- 10 -

1.9K 84 6
                                    

Kısa bir bölüm oldu üzgünüm.

Ben sizi tutmayayım.

İyi okumalar...

- BADE -

" yapma!"  diye bağırdım. Dinlemedi ve devam etti.

" yapma! Yalvarırım yapma!" diye tekrar bağırdım. Demir'in acı çığlığı depoyu dolduruyordu. Ben ise sadece Mete'ye Demir'e işkence etmesin diye yalvarıyordum.

" ona yalvarma!" diye bağırdı Demir. Göz yaşlarımı kontrol edemiyordum. Demir'e yapılan şey sanki bana yapılmış gibi hissediyordum. Sonra etraf birden değişti.

Şaşkınca etrafa baktım. Nasıl olmuştu bu? Issız bir sokaktaydım. Etrafıma baktım ama kimse yoktu. İlerlediğimde sokağın adını gördüm ' ıssız sokak' ne kadarda mantıklı ama. Boş sokakta ilerlemeye başladım. Sokakla çok zıttım çünkü üstümde ayıcıklı pijamam vardı. Bu halime göz devirip ilerlemeye devam ettim. Burası terk edilmiş bir yer gibiydi. Hiç kimse yoktu. Hafif esen rüzgar ürpermemi sağladı. Açık olan saçlarım rüzgarın etkisiyle arkaya savruldu. Tamam bu hafif bir rüzgar değildi. Sokağın sonuna gelince yolun ikiye ayrıldığını gördüm. İçimden bir ses bana sağa gitmemi söylüyordu. İçimdeki sese kulak verip sağa saptım. Yolda ilerlerken ileride bir araba olduğunu gördüm koşarak arabanın yanına gittim. İçine baktım ama kimse yoktu. Sonra kafamı kaldırdım ve karşıda depoya benzer bir yer gördüm. Birini bulma ümidiyle koşarak depoya ulaştım. Kapıyı yavaşça açtım. Kapının gıcırdamasına göz devirip içeri girdim. İçerisi çok karanlıktı. Az ileri de iki adamın konuşmasını duydum. Ve saklanarak oraya ilerledim. İki adamı dinlemeye başladım.

" yeter! Kendine gel artık! Babanın ölümü senin suçun" diye bağırdı. Sesinden orta yaşlı olduğu belliydi.

" hayır! Babamın ölümü Uygun ailesinin suçu!" diye bağırdı. Ama bu ses Mete'ye aitti. Kalbim korkuyla hızlandı ve depodan çıkmak için kapıya koştum. Ama kapıya varamadan ayağım kovaya çarptı ve kova devrildi. Kim koydu lan bu kovayı! Mete ve adını bilmediğim adam" kim var orada! " diye bağırdı. Hemen depodan çıktım ve boş sokakta koşmaya başladım. Depo kapısı tekrar açıldı. İkiside benim peşimdeydi. Ayağımın taşa takılması sonucu yere kapaklandım. Kanayan dizim bana hiçte yardımcı olmuyordu. Yerde sürüklenmeye başladım. Arkamda ki kişi Mete den başkası değildi. Beni tam yakalıyıcakken tekrar ortam değişti.

Bu sefer etraf bembeyaz dı sadece önümden film şeridi gibi bilgiler geçmeye başladı.

' Hakan kılıçoğlu - 17 kasım 1981'

°°°°°°°

Sıçrayarak koltuktan uyandım. Kan ter içinde kalmıştım. Hızlı hızlı nefesler alıyordum. Karşımda bana anlamayarak bakan çete, abimler ve Demir vardı.

" iyi misin Abicim?" dedi Kerem abim. Ben hala rüya da ki adamın kim olduğunu bulmaya çalışıyordum.

" ben" dedim ama devamını getiremedim. Onlar bana merakla bakıyordu.

" ne oldu?" dedi Demir. Demir'i görünce istemsizce hemen ona koştum ve ayağa kaldırdım her tarafını kontrol ettim. Hiç biryerinde çizik dahi olmadığını görünce rahat bir nefes verdim. Sahi ben nefesimi ne zaman tutmuşum? Neyse ben hemen kalktığım koltuğa tekrara oturdum.

Abimler döndüm ve

" Hakan kılıçoğlu 17 kasım 1981" dedim birden. Abimler şaşkınlıkla bana bakıyorlardı. Buna Demir de dahil.

" Sen o adamı nerden tanıyorsun" dedi Burak abim.

Sinirle ellerimi saçıma geçirdim " sorun da o zaten! Tanımıyorum!" diye bağırdım.

°°°°°°°°

Ayh olaylar daha da karmaşık bir hal aldı. Bakalım bundan sonra neler olacak.

Sizce Hakan kılıçoğlu kim?

Bu sadece bir rüyadan mı ibaret?

İyi okumalar...

YAĞMUR KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin