-19/1-
Pek de verimli geçmeyen bir seansın ardından dairemin kapısından içeri girdim. Verimli olmadığı doğruydu ama içimde bir rahatlama da hissediyordum. Birileriyle konuşma fikri. Bu bana iyi geliyordu. Oldukça yorgundum ve seansın Doktor Dinçer'in beklediği kadar verimli geçmeme sebebi de elbette bendim. Henüz çözülmeye hazır değildim. Muhtemelen de hiçbir zaman hazır olmayacaktım. Her zaman kendime kalsın istediğim sırlarım olacaktı. Ezelden beri içimi insanlara açmak, beni koruyan zırhlardan arınıp tüm duygularımı başkalarına soyunmak ürkütücü gelmiştir bana. Zamanla içimdekilerin ne kadarını açıp ne kadarını gizli tutacağımı öğrenecektim.
Salonun ışığını yaktığımda ürkünç bir şekilde o belirdi karşımda. İstemsiz kısa bir çığlık koptu şaşkın dudaklarımdan. "Senin ne işin var burada?"
Camla kaplı duvarın köşesinde diz çökmüş, delirmiş gibi bana bakıyordu. Yüzü ifadesiz ama korkutucuydu. Daha dikkatli baktığımda gözlerindeki öfkeyle yüzleştim. "Esved, sana söylüyorum. Kaç defa dedim sana, haber ver gelmeden önce." Pek de panik olmayan sakin tavırlarla ceketimi ve anahtarımı bıraktım yerlerine. Anlık korkum ve öfkem geçmişti bile. Eski sıradanlığa geri dönmüştüm. O ise hâlâ aynı yerde gözlerini dikmiş hareketsizce bana bakıyordu. Bu sinir bozucuydu. "Ne?" diye sordum sataşır gibi. Ondan yanıt gelmeyince başka türlü yineledim. "Ne oldu?" Bir türlü yanıt vermiyordu. Deli gibi bakıyordu sadece. Gözü kara bir katil gibiydi. "Konuşsana!"
"Nasıl yaptın?" Sesi bir hastanın yatağında sayılaması gibi çıkmıştı. Bakışları dalgınca yere dikilmişti birkaç saniyeliğine. "Nasıl yaptın.." diye tekrarladı. Hayatla, gerçeklikle tüm bağlarını koparmış gibiydi. Her sözü uykuda dalgınca bir sayılamadan ibaret gibiydi. Ve ne dediğine dair en ufak bir fikrim yoktu.
"Ne yapmışım?"
"Onunla yattın."
Buz gibi soğuk çıkmıştı sesi. Birkaç saniye içinde anladım. Taşlar yerine oturmuştu. Arda'yla geçirdiğim geceyi öğrenmişti. Hoş, bu bir sır değildi ama... Evimin her metrekaresini kaydeden kamera görüntülerine Esved'in de erişme izni vardı. Olur da her şey ters teperse, bu üç pislik durumu çakarsa ya da bana zarar verirse diye. Onlardan her şey beklenirdi sonuçta. Belli ki Esved de o görüntülerde sevdiği kadına başka bir adamın, dahası en büyük düşmanlarımızdan birinin dokunuşlarını saniyesi saniyesine izlemiş ve gayet olağan bir şekilde delirmişti. Ancak unuttuğu bir şey vardı. Bildiği fakat hesaba katmadığı bir şey. O da bu intikam oyunu için her şeyi yapabileceğimdi. Yüzümden, kimliğimden, geçmişimden hatta hayatımdan bile vazgeçmişken artık benim için hiçbir anlamı olmayan bedenimden vazgeçmek... Bunun lafı bile olmazdı. En başından bunu ona söylemiştim. Esved'e herhangi bir konuda söz vermemiştim. Aksine, duygularına yenilip bana kapılma, aşk aciz hissettirir demiştim. Onu uyarmıştım. Acı çekerdi çünkü. Nitekim çekiyordu da. Beni dinlememişti. Zaten gönlün ferman dinlediği nerede görülmüş?
Dizlerinin üstünde asılı kalmış elleri titriyordu. Aynı delicesine sayıklayan ses tonuyla tekrarladı. "Onunla yattın." Tansiyonun yükseldiği o an aniden ayağa kalkıp kükremeye başladı. "O piç kurusuyla lanet olası o yatakta seviştin!"
"Hayır, sevişmedim." Bense onun aksine oldukça sakin ve dingindim. Ölüm sessizliği gibi.
Esved'se söylediklerimi duymuyor gibiydi. Yaşamla tüm bağlarını koparmış, aklını kaybetmiş gibi. "Sanki günler önce o yatakta biz olmamışız gibi, onun sana dokunmasına izin verdin! Onunla seviştin!"
"Bağırmayı kes artık! Seviştin deyip durmayı da kes, çünkü sevişmedim! Evet, onunla yattım ana sevişmedim anlıyor musun? Sadece bana dokunmasına izin verdim. Bundan mutluluk duysaydım adı sevişme olurdu."
"Ya sen beni delirtmek mi istiyorsun?" Aniden salonun ortasındaki cam sehpayı savurup tuzla buz etti. Bir yandan evdeki taşınabilir şeyleri yerle bir ederken öte yandan canı yanan vahşi bir hayvan gibi bağırmaya devam ediyordu. "O Allah'ın belasını neden yatağına aldın? Neden? Çıldırtma beni!"
Sehpanın parçalanan camları eline battığında adamın eli kanıyordu. O an tüm sakinliğimin yanı sıra acımıştım ona. Benim yüzümden acı çekiyordu. Tüm uyarılarıma rağmen asla onun olmayacak ölü bir kadına âşık olmuştu. İntikamın yatağında acıyla harmanlanmış bir kadına vurulmuştu.
Bana kapılma, demiştim
Kapılmıştı.
Ve bu onun felaketi olmuştu. Onu daha önce uyarmış olmam, tüm bunların benim yüzümden vuku bulduğu gerçeğini değiştirmiyordu. "Elin kanıyor." diyerek yaklaşmaya çalıştığımda uzaklaştırdı beni kendinden.
"Dokunma bana! Benim elim değil, kalbim kanıyor anlıyor musun? Oluk oluk kan damlıyor yüreğimden! Kan kaybediyorum ben!"
"Seni uyarmıştım."
"Evet lânet olası, beni uyarmıştın! Ama çıkar şu kalbimi, sök yerinden bir de ona anlat ne anlatacaksan! Bak bakalım, dinliyor mu? Tabii, senin kalbin sadece kan pompalamaya yaradığı için beni asla anlayamazsın!"
"Esved kes şunu artık. Sanki sevgiliymişiz de sana ihanet etmişim gibi davranma. Bu sana acı veriyor."
Alayla güldü yüzüme. "Bana acı veren şeylerle ilgileniyor musun gerçekten?" Kinaye dolu bir kahkaha attı. "Hayret doğrusu!"
"Esved-"
"Bana asıl acı veren neydi biliyor musun? O adamı senin üstünde görmek! İşte asıl acı veren buydu! Onunla mutluluk duyarak birleşmediğini biliyorum, seni tanıyorum! Ama bu kalbimin milyonlarca kez bıçaklanıp parçalara ayrılmasına engel olamıyor ne yazık ki!"
"Sana bu yolda her şeyi yapabileceğimi söylemiştim." Pansuman malzemelerini getirmiş, elini temizliyordum bunları söylerken. Çok kan kaybetmişti. Biraz daha sakinleşmiş, daha doğrusu bitkin görünüyordu. "Bak, sana hiçbir söz vermedim. Yapmam diye söz verdiğim bir şeyi yapmışım gibi davranma. Seni defalarca uyardım. Acı çekeceğini biliyordum. Bu yüzden uzak durmuştum senden."
Yere çökmüş, elini temizlememe izin veren adam gözleri tek bir boşluğa dalgınca dikilmişken "Doğru." diye mırıldandı bitkinlikle. "Senin bir suçun yok. Sen her şeyi söylemiştin. Uyarmıştın beni. Senin gibi birini sevdiğim için Allah asıl benim belamı versin! Seni her şeye rağmen hâlâ sevdiğim için Allah belamı versin!"
Tam yarasını sarma işlemim bittiği an birden ayağa kalkıp hışımla dış kapıdan çıkıp gitti. Orada öylece kalakalmıştım. Kendimi bu intikam zehriyle öldürdüğüm yetmiyormuş gibi aynı zehirle Esved'in de kalbini zehirlemiştim. İntikamla yoğrulmuş iğrenç bir insan olduğumu biliyordum. Esved'in sevgisini hak etmediğimi de.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Zambaklar
Mystery / ThrillerSiz bir intikam için ne kadar ileri gidebilirdiniz? Bu yolda nelerinizi feda edebilirdiniz? Ben yüzümü, kimliğimi, canımı ortaya koyuyorum, yok mu arttıran? Copyright © Tüm Hakları Saklıdır KANLI ZAMBAKLAR | 19.7.2011 / 25.5.2018