Medya: Easley Browne''
🧚♀️Tanıtım videosunu izleyebilirsiniz.
😙😘
BBölüm ithafı: lilikalith 💙💫
"Uçuruma uzun süre gözlerini dikersen o da senin içini görür." Dizimin üstünde oturmayı bırakarak yavaşça ayağa kalktım. Omzum soğuktan dolayı ağrıyordu, ne zaman rüzgar esse içime işliyordu. Hava zifiri karanlık ile bürünmüştü. Aşağıdaki suyun sesi az çok geliyor, sonra durgunlaşıyordu. Aslında ortam tamamen rutubetli gibiydi. Siyah kuyruklu Abraska, gözlerini benden ayırmıyordu. Bunun nedeni düşman olmamız ve benim ona zarar verebileceğim ihtimaliydi. Ona nasıl zarar verebilirdim ki? Ona zarar vermek aklıma bile gelmemişti. Bu o kadar kötü bir durumdu ki.
O ve onun gibiler insanlığın sonunu getirebilecek yaratıklardı. Ve ben ona zarar vermeyi bile düşünmemiştim. Kalbim sızladı, öyle bir sızladı ki, sırtımdan kalbime inen bir bıçak darbesi gibiydi. Siyah kuyruklu Abraska kaşlarını çatarak beni izliyordu. Konuştuğum dilden anlamıyor muydu? Ya da sadece kullandığım cümleden mi anlam çıkaramamıştı. Bunu anlamam için ona soru sormalıydım. Eğer soruma yanıt vermezse onun sinirleneceği şeyler söylerek beni anlayıp anlamadığını çözebilirdim.
"Sana nasıl güvenebilirim? O kıza zarar vermeyeceğini nereden bilebilirim?" Kurduğum cümlelere ben bile şaşırmıştım. Sonuçta kızın iyi olup olmaması beni ilgilendirmezdi. Siyah kuyruğunu kendi önüne getirdikten sonra kızı kucağına aldı ve kalıplı kollarıyla kızın belini sıkıca tuttu.
"Güvenmen ya da güvenmemen umrumda değil. Sana zarar verebilirim bunu sen de iyi biliyorsun." Sesi cılız geliyordu ama buna rağmen onu anlamıştım. Ortam sessizti ve zaten ona odaklanmışken onu duymamam garip olurdu. Dedikleri ise, tamamen doğru olan şeylerdi. Zeki biri olmalıydı. Ama ben de hafife alınacak biri değildim.
Kendimi zeki görüyordum, evet bu doğruydu fakat kendimi sinsi gördüğüm zamanlar da vardı. Etrafımdaki bir kaç kendini bilmez, benim kilo almama sebebimin sinsilik olduğunu söyler dururlardı. Neymiş sinsiymişim ve içim içimi yermiş. Miria gibi saf olmaktansa sinsi olmak daha iyiydi bana göre. Hafifçe gülümsedim ve arkamdaki uçurumdan uzaklaşmak adına ileriye bir adım attım. Bu siyah kuyruklu Abraska'ya bir adım atmama ve ona daha çok yaklaşmama neden olmuştu.
"Birincisi güvenip güvenmemen umrunda olmayabilir ama inan bana yakanı bırakmam. Beni kendine güvendirmen gerekiyor. Evet şu an sana çok garip geliyor olabilirim ama inan bana bu sözleri boşuna söylemiyorum. İkincisi, bana zarar verebileceğini söylemiştin. İstersen ver, bu benim umrumda olmaz. Fakat şunu da söylemeden geçmeyeceğim beni çok seven birisi var. Gücü de var, parası da var, senin peşini bırakmaz. Ölümümün peşini bırakmaz... Bir sıfır öndeyim." Bu söylediklerime ben bile kısmen inanırken ona inandırabildiğimi düşünmek saçma olurdu. Yerinde yavaşça kıpırdandı, gidecek miydi? Bütün kozlarımı ona sunmam gerekiyordu.
O gün Miria'ya kimse yardım edememişti. Ve bu kız da Miria gibi olamazdı. Ben...O kıza yardım edecektim. En azından güvende olduğuna inanmam gerekiyordu. Karşımdaki Abraska'nın iyi olduğuna inanmam gerekiyordu. Saniyeler, dakikalar geçtikçe daha çok üşüyordum. Omzum ağrısını iyiden iyiye belli ediyordu. Yaralı olduğumu karşımdaki Abraska'ya belli etmemeye çalışıyordum. Bunu öğrenirse hiç bir şekilde kaale almazdı. Bir şeyler daha düşünürken, onun önüne bir yem daha verdim.
"Bu arada Kira ile bağlantın var mı? Onun da kuyrukları vardı da." Bunu dedikten sonra, yapacağım en saçma şeyi yaparak güldüm ve ona küçümseyici bakışlar attım. Bunu yapmam yanlıştı. Belki de bu duruma gelmeyi o istememişti. Ve belki de bu Abraska da Miria gibi saldırıya uğramış ve dönüşmüştü. Yine de bunları umursamadım. Belkiler fazlaydı, şu an belkilere değil önüme bakmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LABARASKUVI (KİTAP OLDU)
FantasyLahan'da insanlar yavaş yavaş ölüyorlardı. Kimseye yardım edemiyordum, edilmiyordu. Gece sokağa çıkmak yasaktı ve çıktığın an olacaklardan kimse sorumlu olmayacaktı. Lahan için akşam yediden sonrası yoktu. Tamamen masum insanların öldüğü, katledildi...