- 22 -

1K 54 5
                                    

güzel bir bölüm daha .

iyi okumalar.

medya = Asya

- BADE -

" şimdi soruyorum " dedim derin bir nefes aldım ve devam ettim " kimsin sen ? "

******

Yarım saatir adamın konuşmasını bekliyordum ama o sadece bana bakıyordu. " konuşacak mısın artık ? " dedim bıkkınlıkla. " söylediğim şeyleri kaldırabilecek misin ? " dedi. Bu dediği şey ile kafam allak bullak oldu. " kaldırabilirim " dedim kendimden emin bir şekilde. Ama emin değildim. Derin bir nefes alıp sonunda konuşmaya karar verdi.

" ben sevgilinin öldürdüğü adamın oğluyum " dedi gözünde beliren öfke ile. Korkuyla yutkundum. Hiç birşey söyleyemiyordum, söylemek istesem ne söyleyebilirdim ki zaten ' ah evet ! sevgilim babanı öldürdü ' mü ?

" bak bunu neden yaptılar bilmiyorum " dedim .

" korkma ben Demir ve abilerin gibi merhamet yoksunu bir adam değilim . " dedi gülümseyerek. Gerçekten kafam allak bullak olmuştu. Bu adam ciddi miydi ?

" pekala sen beni tanıyorsun. Benim de seni tanımam lazım öyle değil mi ? " dedim. Sarı saçlı ve mavi gözlü bir adam dı . Gerçekten yakışıklı biriydi.

" Bulut Kılıçoğlu " dedi. Gözlerim hatırladığım şey ile kocaman oldu.

" babanın adı Hakan Kılıçoğlu " dedim. Bana anlamayarak baktı.

" sen benim babamı nerden tanıyorsun ! " dedi sert ve öfkeli bir sesle.

" sadece bir yerde duymuştum " dedim korkuyla.

" neyse ben senin sevineceğin birini getirdim. " dedi sinsice sırıtarak. Benim kaşlarım çatılmıştı. Kapı açıldı ve girin kişiyle korkudan kalbim tekledi ve gözlerim doldu. Ağzımdan onun ismi çıktı.

" Mete ?! " korkuyla Mete'ye bakmaya devem ettim. " dediğim gibi ben insanlara zarar vermem ama benim yerime başkaları yapar " dedi ve kahkaha atarak kulübeden çıktı. Ben göz yaşlarımı tutamıyordum. Mete az önce Bulut'un kalktığı sandalyeye oturdu topalladığını o an fark ettim. Bakışlarımı gözlerine baktığım da gözlerinde ki saf öfkeyi gördüm. Gözlerindeki öfke beni yakıp kavurmuştu. Korkum daha da arttı. Hızla ayağa kalktı ve beni kolumdan tutarak sürüklemeye başladı. Sakat ayağım beni çok zorluyordu. Canım çok acıyordu. Göz yaşlarım akmaya başlamıştı bile .

" Mete dur " dedim ağlayarak. O beni takmadan beni sürüklemeye başladı. Artık acımdan dolayı çığlık atmaya başlamıştım. Bulut'ta yanımıza gelmişti. Mete sinirle arkasını döndü ve boğazımı sıktı. " sus artık lan ! " diye bağırdı ve boğazımı sertçe serbest bıraktı. Öksürdüm ve beni tekrar sürüklemeye başladığın da acıyla dişlerimi sıktım. Dişlerimi sıkmaktan çenem ağrımıştı ve ağzımdan kaçan acı dolu inlemeyi tutamamıştım. sonunda ormandan çıktık ve yolun hemen kenarında duran araca bindik. Kapıyı açıp beni içine fırlattı . Kafam diğer kapıya çarpınca " ah ! " dedim acı içinde. Mete karşımda yerini aldı ve gözlerini bana dikti. Öfkesi 10 km öteden fark edilir cinstendi.

" sen hapisten nasıl çıktın ? " dedim.

" Bulut sayesin de ! " dedi. Başımı olumlu anlamada salladım. Başıma ağrı girmişti. Başım kanıyordu. Bacağım da aynı şekilde. Araç durunca sorgulayan bakışlarla bakınmaya başladım. Şoför Mete'ye bişeyler dedi ve arabadan indi. kısa süre sonra araç tekrar çalıştı.

Araç durduğunda kapı açıldı ve Mete beni kolumdan sertçe tutup dışarı çıkardı. Kolumu sıkıyordu. Depo gibi biryere gelmiştik. Depoya girdik. İçerisi çok karanlıktı ve tozdu. Toz yüzünden öksürmeye başladım. Bir tane odaya girdik ve Mete beni yere fırlattı. Adamlara " bağlayın şunu " dedi ve odadan çıktı. İki adam beni kollarımdan tuttu ve duvar dibindeki zincirlerin oraya götürmeye başladılar. Çığlık atıp çırpınmaya başladım ama boşuna çırpınıyordum beni çok sıkı tutuyorladı. Beni zincirlerin oraya götürdüklerinde sağımdaki adamın özel yerine tekme attım ve refleks olarak diyeri de kolumu bırakmıştı. Koşmaya başladım tabi sakat ayağımın izin verdiği kadar. Sağ taraftan admlar gelince bende diğer tarafa yöneldim. Şuan acıyı düşünücek zaman değildi. Koşarak deponun kapısına ulaştım ve kapıyı açıp dışarı çıktım. Var gücümle koşmaya başladım. Önüme iki yol çıktı ve bende sol tarafı seçtim. Sol tarafa doğru koşmaya başldım. Arkama baktığım da Mete ve Bulut önde adamlar arkada beni kovalıyorlardı. Bu halime kahkaha attım ve daha da hızlandım. yine karşıma iki yol çıktı ve ben bu sefer sağ tarafı seçtim. Kasaba gibi bir yere geldim ama burası çok ıssızdı. Bana bir yerden tanıdık gelmeye başlamıştı. Burası rüyamda gördüğüm yerdi. Rüyamdan tek farkı arkamdan kovalayan kişilerdi. Sol taraftaki sokağa girdim ve koşmaya başladım. Artık nefesim zar zor yetiyordu. Bacaklarım çok acıyordu ve başım ağrıyordu. Acıyı aldırmamaya çalışarak koşmaya devam ettim. Arkama baktığım da bana biraz yaklaşmış olduğunu görmüştüm. Eksik gibilerdi. Önümü döndüm ve yarı adamın önümde olduğunu gördüm bende solumda ki binaya girdim ve üst katına çıkmaya başladım.

Üst kata çıktım ve saklanacak yer aradım yoktu bende camdan görünen diğer evin çatısına atlamaya karar verdim ve koşarak camdan diğer evin çatısına atladım. Ayağa kalktım ve camdan bana bakan Mete'ye göz kırptım. Arkamı dönüp koşmaya devam ettim. o evden uzaklaşınca bir evin camından içeri girdim. alt kata indim ve bir kat daha aşağı indim. burası bodrum gibi bir yerdi. üst kattan sesler geldi panikle etrafıma bakmaya başladım. sağ tarafta duran kapıya takıldı gözüm. sesler bana yaklaşmaya başladığın da o kapıya koştum ve ses çıkartmamaya özen göstererek açtım ve dışarı çıktım. İlerlemeye başladım. Dümdüz bir yoldu. Dümdüz yolu koşmaya başladım. Arkama baktığımda sadece Mete ve Bulut'u gördüm. Adamların nerede olduğunu deli gibi merak ediyordum. Ana yola çıkınca koşmaya devam ettim. Önümde bir araba durunca hemen durdum içinde duran kadın bana " atla ! " dedi. Arkamı döndüp Mete ve Bulut'a baktığım da bana doğru hızla geliyordu. Tek şansım buydu. Arabaya bindim ve kadın gaza bastı o şiddetle koltuğa yapıştım. saçlarım açık camdan gelen rüzgarın etkisiyle havalanmış bir durumdaydı. Kadın hızla sürmeye devam etti hatta hızını arttırdı. " geliyorlar ! " dedi. Dönüp arkaya baktığımda bu benim götürüldüğüm evin önünde duran porsche olduğunu gördüm ve hızla bize yaklaşmaya başlıyordu. Kadın daha da hızlandı.

" adın ? " dedim. Göz ucuyla bana baktı ve " Asya " dedi.

" güzel isim " dedim. " benim- "

" biliyorum ismin Bade " kaşlarımı çattım.

" nereden biliyorsun ? " dedim.

" Demir ve abinlerin dediği kadar meraklısın " dedi. Demir'in ismini duyunca kalbim hızlandı.

" onlar nasıl ? " diye sordum ama bu sefer önüme bakıyordum.

" Demir seni kaybettiğini söyleyip seni deli gibi heryerde arıyor ve durmadan ağlıyor ben Demir'i ilk defa böyle gördüm Bade. O sana aşık. Onlar mafya sence de katil olmaları normal değil mi ? " dedi. Sol tarafımda oluşan sızı ile gözlerim doldu. " abinler ise deliye dönmüş vaziyette bütün düşmanlarının evlerini basıp nerede olduğunu soruyorlar. Eğer söylemiyorlarsa vurup gidiyorlar. " dedi.

" bak ben onları seviyorum ama ben onları öyle görünce . bilmiyorum " dedim.

" haklısın Bade bende ilk başlarda böyleydim ama alıştım. "

aklımda ki asıl soruyu sordum. " peki sen abimler ve Demir'in nesi oluyorsun." güldü.

" ben Demir'in ablasıyım " dedi. Şaşkınca Asya'ya baktım.

" ama ben- "

" Demir sana bir ablası olduğunu söylemedi çünkü biz küstük. Dün yani kaybolduğun gün ben yurt dışından döndüm" o konuşurken bende arada arkaya bakıyordum. " ilk olarak Demir'e uğramak istedim. gittiğim de gözleri ağlamaktan kızarmışt bana ağlayarak sarıldı ve şunu dedi ' abla kaybetmek istemiyorum. Ben onu seviyorum. ' şimdi sen Bade benim kardeşim Demir'i seviyor musun ? " dedi sert bir sesle. Bu sesi aynı Demir gibiydi. Demir aynı ablasına benziyordu.

" evet seviyorum " dedim Asya'nın gözlerinin içine bakarak. " görümcenle de tanıştın " dedi. İkimiz de kahkaha attık.

" ağlanacak halimize kahkaha atıyoruz " dedim. Başıyla beni onayladı.

Arkama baktığım da görünür de bir araba yoktu. " yoklar " dedim. O da yolu kontrol etti ve kaşlarını çattı. Hızını biraz daha arttırdı. İşlek bir caddeye girdik ve bir mağzanın önünde durduk. Ben Asya'ya bakınca " üstümüze bir şeyler alalım " dedi kafamı salladım ve arabadan indik. Ben üstüme rahat olsun diye siyah bir tayt aldım. Üstüme ise sporcu atleti. Asya da kendine aynılarını almıştı. mağzadan çıktıktan sonra yan taraftan hamburger aldık ve bana pansuman yaptırdık. Arabaya geri bindik.

" şarjım yok " dedim. " tak " dedi bende telefonumu taktım ve şarj olmaya bıraktım. o sırada Asya arabayı çalıştırmıştı. Boş yolda ilerlemeye devam ettik. Önümüzü kesen araç yüzünden Asya ani bir fren yaptı. Fren etkisiyle ikimiz de öne doğru savrulduk. Başımı yavaşça kaldırdım ve önümüzü kesen arabaya baktım. Arabadan inen Mete ve Bulut'la bakışlarımı Asya'ya çevirdim. O da aynı şekilde bana baktı. Arkamız da bir araç durunca bakışlarımızı arkaya çevirdik. Arabadan inen Mete'nin ve bulut'un adamlarıydı. Asya ile tekrar bakışlarımız kesişti. Şimdi ne yapıcaktık ?

°°°°°°°°

Şimdi ne olucak.

Asya ve Bade kurtulabilecek mi ?

iyi okumalar.

YAĞMUR KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin