-16- / 2
Öfkeyle aracını kenara park eden Arda, soluğu Rüya'nın rezidansında almıştı. Onun bir suçu olmadığını daha ilk andan hissetmişti, biliyordu. Ama Tarık'la kapışırken bir anlık gaflete düşmüştü. Acaba mı, demişti.
Acaba mı?
İnsanın içini yiyip bitiren de bu şüphe duygusu değil miydi? Herhangi bir şey olmasa bile olma ihtimali sonsuza dek bir kurt gibi kemirirdi tüm ücra duyguları.
Şimdiyse onu görebilmek için evinin önüne kadar gelmişti. Ona muhtaçtı. Bunu kendine itiraf etmek çok zavallıcaydı ama Rüya'nın bağımlısı olmuştu. İçeri girdi ve güvenliğe ismini verdi. Danışma telefonla Rüya'yı arayıp durumu anlattığında Arda'nın adamdan aldığı yanıt "Üzgünüm beyefendi, Rüya Hanım müsait değil ne yazık ki." olmuştu.
Mecburen dışarı çıkmıştı. Kapının önünden melül melül kadının dairesinin olduğu kata bakarken bu kadar çabuk vazgeçemeyeceğini hatırlattı kendine. Cebinden telefonunu çıkarıp Rüya'nın telefonunu tuşladı.
Çalıyordu, çalıyordu fakat yanıtlayan yoktu. Yılmadı Arda. Bir daha aradı. Bir daha. Kadının direnci kırılana dek aramaya niyetliydi. Bu kulağa çok yapışkanca geliyordu, doğru ama umurunda bile değildi.
En sonunda amacına ulaştı. Hattın diğer ucunda sevdiği kadının sesi yanıt veriyordu ona. "Ne var Arda? Ne istiyorsun?" Oldukça bezgin ve yorgun geliyordu sesi.
O an ne diyeceğini bile bilemezken dili tutulmuştu fakat kısa sürede toparladı kendini. Zor kazandığı bu fırsatı yok yere kazanmaya niyetli değildi. "Rüya, konuşabilir miyiz?"
"Beni kardeş kavganıza dâhil etmeyin artık, yeter!"
"Rüya, ben-"
"Bak, Ragıp amcaya ve Süreyya Hanım'a sonsuz saygı duyuyorum. Dün gece korkunçtu, anlıyor musun? Korkunçtu! Onların gözünde kardeş gibi büyüyen iki kuzenin arasını açan şeytan kadın olmak istemiyorum! Bu yüzden ikiniz de benden uzak durun."
Konuşmasına dâhi fırsat kalmadan suratına kapanan telefonla ne diyeceğini bilemedi Arda. Tekrar arayıp onu taciz etmeye yüzü tutmamıştı artık. Üstelik haklıydı da. Tarık'ın bu tavrı yüzünden kızı öyle arada bırakmışlardı ki cemiyet duysa aylarca malzeme çıkardı onlara. Annesi Süreyya Hanım'dan aile sırları asla dışarı çıkmazdı, buna emindi ancak Beril'den emin değildi. Rüya'dan hazzetmediği için onu rezil etmek adına cemiyette kötü kadın imajı çizmek için bu durumu kullanabilirdi. Evet, Süreyya Hanım'ın yanı sıra dün gece o öpüşmeyi görenler arasında Beril de vardı.
Arda, Süreyya Hanım ve Beril.
Tarık'la Rüya'nın arasında geçen bu yasak ve bir o kadar hatalı olayın üç şahidi vardı. Biri Rüya'ya olan aşkından ve ona zarar gelme korkusundan sonsuza dek susardı. Onu zor durumda bırakacak hiçbir söz söylemezdi Arda. Öteki şahitlerden biri yani Süreyya Hanım oğluyla olan ilişkisinden ötürü Rüya'ya her ne kadar eskisi kadar sempati beslemese de ailesinin böyle bir skandalla anılmasına katlanamayacağı için susar, susmayanları da sustururdu. Tarık'sa zaten olayların baş sorumlusu olarak ve de mizacı gereği böyle bir şeyi asla dillendirmezdi. Bir kadınla yaşadıklarını ulu orta anlatan gevşek ve karaktersiz adamlardan değildi, asla da olmamıştı. Ertan'ın aksine.
Fakat bir diğer şahit olan Beril'den her şey beklenirdi. Geldiği günden beri Rüya'dan zerre hazzetmemişti ve bunu hiçbir zaman gizlememişti de. Sürekli spot ışıklarını istemsiz de olsa üzerine taşıyan ışıltılı kadını ilgi arsızı bir kız olarak hep kıskanmıştı. Şahitler arasında en zehir dilli ve tehlikeli olanı Beril'di. Basit ve kadınsı bir kıskançlığı anlayabilirdi ancak sevdiği kadının böylesi aptal bir kıskançlığa kurban gitmesine kati suretle izin veremezdi. Ne yapıp edip Beril'i susturmalıydı.
...
*
YAZAR NOTU: Bu sabaha şöyle küçük bir bölüm sonu sahnesi bırakayım dedim. Yani aslında bu bir bölüm sayılmaz, asıl uzun bölümümüz aksilik çıkmazsa Salı günü gelecek. Hikâyeye ilginizden ötürü sonsuz teşekkürler ediyorum, bol kokulu öpçükler yolluyorum ve esas bölümümüzde görüşmek üzere! 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Zambaklar
Mystery / ThrillerSiz bir intikam için ne kadar ileri gidebilirdiniz? Bu yolda nelerinizi feda edebilirdiniz? Ben yüzümü, kimliğimi, canımı ortaya koyuyorum, yok mu arttıran? Copyright © Tüm Hakları Saklıdır KANLI ZAMBAKLAR | 19.7.2011 / 25.5.2018