51. MUTLULUĞUN RENGİ

31 2 0
                                    

Şarkılar: Oxytocin, Billie Eilish
Rasputin, Boney M.

🍃Keyifli okumalar🍃

Varlığıyla güven bulduğum o insanla çalışmak, kariyerimin konforunun bir numaralı sebebiydi. Titizdi, ne yaptığını her zaman bilirdi ve bana kıyamazdı. Ben onu birkaç öpücükle kolayca kandırabilirdim fakat bir başkasının mükemmel kurgulanmış yalanını yemezdi. İş hayatında dışarıda hiç tanımadığım biriydi. Gurur kaynağımdı. Sabah, sanki bu gün çok önemli işleri yokmuş gibi Doğa'yla ekmek almak için çıkıp bütün mahalleyi turlamış, bizim için kahvaltı hazırlamış, ardından ona korkunç derecede fazla yakışan takım elbiselerinden koyu lacivert olanı giymişti. Ben hamileydim ve kocam çok acımasızdı. Her an yanında olmam bir yana, Doğukan'ın kimseyi yanına yaklaştıracak biri olmamasına rağmen kıskançlıktan cayır cayır yanıyordum. "Niye çattın o kaşlarını?" Ben en azından onu düşünüp diz üstü bir etek giyiyordum. "Çatmadım." Eli belime yerleşip peşinden gittiğimiz adamın açtığı kapıdan önce beni geçirdi. "Konum olarak göz önünde bir dükkan. Bu yüzden taliplisi çok." Doğukan etrafı bir alıcı olarak süzerken ben onu süzüyordum. Aynı alıcı bakışlarla. "Tahminen kaç kişi istiyor?" Bal gözleri yüzümü bulup onu 'alıcı' bakışlarla izlediğimi fark edince, bunu anlamlandıramayarak adama çevirmişti ilgisini. "Dört taliplisi var. Rekabetle birlikte teklifler de yükseliyor." Dikkatimi Doğukan'dan çekmeyi başarıp etrafta göz gezdirdim. Doğrudan insanların gözünün önünde bir noktadaydı ve bu bizim için mükemmeldi. "Önemli olan en yüksek teklifi kabul etmek mi yoksa verilen teklifin her ay eksiksiz yatması mı?" Onu bir köşeye çekip dudaklarını yemek istiyordum. Bu vahşi istek baskılandıkça daha çok ortaya çıkıyordu. "Teklifler bu yüzden değerlendiriliyor. Yanılmıyorsam sizin birkaç havaalanında daha şubeniz var?" Doğukan adamı başıyla onaylarken yeniden kolunu bana sarmıştı. "Üç tane. Bu şansımı arttırıyor mu?"

"Elbette. Güvenilir bir şirket olduğunuzun somut bir göstergesi." Gülümseyip Doğukan'ın anlayacağı şekilde belimdeki elini sıktım. Elbette öyleydik. "İyi olan kazansın o halde." Ofislerin olduğu kata döndüğümüzde çantamdaki kağıtları çıkartıp kontrol ettim. Yanımda oturan Doğukan ise kızımızla oynadığı çiftlik oyunundaki günlük görevlerini yapmakla meşguldü. Diğerleri gibi yarışmaya girmemiştik. Hak ettiği değeri yalnızca birazcık süslemiştik. Doğukan'ın rahatlığına bakacak olursam bu iş bizdeydi. "Doğukan Yeleser?" Orta yaşlı bir adam yanımıza geldiğinde Doğukan telefonu kapatıp adama bakmıştı. "Genç demişlerdi ama bu kadar genç beklemiyordum. Erkan Barut ben." Adamı bir yerden gözüm ısırsa da daha önce tanıştığım biri olmadığına emindim. "Memnun oldum Erkan bey." Adamın elini ayağa kalkmadan sıktığında onun, çokta önemli biri olmadığını anlamıştım. "Aynı amaç uğruna mı buradayız?" Piyasaya girdiğimizde rakibimiz çok fazlaydı. Bazısı işlerimize çomak bile sokmak istemişti. Artık bağışıklığımız vardı. "Teklifleri sunduk. Açıklanmasını bekliyoruz." Adamın gözleri bana döndüğünde bacaklarıma bakarak hafifçe tebessüm etmiş, midemi bulandırmıştı. "Asistanın mı?" Doğukan'ın büyük avucu tereddütsüzce bacaklarımın üzerinde, bir arada duran ellerimin üzerine yerleşti. Bu olası bir el sıkışma isteğinin önünü kesmek içindi. "Ortağım ve karım."

"Ah demek karınla ortaksın? Umarım gelecekte bundan pişmanlık duymazsın." Şakasına yalnızca kendisi güldüğünde Doğukan fazla ciddileşmişti. "Hiç sanmıyorum. Bizi yalnız bırakır mısın rica etsem?" Başta duruşu ve ses tonu  olmak üzere tamamen değişmişti. Benim onu kıskanmam ve onun beni kıskanması arasında dünya kadar fark vardı. İlk ve en belirgin fark, beni kıskandığı için katil olabilme potansiyeliydi. "Elbette. Kendinize iyi bakın." Sakinliğini koruması için ellerimin üzerindeki elini alıp karnıma yasladım. Onu normalin dışında çok anda görme şansım olmuştu. En büyük düşmanıyla karşı karşıyayken, kaza yapmışken, babasıyla kavga ederken. Hepsinde soğukkanlılığını bir şekilde korumayı başarırdı. Konu ben olduğumda her türlü olayda soğukkanlı kalabilen adam gidiyordu. Böyle bir noktada benim yüzümden delirmesine izin veremezdim. "Bebeğimiz sence erkek mi olacak? Canım hala çok fazla tatlı istiyor." Konuyu değiştirme çabamı görüp buna itiraz etmedi. "Erkek olursa Doğa, onu hiç doğmamış sayıp bizden bir bebek daha isteyecek bence." Refleks olmuş halde göğsüne doğru eğilip gülerken Doğukan fırsatı kaçırmadan beni başımdan öpmüştü. "Kusura bakmayın, ben kuluçka makinesi değilim."

İNTİKAM MEVSİMİ ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin