40. SONLAR VE BAŞLANGIÇLAR

177 25 15
                                    

Şarkılar: Emre Aydın, Beni Vurup Yerde Bırakma
Duman, Haberin Yok Ölüyorum

🍂Keyifli okumalar🍂

Doğukan'ın anlatımından.

Dünya dönüyordu. Hayat devam ediyordu. Güneş doğuyor ve batıyordu. Aynı şeyi kendim için söylemenin pek imkanı yoktu. Ben ölmüş ve mezara girmiş gibi hissediyordum. Güneş son doğduğu günde durmuş, geceye mahkum kalmıştım. Karanlıktan hiç korkmadığımı düşünürken yanılmıştım. Alya'nın beni mahkum ettiği karanlık hiçbir yaşımın altından kalkabileceği türde değildi. Sekizinci yaşım, yirmi altıncı yaşım, ölmenin en zor halini tadıyordu. Üç gündür büründüğüm sessizlik, karanlıkla yer değiştirmişti. Alya'nın söyledikleri beynimde yankı buluyorken sorular önemsizdi. Hiçbir sorunun cevabı ona çıkmıyordu. "Baba." Kabusları, üç gecedir peşini bırakmayan kabuslar. Biri sizi terk etmeye karar verdiğinde ondan uzaklaşmanız beklenirdi. Durum beklenin dışında işliyordu. Alya'dan birkaç metre bile uzaklaşmamıştım. Paranoyaklık mıydı? Feleğe çelme takmaya çalışıyordum. Uzaklaşınca Alya'yı bende alacağını biliyordum. Ben aynı tuzağa asla düşmezdim.

"Baba, gitme. Yanımda kal." Ona dokunduğumda çığlık çığlığa ağlamaya başladığını tecrübe edeli yirmi dört saatten az olmuştu. Kabustan uyandığı için mi, dokunanın ben oluşumla mı ilgili olduğunu henüz çözememiştim. "Lütfen." Bilinci açıldığında tavana boş boş dakikalarca baktı. Gidip sarılmak, kabustu, bitti dememek zordu. "Hala burada mısın sen?" Yüzsüzce ellerimi bir araya getirdim. "Seni görmek istemiyorum demiştim. Anlıyorsun değil mi?" Anlıyordum ama benim onu görmeye ihtiyacım vardı. "Susmaya devam et böyle." Yataktan çıkıp bileğindeki sargıyı düzelttiğinde banyoya girene kadar onu gözlerimle takip ettim. Sonuç olarak sessizce onu koruyordum. Bana kızmaya hakkı yoktu.

Banyoda on dakika kadar oyalanıp odaya geri döndüğünde benimle hiç ilgilenmeden yatağa girdi. "Tekrar kendimi keserim diye mi başımda bekliyorsun? Nöbet tutmana gerek yok." Tekrar kendine asla zarar veremeyecekti. Korkum bu değildi. "Deliriyorsun değil mi? Sen susmayı sevmezsin. Sessizliğe katlanamazsın." Artık dayanabiliyordum. Beni sessizliğe itmişti. "Siktir git Doğukan." Gözlerimi ondan kaçırıp kollarımı göğsümde birleştirdim.

Sessizlik içinde aynı odada nefes almayı sürdürürken kapı tıklanıp yavaşça açıldı. "Günaydın. Müsait misin?" Erdal, elinde kahvaltı tepsisiyle içeriye başını uzattığında Alya, yattığı yerden doğrulmuştu. "Günaydın Erdal. Müsaitim." Tepsiyi yorganın üstüne bıraktığında kısa bir an bana baktı. "Günaydın Doğukan." Ona nasıl baktığımı bilmiyordum fakat gerdiğim açıktı. "Kendini süs eşyası sanıyor. Boşuna konuşma."

"Günaydın Erdal. Bu evin çalışanları yok mu?" Sesimi duymak Alya'yı şaşırtırken Erdal suçlu gibi kendini tamamen bana çevirdi. "Kahvaltıya inmediniz. İlaç içiyor diye yiyecek bir şeyler getireyim dedim." Alya onunla konuşmuş olmalıydı. Sahte abicilik oynaması bu yüzdendi. "Ben ilgilenirim karımla. Teşekkürler." Kibarca kovmama karşı çıkmayıp zoraki gülümsedi. "Rica ederim. Afiyet olsun."  Odadan arkasına bakmadan çıkarken Alya aralık dudaklarıyla bana çevirdi yüzünü. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Ayağa kalkıp getirdiği kahvaltı tepsisine baktım. "Yalandan iyiliklere gerek yok." Alya'nın sevdiği şeyler vardı. Zeytin yoktu. "Yalandan iyilik? Keşke sen de yalandan da olsa beni rahat bırakıp iyilik yapsan." Yeşil gözlerini gözlerime dikti. Nefret ve öfke arasında bir yerlerdeydi. "Gerçek kötülükler yalandan iyiliklerden iyidir. Kaldı ki, ben sana kötülük yapmıyorum. Bu saf iyilik." Camın kenarına dönüp sabah kahvaltısı niyetine bir sigara yaktım. Alya ise başından çekilmemi fırsat bilip bir serçenin midesini doyurmayacak kadar yiyip tepsiden uzaklaştı. Onu düzgünce yemesi konusunda uyardığımda bir daha asla yemeyeceğini bilecek kadar tanıyordum. "Camı kapat, üşüyorum." Sigaradan son nefesi çekip izmariti mermerde söndürdüm. Yapmaya çalıştığı şeyin farkındaydım. Beni kızdırıp kendinden uzaklaştırmak istiyordu. İnadımdan haberi yoktu.

İNTİKAM MEVSİMİ ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin