49. Bölüm

55.6K 2.6K 876
                                    

Keyifli okumalar🌸

___

"Ya Ata bıraksana saçımı!" Kendimi geri çekmeye çalışırken bir yandan da söyleniyordum. Ata inatla daha çok karıştırırken zor bela kendimi kurtarıp ondan birazcık uzaklaştım. Ama sadece birazcık. Zaten çok özlemiştim.

"Ne var kızım? Özledik seviyoruz işte." Gözlerimi devirirken bir yandan da saçımı düzeltme çabasına giriştim. "Bu nasıl sevme? Saçımı dağıttın hep. O kadar uğraştım ben." Ayağa kalkıp yanıma gelirken ellerim hâlâ saçlarımda düzeltmeye çalışıyordum.

"Bende böyle seviyorum napayım. Sevme tarzım bu işte." Dediğiyle bana gönderme yaparken ilk zamanlar ona yazdıklarımı unutmadığını anladım. "Hem sen niye düzeltiyorsun ki? Bırak kalsın öyle millet güzel görmesin boşver." Ellerimi tutup saçımdan çektiğinde zaten düzeltmiştim.

"Bak seeen. Saçımı karıştırınca çirkin mi oluyorum yani ben?" Kaşlarını kaldırıp ciddi olup olmadığıma bakarken tavrımı bozmadan ondan bir cevap beklemeye başladım. Bir süre bana bakıp kafasında gerçekten kızıp kızmadığımı düşündüğünden emindim. "Ben öyle mi dedim yavrum. Sen her zaman güzelsin."

"Yavrum mu?" Duyduğum kelimeyle kalbim hızlanırken normalde bana itici gelirken onun ağzından ne güzel çıkmıştı öyle. Bir sen bir survivor Berkan artık benim için. Baş parmağı avucumun içinde şekiller çizerken biraz yaklaştı. "Evet. Yavrum."

Bir kez daha söylemesiyle gülümsedim. Düşüyorum sanırım. "Berkan mısın be mübarek" Ağzımdan aniden çıkanla elimi direkt ağzıma kapatırken onun kaşları çatıldı. Salak Arya. Mal gibi ne dışından söylüyorsun. "Berkan kim lan?"

Şaşkınca ve sinirle sorduğu soruya ne diycektim şimdi. Ya sevgilim survivordaki yakışıklı ve çok güzel yavrum diyen pozitif enerji veren çocuk mu? Offf! "Hiiiiç. Hiç kimse."

"Berkan mısın diyorsun Arya? Nasıl hiç kimse?" Elimi alnıma vururken çıkan sesle geri çektim. O nasıl sesti be öyle? Beyin hüclerimden bir kaçının öldüğüne emindim. Hatta daha çoğunun. "Ya öf! Salak falan deme ama bana"

"Bakarız sen bir söyle de." Hızlı hızlı yanıt verdiğinde gözlerimi kaçırıp konuştum. "Survivordaki bir yarışmacı."  Aramızda bir sessizlik olurken birden kulağıma gülüş sesi doldu. "Salak" Hızla ona dönüp ters ters baktığımda bunu pek umursamayıp gülmeye devam ediyordu. "İşte boşuna demedim ben. Pislik yapma ya! Gülüp durma."

Hâlâ gülerken arkamı dönüp gitmek için hareketlendiğimde bana sarılan koluyla durmak zorunda kaldım. Zaten durdurmasını da bekliyordum ya neyse. Çenesini başımın üstüne yaslarken konuştu. "Elin yabancı ülkesinde olan hiç görüşme konuşma ihtimaliniz olmayan bir adamı kıskanacak değilim herhalde sevgilim"

Alayla gülerken o bunu görmemişti. Tabi canım eminim değilsin. Belki bundan sonra da olmazsın. "Ha iyi o zaman ya. Barış'ın mavi gözlerini kaslı iki metre boyunu posunu da beğeniyor olmamda sorun yoktur herhalde." Nefes alış verişinden ve arkamdaki bedeninden gerildiğini hissettiğimde yüzümdeki sinsi gülümsemem büyüdü.

İşte böyle yaparlar adamı Ata efendi. Gerçi yalan da sayılmaz dediklerim ama neyse." Ne Barış'ı ne kası ne mavi gözü kızım? Berkan' ı bitti Barış'ı mı başladı şimdi de?" Sinirle söylenirken ona döndüm. Yüzümde masum bir gülümseme oluşturup konuştum. "E ama kıskanmıyorum elin adamını dedin. Şimdi niye sinirleniyorsun?"

Gözleri gözlerimde kalırken aralık dudakları konuşmak için açılıp kapandı. "Tamam anasını satayım. Kıskanıyorum. Oldu mu?" Gülüp yanaklarına uzanırken iki elimle birden sıktım. "Oy annesinin kuzusu. Kıskanıyormış. Çen büyüdün de kıskandın mı çeeen"

Basketçi |                                              Yarı Texting/ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin