⚜ KANLI ZAMBAKLAR | 7/2

1.7K 140 13
                                    

YAZAR NOTU: Bu bölüm geçen ay basılmış ilk polisiye romanım Kanlı Koza'nın Esin Şanlı'sını konuk ettik. Kitabı merak edenler tüm seçkin kitabevleri ve kitap sitelerinden ulaşabilirler. Yeni bölüm için de keyifli okumalar diliyorum. :)

*

-7- / 2

Gökyüzüne akşam karanlığının sükûneti çöküp de evimde yalnız başıma kaldığımda kendimi hiç olmadığım kadar ben gibi hissediyorum. Büründüğüm tüm gizemli kimliklere rağmen ruhumda zincirlenmiş kadını iliklerime kadar hissediyorum. Bütün gün görünmek istediğim ve görünmem gereken kişi gibi davranırken ister istemez gerildiğim göz önüne alınırsa elbette kendimle baş başa kaldığımda rahatlamış hissetmem normal. Ancak insanoğlu işte, bundan da tam anlamıyla memnun kalmıyor. Hep daha fazlasını istiyor. Ben de bir insanoğluyum. Hasret kaldığım bu sessizlik zaman zaman canımın sıkılmasına da sebep oluyor. Bu sebeple evin içinde bir ses, nefese ihtiyaç duyduğum için ya radyoda iyi bir müzik kanalını çık bırakırım ya da televizyonu açarım. Bugün de televizyon açmaktan yana kullandım tercihimi. Sessizlik aklımdaki doluşan düşünceler arasında güçlü köprüler kurup zekice planlar yapmama yardımcı olduğu kadar, bazen aklıma dolan aynı düşüncelerden yorulup köşe bucak kaçmamı da sağlayabiliyordu. Böyle zamanlardan birindeydim ve koltuğuma yayılıp boş boş kanallara bakındım. Sıkılınca bir haber kanalında kalıp koltukta rahat edebileceğim şekilde sırtüstü uzandım.

Ana haberlerde yine pek iç açıcı olmayan başlıklar vardı. Kadına ve hayvana şiddet, sokak kavgaları, trafik kazaları, eski karısından intikam almaya çalışan acınası erkekler, tam tersi durumlar, cinayetler vesaire... Çok rahatlatıcı bir tablo yoktu yani karşımda. Tüm bunları boş boş dinlerken bültenden akıp giden yeni bir cinayet haberi ilgimi çekmişti. Birkaç haftadır kayıp olduğu ve arandığı manşetlerden düşmeyen bir üniversite öğrencisi, Esin Şanlı. Haberlerden ve gazetelerden aşinaydım artık bu isme. Bir süre önce cesedine ulaşılmıştı ve cinayet olduğu kesinleşmişti.

"Haftalardır gündemden düşmeyen Esin Şanlı cinayetinde yeni gelişmelerin ardı arkası kesilmiyor sayın seyirciler. Cinayetin zanlısı olarak tutuklanan Doğan Ortaçgil'in yanı sıra, yakın arkadaşları Kutay İnan ve Tolga Muslu'nun da cinayete ortak olduğu konuşuluyor. Yetkililer ise net bir yargıya ancak otopsi raporunun tamamlanması ve delillerin incelenmesi hâlinde ulaşılacağını belirtti."

Ütopik ya da paranoyakça gelebilir ama böyle bir şeyin olacağını daha kızın kaybolduğu ilk andan itibaren tahmin etmiştim. Biliyorum, gereğinden fazla takıntılı bir düşünce stili hatta doğru bir yargı olarak çıkmasaydı deli saçması bile olabilirdi ama yine yanılmamıştım işte. Tamam, belki tamamen olayın failleri olarak tutuklanmamışlardı fakat bu işin içinde oldukları ortaya dökülmüştü değil mi? Yani bu bile yanılmamış olduğum gerçeğini gün yüzüne çıkarıyordu.

Nerede görsem tanırdım. Aynı hikâyenin farklı versiyonuydu bu. Kendimi aynada seyrediyordum sanki. O hissiyatı vermişti bu kızın acıklı biten sonu. "Zengin piçlere kurban giden bir masum kız daha." diye söylendim öfkeyle. Kin doluydum böyle insanlara karşı. Düşüncelerimden hatta konuşmalarımdan zengin düşmanı olduğum düşünülebilirdi, açıkçası bu umurumda bile değildi ama benim derdim varlıklı insanlarla değildi. Varlıklı olduğu hâlde diğer insanların haklarına saygılı insanlara ise hiç değildi. Benim derdim elindeki devasa gücü kötü kullananlarla. Yaşama hakkı olan insanları hunharca ezip geçen, sanki onlar bu dünyanın sahibiymiş de, biz davetsiz birer misafirmişiz hatta sırtlarına yapışmış asalak birer keneymişiz gibi davranan o bencil yaratıklarlaydı en büyük kavgam. Ve onların böyle düşünmesine sebep olan, doğdukları andan beri onları pohpohlayan aileleriyle. Bizi ezilmesi gereken birer böcek gibi görenlereydi nefretim. Ve bunu yaşayan tek kişi değilim, az önceki haberden de görüldüğü üzere. Buna katlanamıyordum. Böyle gelmiş, ama böyle gitmeyecekti. Bir insan nasıl kendi evladı dışında herkese karşı böyle acımasızca yaklaşabilir, "Amaaan, diğerlerine ne olursa olsun! Benim evladım açtığı belalardan sıyrılsın da..." diye düşünüp bu minvalde bencilce hareket edebilirdi? Tüm bunları düşünürken bile içimdeki nefret dalgalanmalarına engel olamıyordum. Güçsüz insanlara yapılan her haksızlık sanki bana yapılmış gibi deliriyordum. Her biri suratıma indirilmiş bir tokat misali ağır ve inciticiydi.

Kanlı ZambaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin