- 6 -

3.6K 133 8
                                    


İyi okumalar....

- KEREM -

Bade koltukta uyuya kalmıştı. Onu ilk gördüğümüzde çok şaşırmış ve heyecanlanmıştık. Onun kokusunu içime çektiğimde hala aynı olduğunu farkettim. Onu o kadar özlemiştim ki gözlerimin dolmasını engelleyemiyordum. Onu çok özlemiştim. Onu kucağıma alıp onun için hazırladığımız odasına çıkarttım. Yatağına yatırdım ve yanına yattım. Odanın kapısı açıldı ve içeri Burak ve Sarp girdi.

" hani biz?" dediler. Gülüp yanıma çağırdım. Hemen gelip yatağa yattılar hepsine sarıldım.

İçinde bulunduğum durum çok güzeldi. Güzeller güzeli kız kardeşimi bulmuştum. Bende kendimi kardeşime kavuşmanın verdiği huzurla uykuya bıraktım.

- BADE -

Uyandığımda bedenimi saran güçlü üç kol hissettim gözlerimi açtım ve abimlere baktım. Onları uyandırmadan kollarından sıyrılıp aşağı indim. Mutfağı tabiki saatlerce aramadım. Saçmalamayın. Mutfağı şükür Allah'ıma bulunca hemen içeri daldım. Tabiki sarma tenceresinin başında hepsini ağzına tıkmaya çalışan bir Demir beklemiyordum. Ağzım ' O' şeklini almış ona bakıyordum. Oda bana baktı ikimizde birbirimize bakakalmıştık. Yaramazlık yapan çocuğunu yakalamış anne edasıyla ellerimi belime koyup ayağımla ritim tuttum kaçacak yer arıyordu. Tencereyi kendinden uzaklaştırdı ve gülmesidi.

" sen" dedim gözlerimi kısarak. Sertçe yutkundu. Ona ilerledim ve tencereyi aldım tezgaha koydum. İçine baktım bayağı vardı.

" herkesi çağır yemek yiyelim" dedim. Kafasını salladı koşarak mutfaktan çıktı. Bu haline güldüm. Masayı hazırladım ve tabakları yerleştirdim. Güzel bir yoğurt çorbası yaptım. Bu sırada herkes yavaş yavaş mutfağa doluşuyordu.

" niye uğraştın meleğim" dedi Burak abim.

" önemli değil abi" dedim. Herkesin tabağına çorbaları koydum ve bende masaya oturdum. Çorbalarımızı yedik ve ben sarmaları tabaklara koydum. Tabi ki kendime daha çok koymadım. Saçmalamayın. Herkes yavaş yavaş yerken ben ve Yunus resmen içimizdeki canavarı dışarı çıkarmıştık.

Yemekleri yedik ve kızlarla ben masayı topladık. Sonra abimlere kahve koydum. Türk kahvesini çok severlerdi. Sanem'e döndüm ve " knk bi baksana dolama çiklat varmı?". Sanem kafasını salladı ve dolaba baktı " var" dedi ve çıkarttı abimlerin kahvesini hazır edip yanına çiklat koyduk. İçeri gidip kahveleri vermeye başladık.

" kahve yaptıııkkk" diye içeri girdim. Herkes bana baktı.

" ne gerek vardı be kızılım" demişti Sarp abim. Onlara gülümsedim ve kahveleri verdim. Sıra Demir'e gelince sinsice sırıttım çünkü kahvesinin içine sarımsak koymuştum. Iyk!

O bana ve kahveye tereddüt ile baktı. Ve kahveyi aldı. Herkes kahvesini alınca geçip koltuğa oturdum ben kahve içemezdim o yüzden kendime yapmamıştım. Bütün odak noktam Demir di. Kahvesinden bir yudum almasıyla çıkartması bir oldu. Ben kahkahalarla yeri göğü iletirken o lavaboya koşuyordu. Herkes bize anlamsızca bakıyordu. Ben hala kahkaha atarken salona Demir girdi. Gözleri kırmızı ve saçları dağılmıştı. Bu haline daha da kahkaha attım.

" bittin sen Bade" diye üstüme atladı tabi ben koşmaya başladım. Kerem abimin arkasına saklandım Doruk Demir'i tutmaya çalışıyordu ama uslanmaz ben hala kahkaha atıyordum. Demir sakinleşince herkes oturdu.

" ben. Demir'in. Kahvesine. Sarımsak. Koydum" kahkahalarımın arasında bunları söylemiştim. Tabi herkes kahkahaya boğulmuştu. Demir ise ağzını ıslak mendille siliyordu.

Salon da oturmuş sohbet ederken içeri Polen teyze girdi.

" Kerem bey size mektup var" dedi ve mektubu Kerem abime verip gitti. Biz hepimiz Kerem abime odaklanmıştık. O ise mektubu okumaya başladı

' kardeşinizi bulmanız iyi oldu artık zayıf bir noktanız var. Çok yakında görüşücez. Aynı sizin zamanında bana yaptığınız gibi canınızı yakmaya geliyorum.'

Bu ne demekti şimdi?

Benim yüzümden miydi?

Ve en önemlisi

Kimdi bu???

°°°°°°

Ayh çok heyecanlı bir bölüm acaba o mektubu kim gönderdi?

İyi okumalar...

YAĞMUR KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin