11. DÜŞMANIN KOLLARI

1K 73 43
                                    

Şarkılar: Rainy Day, TumaniYO
Gods & Monsters, Lana Del Rey

🍂Keyifli okumalar🍂

"Ne güzel söyledi. Keşke bu kadar kolay kapılıp gitmeseydin." Tanıdık olduğum ses yüreğime kocaman bir korku külçesi koyarken kaçacak bir yer aradım. "Sen akıllı bir kızdın. Annen seni aklını kullanmak üzere eğitmişti." Saçlarımı asılan ele tırnaklarımı batırarak kendimi kurtarsam da köşeye sıkıştığım bir gerçekti. Kapıyı bana ihanet ederek buraya getiren Selim tutarken etrafımda bir sürü adam vardı. Yolun sonu diye düşünürken gözlerimdeki yaşları engelleyemedim. "Bu halini görmediği için şanslı olduğunu söyleyebiliriz." Şu an karşımda olsa yüzünün ortasına tüküreceğim kadındı annem. Beni bu halde görüp hayal kırıklığına uğramasını her şeyden çok isterdim. Bu hayatta kendime biçtiğim rol zaten onun hayal kırıklığı olmakken, kendimi gururlandırmış olurdum. "Ne istiyorsunuz benden?" Sesim korkuya rağmen gür çıkarken başım dikti. "Gel, otur serçe." Oturduğu sandalyenin karşısındaki beni davet ederken ağlamamı bir şekilde durdurup, topuklularımın üstünde güçlü şekilde yürüdüm. "Seni uyardıkça daha kötüye gidiyor. Görevinin dışına çıkıyorsun." Karşısında bacak bacak üstüne atıp, kollarımı da göğsümde bağladım. Korkumu belli etmediğim sürece üstüne gidemezdi. "Beni sevip güveniyorlar. Ama işlerine dahil olmam söz konusu değil. Ne yaptıklarını sır gibi saklıyorlar." Yalan değildi. Onlara minnettar olacağım şekilde beni her şeyden uzak tutuyorlardı. "Sen de çareyi Doğukan'ın kucağında mı buldun?"

"Beni Serhan olayına dahil eden oydu. Bunu size bildirdim. Ancak hiçbir şey yapamadınız." Küçümseyici bir ifadeyle etrafıma baktım. "Bir oda dolu adamın yapabildiği tek şey beni kurtarmak oldu. Doğukan'ın karşısına çıksanız muhtemelen birkaç dakika kahkaha atar." Yüzümü canımı acıtacak sertlikte kendine çektiğinde ellerim sandalyeye tutunmak üzeye birbirinden ayrılmıştı. "O gece o arabaya binmemiş olsaydın Doğukan Yeleser'i değil, sıradaki hamlemizi konuşuyor olurduk serçe." Söylediği şeyi anlamamış gibi yapsam da sayemde gerçekleşmemiş olan planı çok net algılamıştım. "Bana o malları nerede sakladıklarını öğreneceksin. Duydun mu?" Yüzümü elinden çekip arkama yaslandım yeniden. "İstediğim olmazsa canını yakacağımdan emin olabilirsin. Sevdiğin insanların canıyla pazarlığa başlamayalım." Kimi kastettiğini iyi bilirken soğukkanlılığımın son damlasını kullandım. "Deneyeceğim."

"Denemeyeceksin, yapacaksın Alya." Başka bir şey düşünmem gerektiği hakkında eminken sessiz kaldım. "Hedefimiz Doğukan denen o piç değil. Yeleserlerin tümü. Bunu aklından çıkartma. O aile, tümüyle bitmediği sürece mesele kapanmayacak. Senden onu öldürmeni isteyeceğim günler gelecek. Bu yüzden kimseye bağlanma." Kendi canımı hiçe sayıp sırlarını sakladığım adamı öldürmemi isteyecekti ve bunu yapacağımı düşünüyordu. "Eğer bu şekilde devam ederseniz sizden önce o benim hain olduğumu anlayıp canımı alacak." Ayağa kalktım. "Bir daha sakın, beni ayağınıza getirmek için bunun gibi kuklaları hayatıma sokmayın." Selim'i ittirerek kafeden çıkarken soğuk hava ihtiyacımı gidererek bana nefes olmuştu. Aydınlığa rağmen gözlerimi sıkıca yumup kalbimi yakan korkuyu dindirmeye çalıştım. Ne yapacağımı bilmeyerek kaybolmuştum. Geri dönüşü olmayan yollara girmiştim. Titremesine izin verdiğim bedenimi zorlayarak onun arabasına bindim. Bir yanda canımdan çok sevdiğim babamla tehdit edilirken, diğer yanda yaralarımı saran adamın ölümü mevzubahisti. Başımı defalarca direksiyona vurup içimi dışıma atarcasına ağlamaya başladım. Ellerimde, kollarımda görünmez halatların varlığını hissederken sıradan bir genç kız olmak istedim. Boktan dertleri olan, boktan bir hayatı olan sıradan bir insan olmak istedim.

İNTİKAM MEVSİMİ ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin