39. Bölüm

84.3K 4K 575
                                    

Keyifli okumalar 🌼

___

Bahçeye girip etrafa bakarken gözlerim Ata'yı arıyordu. En son dün konuşmuştuk bir daha da o konudan sonra ben utandığım için mesajlarına bakamamıştım. Hayır öpmek falan öyle aniden mi denir. Aniden omzuna atılan kolla irkilip geri çekilecekken bunun Ata olduğunu gördüm. Derin bir nefes verirken korkmuştum. Kafasını kafama yaslarken derin bir nefes almıştı o da. Kokumu içine mi çekiyor o? Bende elimi beline dolarken ilk konuşan o oldu. "Özledim"

 Beni iyice kendine çekerken yürümeye başladık. Bizim kata geldiğimizde mecbur ayrılmak zorunda kalırken eline saçımdan bir tutam alıp çevirdi. Saçımı kendi kendine parmağına dolarken yüzünde sinsi bir gülüş belirmişti. Kim bilir ne gelmişti yine aklına?

" Dünden beri cevap vermedin mesajlarıma diye bugün de kaçarsın sanmıştım ben aslında"

 Kaşlarımı çatıp ona bakarken o gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. Artık nasıl bakıyorsam en sonunda burnumu sıkıp seslice güldü. Tam vurmak için hareket ederken hızla kendi sınıfına girmişti bile. Kapının camından bana öpücük atarken ayağımı yere vurup arkamı döndüm.

Sınıfıma girip çantamı sıraya bırakırken ne kadar kızdırsa da oyalanmadan sınıftan çıktım. Kapının önünde durup telefonuna bakarken beni fark edince kapatıp cebine attı. Yanına gidince yürümeye başladık. Kardelen daha gelmemişken Eren kantinde bizi bekliyordu. Kantine girip Eren'in yanına otururken kafasını telefondan kaldırıp bize baktı. "Ooo çifte kumrular barışmışsınız. Niye güzelsiniz lan siz? Burada bir sap olarak ayıp oluyor bana."

 Ata ona nispet yaparcasına beni kendine çekip kolunu omzuma atarken kafamı ona yasladım. Gülümseyip Eren'e bakarken aklıma gelenle konuştum. "Senin sevgilin yok tamam da. Sevdiğin falan da mı yok?"

"Yok yenge ya." 

Bakışlarını telefona döndürdüğünde aklıma gelenle içten içe sinsice güldüm. Ben yaparım ya bunların arasını. Kulağımda hissettiğim nefesle içim titrerken durdum. "Ne dönüyor acaba kafanda?"

 Gözlerimle Eren'i gösterirken onun kulağına doğru yaklaştım. "Erenle diyorum Kardelen'in arasını yapalım." 

Sorarcasına biraz geri çekilip ona bakarken yakınlığımızı yeni fark etmiştim. Gözleri bir süreliğine dudaklarıma kayarken benimki de kendimden bağımsız olarak kaymıştı. Anında gözlerimi gözlerine çıkarıp cevap beklerken gözlerime baktı." Yapalım. Şu salaktan kurtulmuş olurum ben de."

Gülümseyip ona bakarken öksürük sesiyle ikimizde Eren'e döndük. "Ben burada sapım diyorum siz gözüme sokar gibi neler neler yapıyorsunuz. Cık cık cık. Hiç edep kalmamış bu gençlerde hiç."

 Ata kafasına vurmak için öne doğru atılırken kolundan tutup geri çektim. "Vurmasana çocuğun kafasına ya! Beyin hücreleri ölüyor"

"Haklısın güzelim. Zaten bit kadar beyin hücresi var onları da ben öldürmeyeyim."

 Eren, Ata'ya yüzünü buruşturup kafasını kantinin girişini çevirdi. Dönüp neye böyle baktığını merak ederken Kardelen'in girdiğini gördüm. Allah'ım yaa. Ne güzel olur bunlar. Bana öpücük atıp Eren'in yan tarafındaki boş yere otururken hâlâ üzerinde olan bakışları ya fark etmemiş ya da umursamaz rolü yapıyordu. Ki ben ikinci seçenek olduğuna emindim. 

"Eeee ne yapıyorsunuz?"

"Ne yapsınlar buldular beni tek bana saldırıyorlar bu ikisi."

 Eren çocuk gibi bizi şikayet ederken şaşırıp ona döndüm. "A aa? Ben ne yaptım ya? O kadar vurma dedim gördüğüm muameleye bak. Sevgilim vur bundan sonra karışmıyorum ben." 

Eren masanının üstündeki elimi alırken öpüp alnına koydu. Ne yapıyordu bu deli? "Eyvallah yengem. Hanımağa olacak kızsın ha. Yalnız maalesef olamayacaksın bizimki ağa değil."

Üçümüz birden bu çocuk olmamış dercesine ona bakarken Ata haklılık payıyla konuştu. "Tüh onlar da ölmüş."

 Ben gülmeye başlarken Kardelen ne diyor lan bunlar diye bakıyordu. Açıklamak için ona döndüm. "Eren'in beyin hücrelerinden bahsediyorduk demin de." Bir Eren'e bir bize baktı.

 "Var mıymış ki?" Kardelen'in ciddiyetle söylediği söze biz gülerken Eren bozulup susmuştu bile. Kantinde sadece gülme seslerimiz varken günün böyle geçmesini istiyordum.
~

Çantaları alıp salona geldiğimizde ezberlediğimiz bölümler için provalara hemen başlamıştık. Yakın zamanda kıyafetlerimizi de almamız ve onlarla da prova yapmamız gerekiyordu. Git gide tüm karakterler veriliyor ve bizde kalabalıklaşıyorduk. Hah bir sen eksiktin zaten. Gözlerim Sude ile buluşurken alaycı bir gülüş atıp elindeki kağıda döndü. O katılmasa olmazdı zaten. Şaşırdığım tek şey onu Burakla konuşurken görmem olmuştu. Umursamayıp Ata'nın tekli sahnesini izlemeye başlarken göz göze geldiğimizde göz kırptı. Hocanın yanında durduğumdan hoca da görmüştü tabi. Çarpan koltuk ile yüksek bir ses çıkarken herkes o tarafa dönmüştü. Burak koltuğundan kalkmış ayakta duruyorken herkese bakıp en son bana döndü. "Pardon hocam."

Hoca devam etmesi için Ata'ya işaret ederken onu izlemeye devam ettim. Metne göre ellerini hareket ettirmesi, yüzü, ses tonu... Hülyalı bir şekilde onu izlerken aklıma gelenle gülümsedim. İlk tanıştığımız sene törende konuşma yapmıştı takım adına. Nasıl heyecanlı olduğunu belli oluyordu sesinden. Beraber basket oynadığımız gün....

Durmadan faul yapmıştım tabii ki de. Bana kızsa da gülmüştü. Topu ondan kaçırsam bile bir şekilde elimden almayı başarmış ve maçı kazanmıştı. Bir ara neredeyse üstüne düşüyordum ve o an gerçekten de nefesim kesilmişti. Zaten yorulup nefes nefese kalmıştım bir de öyle olunca kendimi yere atmıştım doğal olarak. Kenardaki suyumu getirip bana uzatmış ve kendime geldikten sonra da bir güzel dalga geçmişti benimle.

Kızıp alındığım için daha sonra da çikolata almış ve telafisi için bir maç daha teklif etmişti. O kadarla kalmıştı. O günden sonra basket oynamamıştık birlikte. Ardından da aramıza mesafe girmiş ve tamamen kopmuştuk zaten. Sahneden inen Ata'yı yanıma gelene kadar fark etmemiştim bile. Gülüp gözümün önünde kağıdı sallarken ona döndüm. "Beni izlemek varken ne düşünüyorsun sen böyle dalmış gitmişsin?"

"Seni" Gülümseyerek ona bakarken o da yanıma oturdu. Düşünür gibi bir ses çıkarırken sordu. "Nasıl düşünüyordunuz acaba?"

"Eskiden... Basket oynamıştık hatırlıyor musun?" Beklentiyle ona dönerken aklına gelmiş olacak ki gülmeye başladı. 

"Nasıl unuturum o halini? Kıpkırmızı olmuştun topu almaya çalışırken" Bu sefer daha çok gülmeye başlarken gözünün önüne geldiğinden emin olmuştum. Bende gülerken devam etti. "Ha sonra bana trip atmanı da unutmayalım." Güldüm. Güzel trip atmıştım ama he. "Arya?"

Efendim dercesine ona baktığımda konuştu. " Basket oynayalım mı?"
🌙

Bölümü nasıl buldunuz? Umarım beğenirsiniz.

Sizce Arya ve Ata, Eren ile Kardelen'in arasını yapabilecek mi?

İlerleyen zamanlarda karakterlerle soru-cevap şeklinde bir etkinlik yapalım mı?

Basketçi |                                              Yarı Texting/ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin