Bölüm 5

76 39 5
                                    


     Rutubetten küf tutmuş kıyafetlerinin içinde sıkıntıdan neredeyse kafayı yiyecek duruma gelen ihtiyar, dört duvarın içinde ki demir kapının üstünde bulunan pencerenin açılması ile birlikte bezgin başını kaldırdı. Pencereyi açan gardiyan içeriye göz attığında pas tutmuş yatağın ayaklarının kenarında gördüğü kafası kopmuş fare ile yine irkildi. Kalın sesi ve tiksinircesine attığı bakışları ile;

"Bu kaçıncı böyle? İğrenmiyormusun?"

Yaşlı adam asık suratı ile baktı;

"Sen işine bak. Rahat bırak beni."

"Çok meraklı değilim gevşek ve sarkmış suratına. Bir ziyaretçin var."

Ardından kendi kendine mırıldandı " kim gelir bu adamı görmeye?"

İhtiyar,ziyaretçisinin olduğunu duyunca çok şaşırdı. Bunca zamandır gelen olmamıştı. Hemen ayağa kalktı ve gardiyanın ardından ziyaretçi odasına doğru yürüdü. Soğuk kapı kolunu sertçe açtı ve sandalyede oturan orta yaşlı kadını gördü. Pek tanımamış gibiydi. İçeri girdi ve oturdu. Saçlarının bazı bölümlerine küçük küçük aklar düşmüş olan iri gözlü kadın, ihtiyarı bir müddet gözleriyle baştan aşağı süzdü. Yüzünü ekşitip;

"Şuna bak! Eski halinden eser kalmamış. Benim tanıdığım o güçlü adam senmisin şimdi?"

İhtiyar bir süre gözlerine daldığı kadının kim olduğunu hatırladı. Sözlerinin ahmakça olduğunu düşünen adam kendine acırcasına gülümsedi ve kadının sorusunu yanıtladı;

"Evet benim. On yıl önce bu lanet yerden kaçacak kadar güçlü,umutlu ve zeki olan ve ihanete uğrayıp tekrar yakalanan adam benim. Ve sende beni ihbar eden şer**siz kadınsın. Bir de utanmadan bunları söylüyorsun öyle mi?"

Duydukları karşısında yüzü birazcık bile kızarmayan kadın,bir de pişkin pişkin;

"Tekrar kaçabilirdin"dedi. Sanki nedenini bilircesine tek kaşını kaldırdı ve ihtiyarın buruşuk ağzından dökülecek sözleri bekledi. İhtiyar;

"Evet kaçabilirdin ama onun ne yapmak istediğini anlayınca burasının benim için daha güvenli olduğunu anladım. Şu yaşımda cesetten farkım kalmadı."

Kadın gülerek;

"Hah sanki yirmilik gençsin. Dışarı çıksan fosil diyip müzeye koyarlar."

İhtiyar;

"Espirilerini kendine sakla. Buraya ne diye geldin onu söyle."

Kadın derin bir nefes aldı ve konuya direk girdi;

"Çocuğumuz için geldim."

İhtiyar ın gözleri adeta yerinden fırladı. Çok şaşırdı. Nasıl olabilirdi ki bu? Arkasına yaslandı ve derince düşünmeye başladı. O sırada gardiyan içeriye girdi ve görüşme süresinin dolduğunu söyledi. İhtiyar sanki gardiyanın söylediklerini  duymamış gibi sandalyesinde oturmaya devam etti. Beti benzi soldu ve gardiyanın kolundan tutup kaldırması ile şoktan çıktı. Zorla odadan çıkartılırken,kadına bağırarak çocuğun kim olduğunu sordu ve her şeyi anlatmasını söyledi. Ama gardiyan onu öylesine hızlı götürüyordu ki kadının söylemesine bile fırsat olmadı. İhtiyarı hücresine öylece geri götürdü. Yapabileceği tek şey kadının tekrar ziyarete gelmesini beklemek.

CELLAT "AYAZ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin