9. Bölüm

122K 5.9K 347
                                    

Keyifli okumalar 🌸

___

Önümdeki kağıtlar ile olan savaşımı bir kenara bırakarak önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Leyla hoca bir ders boyunca bana görev vermiş ve şimdi ikinci dersi de burada geçirmeni istiyordu. Yani yine Ata'nın sınıfındaydım. Zaten verdiği görevlere onun yüzünden odaklanamazken bir de bu ders yardımcı olmak için gönüllü olmuştu. Çok az işim varmış gibi onun yanımda olması da ayrı bir sorundu. Teneffüse dahi çıkamayıp her gün yaptığım gibi çayımı alamazken sıkıntıyla ofladım. Ne yapacaktım burada ben? Sınıfta da kimse kalmamış herkes bahçeye çıkmıştı.

Oflaya puflaya kağıtlara tekrar geri dönerken açılan kapı ile korkuyla yerimde sıçradım. Dönüp gelene baktığımda Ata elinde iki karton bardak ile sınıfın kapısını zar zor kapatmaya çalışıyordu. Sonunda kapatıp bana döndüğünde elindeki çayları kaldırdı. " İçersin diye düşündüm." Gülümsememek için kendimi zor tutarken reddetmeyip kafa salladığımda, oturduğum sıraya geçti. "Teşekkür ederim"

Şekere uzanırken iki şeker alıp kendisi benim bardağıma attığında duraksadım. Yine aynısını yapıyordu işte, eskisi gibi davranıyordu. Durduk yere bir yakın bir uzak olması canımı yakıyordu. Yine de ona hiçbir şey söyleyemeden kağıtlar ile uğraşırken yanımda oturup yaptığım işi izliyor oluşu beni geriyordu. "Nereyi yapayım?"

 Önümdeki birkaç kağıdı alarak ona verdiğimde çayımı masaya bıraktım. "Bunlar sınıflara göre ayrılıp notları bu verdiğim kağıda yazılacak" Kafa sallayarak o da kağıtlar ile uğraşırken yandan ona baktım. Dikkatle önündeki kağıtlara bakarken kaşlarını çatmıştı. Bir anda kafasını kaldırması ile göz göze gelirken utançla başımı önüme çevirdim. Yakalanmıştım işte ya. Sözde kırgındım.  Gülerek kağıtları bırakması ile daha da utanırken bu onun hoşuna gidermiş gibi daha çok güldü. "Ne bakıyorsun öyle? Üstüne bir de yakalanıp utanıyorsun" 

Ellerimle yüzümü kapatırken bu sefer ellerimi çekmeye çalıştı. Hızla çekmesi ile bir anda yakınlaşırken nefes alamadığımı hissettim. Bu kadar yakınlık fazlaydı. Hem de bizim için çok fazla. Gözlerime dikkatle bakarken ellerimi de bırakmamıştı. Çalan zil ile konuşmak için aralanan dudaklarını kapatırken hızla geri çekilip ayağa kalktım. Elimle saçımı karıştırıp dışarı çıkarken kendimi nasıl dışarı atacağımı bilememiştim. Hocanın kızacağını da düşünürken bir daha sınıfa girmeye cesaretim ve hızla atan kalbimin dayanacak gibi olmadığını da biliyordum. Bahçeye çıkarak gözden uzak boş bir banka oturduğumda ellerimle yüzümü kapattım. Ağlamamak için kendimi zor tutarken bir yandan da içten içte kendimle savaşıyordum. 

Yapmasın artık bunu,ne kendine ne bana. Aramıza koyduğu duvarları birden bu şekilde yıkmasını beklemezken bu beni de yıkıyordu işte. O bundan habersiz eskisi gibi yakın olurken beni içimdeki seslerin ve kendi savaşımla baş başa bırakıyordu. Bun onun umrunda değilken beni bitiriyordu. Artık o kadar yorulmuştum ki düşünmekten bir şeyleri neden yaptığını anlamaya çalışmaktan.Dün öyle patlamış şimdi içindekiler söylemek istediğinden bahsediyordu. Ağlamaya hazır gözlerimi kapatıp arkama yaslandım. Gözümün önüne gelen güzel anılarımızla gülümsedim. Bu gülümseme daha çok acı doluydu,çok fazla özlem. En kötüsü de bir daha öyle olamayacağımızın düşüncesiyle çaresizlik.

Bölüm nasıldı?

Gelecek bölümde görüşmek üzere 🌺

Basketçi |                                              Yarı Texting/ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin