7. GEÇMİŞTEN GELEN KIRIKLAR

969 69 56
                                    

Şarkılar: Anachronism, CryWolf
Billie Eilish, Lovely

🍂Keyifli Okumalar🍂

Kapımın sertçe yumruklanır gibi çalınmasıyla yerimden sıçrayarak açtım gözlerimi. "Alya, baban kahvaltıya bekliyor seni." Acil bir durum olmadığını idrak eden beynim yeniden gözlerimi kapatmam için komut vermişti. "Şu an aç değilim!" Yeniden uykunun derinliklerine karışırken uykusuz kalmama sebep olan Buğra'ya sövmeden geçmemiştim. Gece boyunca atıştırmalık olarak getirdiği cipslerle aklımı çelmiş, bütün bir sosyetenin dedikodusunu yapıştık. Sabaha karşı eve dönmüş olan Doğukan'da bizi yalnızca dinler gibi yapıp cipslerimizi yemişti. Onu, üzerine hırkamı örtüp koltukta uyur halde bırakmış, gün doğarken odama geçip uyumuştum. Bedenim tonları yüklenmiş gibi ağırken odamın kapısı bu defa nazikçe açıldı. "Kızım, hasta mısın? Neden kahvaltıya gelmiyorsun?" Yatağın kenarına oturup saçlarımı geriye attığında gözlerimi olabilecek en az şekilde açıp yüzüne baktım. "İyiyim baba. Çok geç yattık." Eğilip alnımdan öptüğünde yeniden huzurla kapattım gözümü. "Dinlen o zaman bebeğim. Uyandığında güzelce yemek ye ama. Ben çıkıyorum." Kollarımı omuzlarına sarıp sözsüz vedalaştığımızda beni odada yalnız bırakmıştı.

Saatler sonra kafamdaki sersemlikle ayılıp yatakta doğrulduğumda bu eziyeti kendime yaptığım için pişmanlık duymaya başlamıştım. Biraz olsun açılmak için elimi yüzümü yıkayıp odadan çıktım. Ev sakindi. Babam ve Nevzat amca muhtemelen beraber çıkmıştı. Diğerleri de bir yerlere dağılmış olmalıydı. "Tünaydın Alya." Salona döndüğümde Erdal'ın tekli koltukta bacak bacak üstüne atmış rahatça oturduğu görmüştüm. Diğer uzun koltukta ise Doğukan, hala uyuyordu. "Günaydın Erdal. O hala uyanmadı mı?" Başını yavaşça iki yana salladığında hırkama sarınmış kocaman adamı inceledim. Üstünde kot ve kazakla, öylesine rahat uyuyordu ki bu konforu üst kattaki yatakta bulamamıştım. "Buğra da pert. Ne yaptınız siz dün?" Boş koltuğa yığılıp kapüşonu kafama çektim. "Buğra beni kandırdı. Sabaha kadar dedikodu yaptırttı." Doğukan'ın telefonu başının hemen yanında titreyerek seslice çalarken uykusundan ayılmamıştı. "Kim arıyorsa bu şakasız on üçüncü arayışı." Erdal uzanıp aramayı sessize aldığında çok geçmeden tekrar çalmaya başladı. "On dört. Doğukan!" Erdal'ın sertçe dürtmesi Doğukan'ın üstünde hiç etki etmemiş gibiydi. "Doğukan, telefonun çalıyor. On dördüncü kez arıyor. Derin diye biri." Gözlerini zoraki açıp Erdal'a baktı. Hala uyuyordu. "Kim arıyor?"

"Derin diye kayıtlı." Gözlerini ovuşturup bedenini düz çevirdiğinde hırkam yalnızca üst bedeninde kalmıştı. "Niye arıyor?" Erdal'dan telefonu alıp ekranını kontrol ettiğinde merakımı deli gibi eşelemişti. "Bilmiyorum. Ama acil bir şey galiba, on dört defa aradığına göre." Bir kez daha titreşim ve melodi sesi yükselirken Doğukan telefonu açıp kulağına götürdü. Bunu yaparken telefon omzuna düşmüş ve tekrar avucuna oturmuştu. "Derin ne oluyor? Sabah sabah." Öğleni geçmiş olan saatin farkında değildi. Hala tam olarak uyanmış olduğundan şüpheliydim. "Niye ağlıyorsun?" Hırkamı üstünden alıp kenara koydu. Yattığı yerden de doğrulduğunda kaşlarım çatıldı. İyilik edip üstünü örtmem hataydı. "Tamam bi' sakin ol. Ne olduğunu anlat." Yeniden, uzunca karşı tarafı dinlerken gözlerini kapatmış, başını eline dayamıştı. "Tamam ağlama. Git sen eve, ben arayacağım çocukları. Gerisi hallolur." Telefonu sesli bir oflamadan önce kapatıp yeni bir arama yaptı. "Derin oraya gelecek. Karşılayın yengenizi, bir ihtiyacı varsa görün." Kimin yengesiydi bu kız? Doğukan'ın olsa iyi olurdu, yoksa burnundan getirmeyi bir sanat haline getirmekten çekinmeyecektim. İkinci aramayı da sonlandırıp geriye yaslandı. "Derin kim abi?" Erdal duygularıma tercüman olurken Doğukan kendi evinde, yatak odasındaymış gibi bir rahatlıkla pantolonunun düğmesini açtı. "Arkadaşımın kız arkadaşı." Yalan söylediğine kolay ikna olan yanımla sorgulayan yanım çelişki içine girmişti. "Niye sevgilisinden yardım istemiyor da seni arıyor?" Sorumun şiddeti Doğukan'ı bile şok ederken başını kaldırıp bana bakmıştı. "Sevgilisi buralarda değil çünkü?" Kollarımı göğüslerimin üstünde bağlayıp çatık kaşlarımı öylece tutmayı sürdürdüm. "Hırkamı geri alabilir miyim?" Hırkayı bıraktığı yerden alıp omzuna attı. "Alamazsın." Ağır ağır hareket edip koltuktan kalktı. "Erdal bize yiyecek bir şeyler hazırlatır mısın? Başım fena." Ricasının gizliden gizliye bir emir oluşu Erdal'ı rahatsız etmedi. Doğukan odasına girerken Erdal mutfağa gitmişti. Ben de yalnız kalmayı fırsat bilip bacaklarımı koltuğa uzatıp sersemliğime sersemlik ekleyerek gözlerimi yumdum.

İNTİKAM MEVSİMİ ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin