Ayazı bir türlü bulamadı ve gittikçe daha da korkmaya başladı. Çünkü gördüğü şey aklında türlü korkunç fikirlerin doğmasına neden olmaktaydı. Ardından tek çare Ömer'in yanına gitti,o yerini biliyordur." Ömer! Ayaz'ın nerede olduğunu biliyor musun?" Ömer "Evet am konuşmayacaktır,benimle de konuşmadı." Sesi inceldi,heralde yine ağlayacak tı. Nede olsa çok seviyor du Ayazı. "Pencereden bak,banklarda oturuyor." Savaş vakit kaybetmeden Ayaz'ın yanına gitti ve nefes nefese kalmış bir şekilde "Hey Ayaz! Dün gece ne gördüğüme inanmayacaksın. Sabahtan beri seni arıyorum anlatmak için. Bir dakika sormayı unuttum ,iyimisin?"dedi. Şaşkın ve heyecanlı bakışları ile cevap bekledi. Ayaz donuktu ,tepkisiz'di ve daha da önemlisi değişmişti. Tavırları farklı ve umursamaz'dı. Yine istifini bozmadan Savaşın sorusunu cevaplamayı es geçip,kendisi bir soru yöneltti "Ama dün gece park'ta ne sorduğumu hatırlıyor musun?"Savaş şaşırdı ve cevapladı"Evet,ama neden şimdi bunu sordun?"dedi. Ayaz başını çevirdi ve Savaş'ın gözlerine bakarak "Sanırım ben cevabı buldum"dedi. Manalı bakışları içler ürperticiydi. Yaşadıklarının etkisi ile Ayaz'ın ne söylediğini bilmediğini düşünen Savaş,konuyu yatıştırmak kendi söylemesi gereken mevzuya giriş yaptı "Tamam bunu sonra konuşuruz. Söylemem gereken önemli şeyler var. Dün gece işkence odasının anahtarını bulup seni çıkarmak için Bay Ahren in odasına gittim. Anahtarları bulamadım ama bir ses duydum. Mert'in sesine sesiydi. Sesi takip ettim ve duvarın aradaki dolaptan geliyordu. Dolabı biraz çektim ve orada bir kapı gördüm. Mert kesin orada". Heyecanlı anlatımının ardından merak ile Ayaz dan yanıt bekledi. Onun da çok heycanlanmasını bekliyor'du ama Ayaz hafif bir sırıtma ile "Karkolun nerede olduğunu biliyor musun?" Savaş anlamadağını belli eden bir tavır ile "Evet,biliyorum. Ne yapıcaz yani? Bay Ahren'i ihbar mı edeceğiz?. Ardından Ayaz onayladığını belli ederek başını salladı. Hemen sonra Savaş koşarak karakola doğru yöneldi. O gittikten sonra Ayaz, pencereden ona bakan küçük Ömer'i yanına çağırdı.
Ömer koşarak hemen yanına gitti ve "Ne oldu Ayaz abi? Beni neden çağırdın?"dedi. O masum gözleri ile Ayaz'ın kalbini ısıttı. Bu tatlı çocuğa kıyamayan Ayaz,gülümseyerek "Sana geçen gün bir oyun öğretmişti,hani şu taşlar ile oynanan. Şimdi şu bekçi kulübesi in arkasına geç ve onu oyna. Ama ben seni gelip oradan alana kadar çıkma. Oyun bittiğinde buradan beraber gideceğiz"dedi. Ömer ,mutluluktan gözlerinin içi parıldayarak "Tamam Ayaz abi ama çabuk ol . Seni orada bekleyeceğim"diyerek herşeyden habersiz,masum,saf çocuk gülüşü ile oyununu oynamaya gitti.
Hava kararmaya başladı. Gecenin zalim öfkesi kendini göstermeye başladı. Ayaz ,yurdun arkasında ki jenaratörler için kullanılan benzin bidonlarına yöneldi. Her adımı bir kaos gibiydi. Benzin bidonlarına aldı ve yurdun her bir tarafına emin bir tavır ile döktü. Geri dünüşü yoktu bunun. Yurtta ki herkes biraz sonra son bulacak yaşamlarından habersiz öylece beklemekteydiler kaderin pençesini. Ardından Ayaz,ayın masum ışığı altında yaktı kibritini. Tek hamle ile attı, benzinle sıvanmış yurda. Bir süre sonra acı çığlıklar yükselmeye başladı. Kimse dışarı çıkamadı çünkü kilitliydi yurdun kapısı. Bütün arkadaşlarını öylece yok etti. Gözünde çileli yaşlar,yüzünde acımasız gülüşler... Hemen sonra yurdun bahçe kapısının köşesinde biri belirdi. Ayaz kim olduğuna bile bakmadan Ömer'in yanına gitti. Elinden tuttu ve "Zaaf nedir bilir misin?" Henüz küçük olan çocuk ,düşünceli tavır ile "Nedir Ayaz abi?"dedi. Ayaz gözlerinin içine bakarak "Zayıflıktır"dedi ve birlikte yurdun kapısından çıkarak uzaklaştılar. O sırada polis sirenleri ve yurdun kapısından giren Bay Ahren... Gördükleri karşısında şoka uğrayan sadist müdür,birden ellerine takılan kelepçe ile bir şok daha yaşadı ve bağırmaya başladı "Bırakın beni, bırakın". Yurda gelirken Ayazı gören ama polislerin geliş nedenini merak ettiği için görmezden gelen Bay Ahren herşeyi anladı ve "Her şeyi o çocuk yaptı,beni bırakın. O bir şeytan"dedi ama nafile. Polis aracına zorla bindirildi ve götürüldü. O sırada Ömer ile yürümekte olan Ayaz durdu ve gülümseyerek mırıldandı " Acı beni güçlü kılar Bay Ahren ve ben hiç ummadığınız kadar güçlü olucam"diyerek tamamen plansız bir şekilde karanlık sokaklarda bilinmeze doğru yürüdüler. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CELLAT "AYAZ"
General FictionGüç nedir? Güçlü olabilmek için ne kadar ileri gidilebilir? Roman tadında,sürükleyici bir kitap.