Bölüm 9

51 13 4
                                    


Yüksek bir tepe ve şehirden biraz uzak, büyük dublex evi;gösterişli olduğu kadar sade, ferah, etrafında ki uzun çınar ağaçları ile huzur verici, bahçesinde ki çeşit çeşit çiçeklerle cıvıl cıvı ve arka bahçede ki mezarlık ile ürkütücü bir yerdi. Üst katta ki tamamı cam ile kaplı duvardan bakıldığında görünen ihtişamlı Amanos dağları, gün doğumunda parıldamaya başlayan güneşle beraber görsel bir şölen yapardı. O sırada gaddarca çalan alarm, yorgun ve uykusuz bedeninin aniden uyandırdı. Eliyle vurarak kapatmaya çalıştı ama nafile. Kurulmuş olan diğer alarmlar onu rahat bırakmıyordu. Bu kadar alarmı kimin kurduğunu düşünüp öfkeden deliye dönmesine ramak kala odasının kapısını çalan çocuk ona"kahvaltı hazır Ayaz abi"diye seslendi. O sırada aklına geldi. Bu gün üvey babası olan o adamın doğum günüydü ve ona minnet duyan tek kişi olan Ömer bunun için bir proğram hazırlamıştı. Bu her ne kadar umrunda olmasada, bir gözü toprağa bakan ihtiyarın milyon dolarlık mirasında kendinede bir pay düşmesini istiyordu.

Koyu yeşil yumuşak yorganını, yorgun ve kalkmayı reddeden elleri ile zorlada olsa üzerinden çekti. Açık renkli parke zeminin üzerinde ki kırk iki numara siyah ev terliği ni yavaşça giydi. Odasında bulunan ferah ve lüks banyosuna girdi ve soğuk bir duş aldı. Ardından gardrobundan hardal sarısı rahat bir sweet t-shirt ve siyah bir kot pantolon alıp giydi. Hemen sonra odasında ki bir diğer küçük odaya girdi. Tüm duvarlar cam çekmecelerden ibaretti. Hepsinin içi ise kırmızı taşlı yüzükler ile kaynıyordu. Onlardan asla vazgeçemiyor ve kendisi için özel tasarlatıyor du. Aynı yüzükten neden bu kadar çok olduğunu herkes merak etse de o,hiç birinin birbirine benzemediğini ısrarla iddaa ediyor du. 

Aşağı indi,Ömer in hazırladığı mükellef kahvaltıya göz gezdirdi,tam istediği gibi hazırlanmış olması iştahını iyice kabarttı. Başak insanların elinden yamek yamek pek hoşuna gitmediği için her zaman Ömer in hazırlamasını istiyor du. O da Ayaz a kahvaltı hazırlamaktan oldukça memnun du. 

Ayaz yemek yerken üzerine göz gezdirdi. Kıyafetleri dikkatini çekti. Ona deha özenli giyinmesi gerektiğini söylediğinden emindi. Ama ne de olsa dediğini yapmayacağı için söylemeye tenezzül bile etmedi. Ayaz hızlıca kahvaltısını yapmasının ardından sandalyeden kalktı. Gittiğini söyleyerek çıkışa doğru yöneldi ve yürümeye başladı. Ömer söylediklerini unuttuğunu düşünüp arkasından seslendi;

"Nereye gidiyorsun? Cevdet babanın yanına gidicektik."

Yanıt gelmedi,duymadığını düşünerek bir kez daha seslendi;

"Heey!" 

"Ah Ayaz abi ah! Bir kere de dediğimi dinlesen."

 Ayaz arabaya bindi ve ilk yaptığı şey torpidoyu kontrol etmek oldu. Koyduğu şeyin orada olduğundan emin olduktan sonra yola koyuldu. Aracın ibresi yüz sekseni gösterene kadar gaza basmaya devam etti. Hızlıca ilerlemenin ardından eski bir mücevher dükkanının önünde durdu. Torpidodan onu alıp arabadan indi. Hızlıca yürüyüp dükkanın paslanmış kapısını açtı. İçeri girdiğinde kimseyi göremedi ve seslendi;

"Kenan Usta! Kenan Usta!"

Selenmesinin hemen ardından yaşlı bir ses karşılık verdi;

"Gel evladım gel. İçerdeyim."

Yanına gitti ve hal hatır sordu. Bir müddet sohbet ettikten sonra yaşlı adam;

"Ee evlat sadete gel. Yine onun için mi geldin?"dedi.

Ayaz gülümseyerek;

"Evet,sanırım bıktım artık bunu yapmaktan. Ama napalım senden başkasına da güvenmiyorum"dedi.

Yaşlı adam;

"Yok,bıktığımdan değil de merak ettiğim den"dedi.

Ardından Ayaz torpidodan aldığı,inde kan olan şırıngayı usataya uzattı ve;

"Bak bunu da yap söz bir dahakine başkasına yaptıracağım"dedi.

Yaşlı adam yanında ki eski sandalye ye oturdu ve Ayaz a baktı. Bir süre sessizce düşündü Ardından;

"Bu kaçıncı kim bilir. Sürekli şu şırınganın içinde kan getirip ondan yüzük yapmamı istiyorsun. Söylesene evlat kimin kanı bu?"diye sordu.

Ayaz biraz duraksadı. Gözlerini hafiften kaçırdı. Hemen sonra yanıtladı;

"Aa şey benim kanım. Başka ne olacak."

Usta söylediklerine pek inanmasa da doğruyu söylemeyeceğini bildiğinden cevaptan tatmin olmuşçasına;

"Peki evlat peki. Sen öyle diyorsan muhakkak öyledir."dedi.

Ardından Ayaz yaşlı adama gülümseyerek sarıldı ve;

"Hazır olduğunda haber verirsin usta"dedi. Yaşlı adam evet dercesine başını salladı. Daha sonra Ayaz arkasını dönüp dükkandan çıktı. Yaşlı adam ise arkasından öylece baktı derin bir nefes aldı.

"Ah evlat ah. Neyin peşindesin sen?"


CELLAT "AYAZ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin