15.BÖLÜM: "MELEK"

226 30 25
                                    

Örümcek ağına düşmüş gibiydim. Çırpınmak için can atıyorum ama ne halim var ne de isteğim. Dayak yemedim, laf işitmedim ama hiç mecalim yoktu. Yaptığım şeyden dolayı sıkıntılıydım, bana bağırıp çağırmadığı için sıkıntılıydım, gözlerimin içine gülümsedikten sonra boş boş bakmasından dolayı sıkıntılıydım. Ben aptallık etmiştim, evet aptallık. Kısaca ben sıkıntıydım!

Elimdeki bıçağı aldıktan sonra hiçbir şey söylemeden dışarı çıkmıştı Cengiz, Esmer de onun arkasından çıktı. Ben ise öylece hatamla ve odadaki üzerime yoğunlaşan suçluluk duygusuyla baş başa kalmıştım. Neden böyle yaptım ya da hangi ara bunu düşünüp uyguladım bilmiyorum ama sonucunu düşünmediğim apaçık ortadaydı. Kendime kızgınlığım vardı ama pişmanlığım daha fazlaydı. Cengiz'in sessizliği iyi değildi, sanki fırtına öncesi hazırlık aşamasıydı bu sessizlik...

Pencereden dışarıyı izlerken ne zamandır böyle güzelliklerle karşılaşmadığımı düşündüm. Kendimi dışarıya atmamak, yağmurdan sonraki toprak kokusunu almamak için zor tuttum. Cengiz ve Esmer hala dışarıdaydı ama görüş alanımda değillerdi. Nereye gittiler diye düşünmeden edemedim, bana gelecek olan acının ne olduğunu bilmek istiyordum doğrusu. Uyumak çare olsaydı keşke, uyusam ve geçse..

Penceredeki yansımam dikkatimi çekti, gözüm direk izime takıldı. Bana böyle unutulmaz bir acıyı reva gören adamdan intikam almak isterken neler yapıyordum, plansız ve acemice davranıyordum. Uzun süre sinirden nefes almadığımı fark edince nefes alıp, sakinleşmek için duş almak geldi aklıma. Ama hadi gelirlerse o zaman ne yaparım? Hazırlıksız yakalanmak istemiyordum ama güzel, sıcak bir banyoya hayır diyemezdim. Aceleyle kıyafetlerimi çıkartıp duşa girdim ve kendimi sıcak suyun altına attım, ne kadar kaldığımı bilmiyorum ama vücudumda alevler çıkana kadar kaldım ve çıktığımda üst kattaki bir odaya girdim. Üzerime Cengiz'in olduğunu düşündüğüm kıyafetleri geçirip, altıma da bol olan pantolonu geçirdikten sonra aşağıya şöminenin başına geçtim. Gözlerimdeki yanmaya anlam veremezken, elime düşen damlayla neler döndüğünü anladım, gözlerimde oyunlar dönüyordu ve ben pişmandım. Hala en pislik insan bile olsa, karşımdakini kandırmaktan hoşlanmıyordum ve kendimi kırıyordum. Neden böyleyim hala, onu kırmak parçalamak yok etmek istiyordum ama neden hala böyleydim? Acımasız ve kinci olmak isterken neden hala böyleydim? Ne olacaktı şimdi? Aklıma birden Tolga'yla olan fotoğrafım geldi. Üzerimdeydi ama şuan elimde değildi. Kıyafetimi çıkaran Cengiz ve Esmer'di. Bu olaydan önce neden aklıma gelmemişti bu. Aptal kafam, kesinlikle aptaldım ben.

"Kalk, hazırlan gidiyorsun." dedi sesin geldiği tarafa doğru yalpalayarak kalktım ancak gelen Esmer'di. Sormak istedim fotoğrafımı ama yüzündeki ifade beni vazgeçirtmişti. Cengiz geliyor mu diye arkasına bakarken kapıyı sert bir şekilde kapattı. İrkilerek bakışlarımı ona çevirdim ama O her zamanki telaşlı ama kontrol bende havasında mutfağa doğru yürüyordu. Merak etsem de olduğum yerden kımıldamadım, hazırdım ben her ne olacaksa, her nereye gideceksem.

"Ne bekliyorsun daha" kapıdan belirince konuşmaya başladı yine

"Mutlu ol, Cengiz seni sevdiğin adama gönderiyor" dedi ama anlam vermekte güçlük çekiyordum. Ne demek bu şimdi? Göndermek mi?

"Nasıl?" diyebildim kafamdaki sorular arasında. O ise gülümseyerek bana döndü

"Ne demek nasıl! Sen istemiyor muydun bunu?" istiyor muyum ben. Neyi, kimi? Tolga'ya vermeyeceğini sçylğyordu, verse bile rahat bırakacak mıydı beni gerçekten? Yani bitecek miydi?

"Ne saçmalıyorsun sen Esmer?" dedim yalan söyleyip söylemediğini anlamak için. Yavaşça ona yaklaştım

"Esmer demeyi kes artık! Anlamıyor musun? Sen akıllanmazsın, sen bir hiçsin ve beni dahi sinir ediyorsun. Sen sana iyi davranıldığı halde karşındakini öldürmeye çalışıyorsun. Üstelik onun kardeşini öldürdüğün halde sana iyi davranan adamı." deyince gözümden yaşlar süzülmeye başladı. Ben kötü biri değilim!

YANLIŞ KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin