ki kızı izliyordum. Sanırım biraz sonra benim yapamadığımı yapacaktı. Ne mi? İntihar edecekti. Çünkü bunu defalarca yapmaya kalkan biri olarak söylüyorum, bu yıkık görüntüyü nerede olsa tanırdım. Biraz sonra bir yaşam son bulacaktı. Kim bilir hangi acı sürüklemişti onu boynundan tutup buraya. Ve hangimizin ki ağır basardı terazide, merak etmiştim doğrusu. Belki annesiydi katili, belki babası.
Senin katilin kim Vera?
Acılar şehrini en iyi ben bilirdim. Ben bu şehrin sokaklarını ezbere bilirdim. Her intihar edecek olan insan, biraz da olsa bükük dururdu. Omuzları normalinden daha çökmüş, ve kafası biraz daha yere yakın...öyle ya, bedeni hazırlamak lazımdı ölüme. Ruhu hazır olmasa, ayakları getirmezdi zaten bu uçuruma. Oysa beni kaç kez ölümün kıyısından döndürdü ayaklarım, sanki hiç getirmemiş gibi. Bu ayaklarım bana kaç kez ihanet etti...Şu an, şu dakika benden daha şanslı biri varsa, o da biraz sonra atlayacak olan bu kızdı. Ölüm kokusu çoktan sarmıştı havayı. Az sonra bir acı son bulacaktı. Onun adına sevindim. Sonunu yazamadığım kara kaplı defterim olmasaydı, ona eşlik etmek isterdim ölüm treninde lakin dediğim gibi; bugün şanslı olan oydu.
Bugün şanslı olan sen olmak isterdin Vera.
Bunun için de yaktım bir sigara.
Kızın olduğu yerde bir hareketlilik vardı. Kollarını iki yana açmıştı. Sonra bir feveran oldu.
"Neden sevmedin beni"
Anladım. Benim acımla tartılmazdı bile. Oysa onu ölüme getiren şey, beni kapının eşiğinden bile geçirmezdi. O, benim acımın yanından bile geçemezdi.
Ölmek kutsal bir şeydi.
Buna da yaktım bir sigara.
Kız, kaç dakika ağladı, ben, kaç dakika onu izledim bilmiyorum. Nihayetinde diz çöktüğü yerden ayaklanmıştı. Bir kaç adımla biraz daha yaklaştı kenara. Atlayacak cesareti bulamıyordu kendinde çünkü ne zaman tam kıyıya gelse bir kaç adım geriliyordu. Birini bekliyor gibiydi. Ölmek isteyip istemediğinden de emin değildi. Şayet emin olsaydı bir an bile tereddüt etmezdi.
Sen neden ölmek istedin Vera?
Benim bir yeminim vardı. Ani bir fren sesi duyduğumda gözlerim etrafı tarafı. Görüş alanıma önce siyah bir jeep girdi. Sonra jeepten inen genç bir adam. Endişe ve korku bedeninde öyle yer edinmiş olmalı ki adam bir çırpıda koşup kızı tuttuğunda onu geriye savurdu.
"Aptal!"
Ona bağırmıştı. Ben olsam, yerden kalkıp çoktan suratına yumruğu geçirmiştim. Ama o hâlâ ağlamayı tercih ediyordu.
"Aptal, Aptal, Aptal"
Adam eliyle ensesini tutarken sürekli bunu tekrarladı.
"Nasıl olur da böyle bir aptallık yapabilirsin. Ya gelmeseydim? Ya yetişemeseydim"
Her zaman burada yapayalnızken sana gelen kimdi Vera?
Bana gelen bir kimse yoktu, oysa ben, ilahi bir sesin benimle konuştuğuna dair yemin edebilirdim.
"Ama geldin" dedi kız.
"Geldin Bora"Kız ayaklanıp, bir kaç adımla çocuğa yaklaştığında ona sarıldı. Sevgi dileniyordu. Çocuğun elleri bir kaç saniye havada kaldı.
Oysa, o kız daha 5 dakika önce onun için canını verecekti ama o, elini kızın beline koymayı bile çok görüyordu. Cebimdeki paketten bir dal sigara daha çıkartıp yaktıktan sonra bir şey oldu. Ayın aydınlattığı kısımda gözlerimiz buluştu adamla. Öncesinde boş bakan bakışları keskinleşti ve kaşlarını çattı. Burada ne işim olduğunu sorgular gibi bakıyordu. Gözlerimi çektim.İlk defa, birine üç saniyeden fazla baktın Vera.
Kızı kendinden ayırdı.
"Arabaya geç" dediğini duydum.
Kız ona itaat etti ve genç adamın desteğiyle arabaya bindi. Direkt gözlerine bakmasamda adamı izliyordum. Şöför kapısını açıp arabaya binecekken, kapıyı sert bir şekilde geri kapattı. Arkasını dönüp bana doğru yürümeye
başladı. Bir kaç saniye sonra, işte tam karşımdaydı."Umarım, elinde sigarayla intihar etmek üzere olan birini izlemiyorsundur"
"Tamda öyle yapıyordum"
Son dumanı çekip sigarayı fırlattım.
"Neden durdurmadın?"
"Atlamayacaktı"
Kahkaha attığında bakışlarım gözlerini buldu.
"Şaka mı yapıyorsun?"
Suratımı ekşittim. Onu cevapsız bıraktım.
Ona baktığımda bana bakıyordu.
"Ölebilirdi"
Bunu söylediğinde sesi biraz daha inceldi.
"Kurtulabilirdi"
"Neyden"
"Onu buraya getiren şeyden"
"Sen delisin" dedi bana.
O doğru söylüyor, Vera.
Ona cevap vermedim. Bir kaç saniye bekledikten sonra o da bunu anlamış olmalı ki yavaş adımlarla yanımdan ayrıldı. Biraz sonra havaya karışan kuru toprak bırakmıştı ardında.
Senin deli olduğunu söyledi, Vera.
Oturduğum banktan ayaklanıp, kızın biraz önce dikildiği yere gittim. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Sonra anneme gitti aklım. Şayet, gidebilseydim aklımın gittiği yerlere, şüphesiz anneme götürürdü o yollar beni.
Gözlerimi kapatıp, hayal ettim. Binbir çeşit göz çizdim gökyüzüne. Onlarca dudak. Sıcak sıcak kucaklar resim ettim. Hangisi annemindi? Bilmiyordum...Şayet, elime bir kağıt kalem verilip annemi çizmem istenilseydi, şüphesiz bir çizik dahi atamazdım.
Annem olsaydı yanımda demeyeceğim. Şayet, annem olsaydı binbir çeşit yara almazdım ruhuma. Şayet annem olsaydı erken yaşta büyütmezdim kendimi ve şımarırdım hayata. Küsmezdim dünyaya. Yaşamak isterdim ama benden çalınanı geri almak uğruna değil. Şuan yaşıyor muydum bilmiyorum. Bildiğim tek şey soluk borumdan aldığım bir nefes değildi yaşamak. Ölmemekti nefes almak. Yaşayamamak da ölememekle eş değerdi benim tartımda. Kaç kez intihar rüzgarları uçurdu saçlarımı bu uçurumda... ve kaç kez kesik bir cam parçası değdi nabzıma... 28 defa. Tam 28 kez geçtim o yoldan. Yaşımdan çok döndüm ölümün kıyısından. En ölmek istediğim zamanlardı en yaşamak istediğim zamanlar.Acıma yemin olsun ki, öleceğim bir gün...doyasıya yaşamak için...
..........
Yorumlarınız çok kıymetli...
Lütfen düşüncenizi paylaşın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V E R A
Science Fiction"Vera" dedi, ben ona dalmışken. "Efendim" "Çok güzelsin" Şimdi kalbim; ölüme atlamak üzere olduğum zamanlardaki gibi hızlı çarpıyordu...Bora, benim çok derinlere gömdüğüm duygularımın toprağını kazıyordu. Oysa gömülü olanı çıkartamaz, aksine kend...