Medya: SYML - The War
Umarım bölümü beğenirsiniz :)
__________________________________________~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bazı insanlar der ki "Karanlık olmadan yıldızları göremezsin."
Bazıları da der ki "Sabah olmadan güneşi göremezsin."
Bunlar kişiden kişiye değişebilir.
Peki bunların hangisi doğrudur?
Yıldızına kavuşabilmek için illa gece mi olması gerekir?
Ya da, güneşini görebilmek illa sabah mı olmalıdır?
Hayır.
Bir şeyi ya da birini sevmek için onu görmen gerekmez.
Eğer seviyorsan, zaten onu kalbinin en derinlerinde hissedersin.
Sevmek gözle yapılmaz,
kalple yapılır.
Bu yüzden, eğer güneşine veya yıldızına kavuşmak istiyorsan gözlerini kapat.
Onu hisset.
Kalbinin en derinlerindeki varlığını hisset.
Seni yaşatan o hissi, hisset.
Mutluluğu hisset.
Sevinci, aşkı, acıyı, kaybetme korkusunu hisset.
Senin onu sevmeni sağlayan her şeyi hisset.
Eğer gerçekten hissedersen,
işte o zaman sevdiğine kavuşursun.~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Burak'tan
Arabanın direksiyonunda parmaklarımla ritim tutmuş bir şekilde ön camdam dışarıyı seyrediyordum. Arabanın aralık olan camından içeri giren dalga sesleri çok huzur verici bir etki yaratıyordu. Gökyüzünün bulutlu olmasına aykırı bir şekilde hava sıcaktı.
Arabayı deniz kenarında bir yere çekmiştim. Biraz düşünmeye ihtiyacım vardı. Özellikle de, bir konu hakkında.
Onu öptükten sonraki yüz ifadesini anımsadım. Yüzümde oluşan hafif gülümsemeyle beraber gözlerimi denizden çekip gökyüzüne çevirdim.
Zihnimde o an tekrarlanıp dururken gülümsemem yüzümden hiç silinmiyordu.Arabayı çalıştırıp sürmeye başladım. Birkaç sokaktan geçtikten sonra tanıdıklaşan yollarda gözümü gezdirmeye başladım.
Biraz sonra Melis'in evinin önüne geldiğimde arabayı park ettim. Telefonumu elime alıp onu aradım ve telefonu kulağıma götürdüm.
"Alo?"
Melis yeni uyandığını belli eden boğuk bir sesle konuşunca hafifçe gülümsedim. "Aşağıdayım. Hazırlanıp gel."
"Ne?!"
Melis'in bağırmasıyla telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. "Dedim ki, aşağıdayım."
"Ne dediğini anladım. Neden daha önce haber vermedin ki?"
Sesi uzaktan geliyordu. Muhtemelen hazırlanmaya başlamıştı. Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki Melis konuşmaya başladı.
"On beş dakikaya aşağıdayım."
Bunu dedikten sonra da aramayı sonlandırmıştı. Gülerek telefonu bıraktım ve canımın sıkılmaması için radyoyu açıp Melis'i beklemeye başladım.
Dediği gibi, on beş dakika sonra kapıdan çıkıp arabaya doğru gelmeye başladı. Arabanın yanına geldiğinde kapıyı açıp yan koltuğa oturdu. Ona dönüp gülümsedim.
"Selam prenses."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melekler Çetesi
Novela JuvenilBir kız düşünün. O kız, öyle bir kız ki, on iki yaşındayken kardeşiyle beraber başına gelen kokunç olaydan sonra bile ayaklarının üzerinde durabilen. Öyle bir kız ki, kayıp kardeşini bulmak için pek çok şey yapan. Öyle bir kız ki, kalbi kö tülük içi...