15. Bölüm

114K 5.5K 368
                                    

Keyifli okumalar 🍂

___

Nefret ettiğim pazartesi gelip çatmıştı bile. Oflayarak tören sırasında beklerken önümde duran Kardelen ile etraftaki insanlara bakıp konuşuyorduk. Onların sınıfının sırasına bakıp onu tayfasıyla beraber görünce muhabbete geri döndüm. 

"Kanka ben bunları 1 ay süre vermiştim ama baksana hâlâ ayrılmadı bunlar" 

Söylediğine gülerken onayladım " Bende şaşırdım. Çocuğun önceki sevgilisi daha güzeldi be. Kız güzel şimdi lafım yok ama ne biliyim."

 Elini göğsüne vurarak kafasını iki yana sallarken "Gitti gül gibi çocuk nerelere gidem beeen" 

Bu haline seslice gülerken kafamı çevirip etraftaki birkaç gözün bize döndüğünü fark etmiştim. Bizimkiler bunlara alışmıştı tabi artık. Bizim bu hallerimize yani hatta daha beterini bile görmüşlerdi ondan sıkıntı yoktu. Ama Ata'nın da bize dönmüş bakışlarını görünce gülüşüm yüzümden silindi. Fazla bakmadan önüme döndüm. 

Tören bitmiş ve değişen ders programı nedeniyle spor salonunun yolunu tutmuştuk. Beden dersimizin hangi sınıfla olacağını çok merak ediyordum gerçekten. Onlarla denk gelme ihtimalimizin düşük olduğunu da düşünüyordum içten içe. Üstümüzü değiştirip içeri geçerken diğer sınıf daha gelmemişti ki salonun diğer yarısı boştu. Sıramıza geçip hocayı beklerken yavaş yavaş dolmaya başlayan salon ile birkaç tanıdık yüzü de gördüm. E bunlar Ata'nın sınıfında değil miydi? Yoksa? Umarım dersimiz denk gelmiştir diye düşünürken gelen hoca ile hazır ola geçmiştik. Hocanın arkasından gördüğüm yüzle gözüm oraya takılırken hem şaşırmış hem mutlu olmuştum. Bedenlerimiz aynıydı. Birkaç ısınma hareketinden sonra serbest bırakan hoca ile voleybol oynamaya karar verip kızlı erkekli karışık top almıştık. 

Havanın güzel olmasıyla dışarıda futbol sahanının orada oynamayı seçerken onun basket oynayacağını düşünmüştüm. O ise arada sırada oynadığı futbol oynamaya gitmişti. Futbolda da iyi oynuyordu vicdansız.

 Bir yerimize futbol topu gelme ihtimaline karşı voleybol oynamaya başlarken arada ona bakmaktan kendimi alamıyordum. Üstünde hırkası ile koşmaya zorlanır gibi bir hali varken hırkayı dışarıdan birine verme ihtimali canımı sıkıyordu. Yorulduğumu bahane edip köşedeki taşlara oturup suyumu elime alırken arada onları arada bizimkileri izliyordum. Maçın arasında bana doğru gelen Ata'yı görünce bugün çokça olduğu gibi yine şaşırdım. İyice yanıma gelince üstündeki hırkayı çıkarıp bana doğru uzattı. 

Terden ıslanmış saçları önüne düşerken bu görüntüsü hoşuma gitmişti. Hiçbir şey demeden sadece hırkayı uzatmıştı. Ayağa kalkıp ona doğru yürüdüm. Umarım ellerim titremez diye dualar ederken tebessüm ederek hırkayı elinden aldım. Buram buram parfüm kokusu gelirken sakin olmaya çalıştım. Bir şeyler mırıldanarak koşarak gittiğinde ne dediğini anlamamıştım. Elimde hırkasıyla aynı yere otururken çalan teneffüs zili ile Kardelen de ara verip yanıma gelmişti. Bir elime bir bana bakarken belli etmemeye çalışarak yanıma oturdu. 

"Hayır yani bir beş dakika boş bırakıyoruz olana bak. Ben niye göremedim o anı acaba?" Gülerek kafamı omzuna yasladığımda kolunu sırtıma atarken o da güldü. 

"Hiç gülme hemen anlatıyorsun nasıl verdi? Ne yaptı, ne dedi?" Kafamı kaldırmadan ona yaslanarak anlatmaya başladım. 

"Çokta bişey konuşmadık anlayacağın. Aslında hiç bir şey konuşmadık. Ama olsun." Teneffüsün bitmesi ile Kardelen'e döndüm "Benim sınıfa çıkmam lazım aslında. "

Kaşlarını çatıp bana dönerken" Niye? "

"Çikolata istedi canım çantamdan alayım dedim. De bu hırka ile şimdi çıkarsam şey olmasın. " 

"Ya manyak mısın kızım ne olcak? Sanki çalacaksın. Gerçi sen bununkini alıp kaçabilirsin senden beklerim " 

Gülerek saçını çektiğimde kaçarak gerçi voleybola döndü. Elimde hırka ile hızla merdivenleri çıkarken çabuk olmaya gayret etmiştim . Sınıfa gelince kimsenin olmamasını fırsat bilip hırkayı burnuma götürdüm. Koklarken gözlerim kendiliğinden kapanmıştı. Gülümseyerek birine yakalanmamak adına hızla sınıftan çıkıp eski yerime dönüp otururken çikolatamı açıp afiyetle yemeye başlamıştım ki elimden alınan çikolata ile neye uğradığımı şaşırdım.

 Kardelen kalan çikolatayı alıp yine koşarak uzaklaşırken bu haline alıştığım için sadece arkasından gülerek söylenmekle yetindim. "Pislik ya" Tekrar maça dönerken kucağımdaki hırkayla kısa bir bakış attım. Önümde Ata elimde onun hırkası ve hâlâ burnuma gelen parfüm kokusu ile bugünün hiç bitmemesini istedim.

Bölümü nasıl buldunuz? Yorumlarınızı bekliyorum.

Yeni bölümde görüşmek üzere

Basketçi |                                              Yarı Texting/ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin