⚜ KANLI ZAMBAKLAR | 4

2.2K 153 6
                                    

-4-

Sabır çok önemli bir erdem. Ve gerçekleştirilmesi oldukça zor. Bazen bazı şeylere tahammül etmek, dayanmak öyle zor ki... Duymazdan gelmek, suskunluğunu korumak, bildiğin hâlde diline kilit vurmak ve sessiz kalmak bazen en büyük cehennem azabı gibi. Ben onların neler yaptığını, nasıl günahkârlar olduğunu biliyorum. Bunu bile bile susmak, yüzlerine gülmek, el sıkışıp tokalaşmak, sohbet etmek, onlardan biri gibi davranmak dünyanın en zor şeyi benim için. Ancak ben bazı şeyleri aştığım gibi bunu da aşmayı başardım. Hayatta bazen poker surat olmak çok fazla şeyin çözümü olabiliyor. Duygularını dizginleyip karşındakine sezdirmemek hayat kurtarıyor. Ben bunu zor da olsa başardım. Her defasında onların karşısındayken kafalarını duvara sürterek öldürmek gibi işkence yöntemleri beliriyor hayalimde. Ama diyorum ki kendi kendime, sence bu hafif bir ceza olmaz mı onlar için? Daha esaslı bir cezayı hak ediyorlar.

Akşam plazadan içeri girip asansörle yukarı çıktığımda tüm bunlar aklımda dönüp durmaya devam ediyordu. Onları ve onlara yapacaklarımı düşünmediğim tek bir an bile yok. Tek bir an bile.

İşimi şansa bırakmayı sevmem. Bu yüzden sürekli düşünür plan kurarım. Masumiyetin derin sularından çıkalı çok oldu. Canavarlarla mücadele etmen için önce canavar olmayı öğrenmen gerekiyor.

Anahtarla dairemin kapısını araladığımda bir terslik olduğunu sezmiştim. Her zaman fazladan iki kere daha kilitlerdim kapıyı, bu defa tek seferde açılmıştı. Böyle bir şeyi unutmuş olamam, diye geçirdim içimden. Tedirgin oldum. Üstelik kapıdan içeri girer girmez elime geçirebileceğim bir şey de yoktu ki olası tehlikeden kendimi koruyayım. Temkinli bir edayla ışıkları yakınca salonun tam ortasında oturur vaziyette buldum onu. İlk saniye irkilip kısa süreliğine nefesimin kesildiğini hissetsem de çabuk toparladım. Derin bir nefes alıp rahatladığımda öfkelenmiştim. "Esved... Senin ne işin var burada? Nasıl girdin buraya?" Son sorumun bir hayli saçma olduğunun farkındaydım ama söz ağızdan çıkmıştı bir kere.

Baştan aşağı siyahlara boyanmış Esved iddialı duruşunu bozmadı. Üzerinde siyah tişört, siyah deri ceket ve pantolon vardı. Karanlık giyinince görünmez olduğunu mu sanıyordu acaba? Hiç sormamıştım. "Girip çıkamadığım hiçbir delik yoktur, bunu en iyi sen bilirsin." dedi. Haklıydı. O her yere kolaylıkla girip çıkar ve asla iz bırakmazdı. Hep gizli ve karanlık bağlantıları vardır ve üstü başı olduğu kadar gözü de karadır.

"Neden geldin?"

"Aramalarıma yanıt vermiyordun." Kendi eviymiş gibi yayıldığı koltukta hafifçe kıpırdandı. "Ne o, bir kahve bile ikram etmeyecek misin?"

Esved çoğu kişiye göre karanlık ve korkutucu biri olabilirdi. Yakışıklı ve karizmatik duruşunun ardında büyük bir tehlike yattığı da doğruydu fakat ben diğer insanların aksine ondan hiçbir zaman korkmadım. Hatta tarifsiz bir güven duyduğumu da itiraf etmeliyim. Ondan korkmamayı öğrenecek kadar uzun zamandır tanıyordum çünkü. Üstelik bana olan zaafının da farkındaydım. Gerçi farkına varmamak için kör olmak lazım o ayrı ama... Beni hiçbir zaman hiçbir savaşımda yalnız bırakmadı ve gerektiği zaman benim için kendini tehlikeye atacağından da eminim. Yine de bunca savaşın içinde onu cesaretlendirmek istemediğim için duygularımı hep gizli tutmayı tercih ettim. Buraya neden geldiğinin hatta ne konuşacağının bilincinde ve bunun verdiği bezginlikle kahve makinasına yöneldim. "Kahveni iç ve git olur mu?"

Bacaklarını iki yana açarak oturmuş adam birden bacak bacak üstüne atarak güldü. "Neden? Benimle görünmekten mi korkuyorsun? Ağına düşürdüğün o züppelerden biri beni sevgilin sanır diye mi bu kaygın?" Açık sözlü oluşu her zaman takdir ettiğim bir yönü, yalan yok.

Kanlı ZambaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin