"Bugün ise Lahan'ın Beşinci Eyaletinde toplu katliam görünmektedir. Kaç Abraska tarafından öldürüldükleri bilinmese de polisler bir Abraska'nın gücünün yetmeyeceğini söylemektedirler. Kurbanların hangi şekilde öldürdüklerine baktığımız da ise Abraskalar her zamanki gibi daha çok kadın kurban seçmişlerdir.
Kadın kurbanlarda ise diz kapak altlarının yenilmiş olduğunu görüyoruz. Erkek kurbanların ise kol ve omuzlarından yenilmiş olduğu görülmektedir. Abraskaların durmayacağını söyleyen müfettiş Daniel konuşuyor." Elimdeki kupa bardağını hafifçe sıkarken televizyona bakmaya devam ettim. Bu durumdan nefret ediyordum. Konuşulan konu sanki bir insanın canı değilmiş gibi davranılmasından.
"Muhabirlere güvenmediğimi bir kez daha belirterekten konuşmama başlıyorum. Sayın Lahan Beşinci Eyalet bölgesinde yaşayanlar. Öncelikle dikkatli olmanız gerektiğini söylememe gerek kalmadığını bunları sizin daha iyi bildiğinizi biliyorum. İnsanlar arasında Abraska olarak bilinen canavarlara yamyam da diyenleriniz var. Erkek Abraskalar daha çok kadın kurban seçerken kadın Abraskalar erkek kurban seçmektedirler. En azından benim ve ekibimin düşünceleri bu yönde.
Bir polis olarak daha fazla bilgi veremem. Fakat halkımızın polislere güvenlerinin sonsuz olması gerekiyor. Birbirimizden başka kimsemiz yok. Onları birlikte atlatmamız gerekiyor. Bunun için sizden gece fazla dışarda gezmemenizi, gezseniz de cadde yollarını tercih etmenizi öneririm. Ve son olarak Abraskalar insan kılığında her an her yerde olabilen canavarlardır. "Daniel konuşmasını bitirirken sürekli gülümsemesi sinir bozucuydu, üstüne üstlük bu durum ona ciddi gibi gelmiyordu sanki. Canlı yayındı ve canlı yayının olduğu yere Daniel gitmişti. Artık kameranın odağı o olmuştu.
Daniel Koper 33 yaşında bilgili ve egolu bir adamdı. Ya da bize gösterdiği taraf bunlardı. Evli değildi, görüştüğü biri var mıydı bilmiyorduk. Ki bu beni ilgilendiren bir durum değildi. Bence halkı da pek ilgilendirmezdi.
Boş boş televizyona bakarken kahvemi yudumlamaya başladım. Daniel kameraya yaklaştı ve sinir bozucu bir şekilde konuşurken gülmeye başladı.
"Belki de siz de bir Abraska'sınızdır. Yanınıza, etrafınıza iyi bakın. Onlar her yerde." Bu Daniel'in son sözü olmuştu.
Kumandayı yandan alarak başka kanallar da gezinmeye başladım. Fakat hepsi Beşinci Eyalet ile alakalı olan konuşmalar ve haberlerdi. Dayanamayarak televizyonu kapattım ve karşımdaki duvara boş boş bakmaya başladım. "Priscilla?" Bakışlarımı duvardan çekerek Miria'ya baktım.
"Efendim?" Kafamı Miria'ya çevirdim. Öylece dalmış beni izliyordu. Omzuna gelen saçları hafif yağlı duruyordu. İşinden dolayı kendine pek zaman ayıramıyordu.
"Telefonun çalıyor. Baksana." Miria'nın bakışları ben ve telefonum arasında gidip geliyordu. Masadaki titreyen telefona bakarken, elime aldım. Arayan, Paul'du. Muhabir, Paul. Ve ikinci arkadaşım. Miria ve ondan başka arkadaşım yoktu.
"Evet?" Konuşmaya başlarken masadaki kahve kupasını elime aldım. Miria'nın bakışları bendeydi. Bardağı su ile çalkalayıp sadece bir dolap olan yere koydum. Evim küçüktü, fazlasıyla hem de. Bir karavandı. Sadece bir yatak, yatağın karşısında masa ve tezgah. Ayrıca benim yaptırdığım küçük banyo-tuvalet vardı. Biraz masraflı olsa da bana yetiyordu. Zaten bunlar varsa diğerlerine gerek yoktu. İki sebepten dolayı karavanda yaşıyordum. Birincisi, muhabirdim ve iş gereği bir yerlere gidiliyor bazen karavanı götürerek Paul ile karavanda kalıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LABARASKUVI (KİTAP OLDU)
FantasyLahan'da insanlar yavaş yavaş ölüyorlardı. Kimseye yardım edemiyordum, edilmiyordu. Gece sokağa çıkmak yasaktı ve çıktığın an olacaklardan kimse sorumlu olmayacaktı. Lahan için akşam yediden sonrası yoktu. Tamamen masum insanların öldüğü, katledildi...