- 7 -

3K 113 28
                                    


Kerem bebişimle Sanem bebişim.

İyi okumalar....

- SANEM -

Kimdi o kişi? Neden?

Aklımda ki sorular daha niceydi. Korkudan resmen titriyordum. Hale beni sakinleştirmek için birşeyler diyordu ama duymuyordum. Biri beni sarstı ama kim olduğunu algılayamadım. Birinin kollarına düştüm. Kim olduğunu anlamam uzun sürmedi. Kokusundan bunun Kerem olduğunu anlamıştım. Kalbim göğüs kafesimi zorluyordu. Panik ataktan değilde bu kalp atışı yüzünden kalp krizinden ölebilirdim. Bilincim yerine gelirken havalandım. Kısa süre sonra yumuşak bir yere bırakıldım. Burası Kerem'in yatağıydı. Koca eller yanağımı sarmıştı ve ben gözlerimi yavaş yavaş açıyordum. Kerem dibimdeydi. Birbirimize bakıyorduk. Etrafım bembeyaz olmuştu sanki, sadece o ve ben vardık. Kendimi huzurlu hissediyordum. Kalbim bu yakınlıktan dolayı daha hızlandı resmen uçmak için çırpınıyordu.

Hala yakındık. Gözlerimin en derinine bakıyordu. Birinin kıkırdaması ile kendimize geldik ve hemen ayrıldık. Bu kişi Bade den başkası değildi. İlla gıcıklık yapacaktı. Tabi ben  o ara kızarmıştım.

- BADE -

Kerem abim ve Sanem'i öyle yakın görünce kendimi tutamayıp kıkırdamıştım. Ah! Bunlar yakında sevgili olurdu inşallah. Hadi hayırlısı!

****

Yeni bir haftaya başalıyorduk. Tabiki abimler de kalmıyordum. O mektuptan sonra abim başımızdan saolsun korumaları eksik etmiyordu. O günden beri hep peşimizdelerdi. Kovuyoruz gitmiyorlardı. Ne yapalım. Sizinde başınızda üç tane izbandut gibi herif dursaydı ne yapardınız. Evet hiçbirşey! Bizde yapamıyorduk zaten!

Okula adımımı atar atmaz üstüme atlayan bir ergenus Yunus beklemiyordum. Bu beklemediğim ataktan dolayı ikimizde ne zamanıdır boşladığımız yerle bir araya geldik. Herşey iyiydi ama üstümdeki Yunus yaratığını saymazsak. Üstümden kalkamadı kaldırıldı. Kim mi? Bildiniz DEMİR. Yahu derdi neydi bunun!

Onu sinirle bakmaya başladım. Oda bana sinirle bakıyordu ve hemen yanımızdan ayrıldı. O gün ' çok uykum var' diyip kaçarsına odasına gitmişti. Abimler ise daha sonra ilgileneceklerini söyleyip konuyu kapatmışlardı. Bende fazla irdelememiştim(!) neyse bizde sınıfa çıktık ve sıralarımıza yayıldık. Uykum vardı Yunus'a dönüp

" Balık gelde uyuyak" dedim bana baktı ve gözlerindeki parıldama hiçbiryerde görmemiştim. Tövbe bismillah.

" olur kanka uyuyah" dedi bu haline güldüm.

Hemen yanıma uçtu yanlış okumadınız resmen uçtu. Kollarını açtı ve ben kollarına yattım oda bana sarıldı ve uyuduk.

*****

Kolumun deşilmesiyle homurdanarak kalktım. Sınıfta kimse yoktu bi kişi dışında. Şaşkınca önümdeki kişiye baktım. Kim mi? DEMİR.

" ne işin var senin burada?" kaşlarım çatılı bir şekilde sordum. O bana anlamlandıramadığım bir bakış attı ama umursamadım ve devam ettim " Ve ayrıca! Kolum göçtü lan!" diye sesimi  yükselttim. Bana gözlerini devirdi bende ona gözlerimi devirdim.

" ben burada öğretmenlik yapıyorum hatırlarsan." derin bir nefes aldı ve devam etti " öğle yemeği oldu. Git yemek ye diye geldim" dedi. Beni düşmesine sevineyim mi? Sinirleniyim mi? Karar veremedim. Ben Şaşkınca onun bu tepkisi içerisinde içimde savaş veriyordum.

" benim yemek yemem den sanane" dedim tek kaşımı kaldıramayarak. Tabi ki başaramadım. Biri bana tek kaş kaldırmayı öğretsiiinnnn. Neyse bu konuyla sonra ilgilenicem. Ben ona merakla bakarken o bu sorumla afallamıştı. Bende o sırada onu inceleme fırsatı bulmuştum. Üstünde beyaz bütün kaslarını belli eden bir gömlek altında bacaklarını saran siyah bir pantolon vardı. Neden gözüme bu kadar yakışıklı gözüktü. Hemen gözlerimi gözlerine çıkarttım. Soruma cevap vermedi. Sinirle yerimden kalktım. Tam olarak neye sinirliydim bilmiyorum. Soruma cevap vermemesine mi sinirliydim. Kesinlikle! Aynen kesinlikle bunun için sinirliydim. Sinirle kantine girdim ve sıraya geçtim. Yanımdan geçen bir kız bana çarptı ve üstüme vişne suyu döktü ben şaşkına dönmüştüm. Sinirle kıza baktım. Gerçekten mahçup duruyordu. Üstüne yürüyordum o ise geri geri gidiyordu. Resmen gözlerimden ateş çıkıyordu.

" önüne baksana lan!" diye kükredim resmen. Çete gelip beni sakinleştirmeye çalışsada fayda etmedi. Sinirim gram azalmamıştı.

" B-Ben özür dilerim" dedi ağlamaklı sesle önüme Yunus geçti ve " kız yanlışlıkla çarptı sinirini neyeyse ondan çıkart sinirini, başkasından çıkartma" herkes şaşkınca Yunus'a bakıyordu çünkü bunu yapıcak en son kişi Yunus'tur. Eğer Yunus bunu yapıyorsa ben kesinlikle yanlış bir şey yapıyorumdur. Yaptığımı düşününce gerçekten gereksiz olduğunu farkettim. Demir'e olan sinirimi zavallı kızdan çıkartmıştım. Hemen arkamı dönüp kantinden çıktım. Sınıfa giderken merdivenlerde Demir'le karşılaştık onu takmayıp sınıfa hızla adımladım. Çantamı topladım ve okuldan çıkmak için girişe adımladım ama korumalar vardı tek çıkış arkadaki duvardı. Hemen okulun arkasına gittim duvara baktığımda hapishane duvarlarını aratmayacak uzunluktaydı siz düşünün yani. Hapishane mi? Okul mu? Belli değil.

Tırmanmaya başladım. Duvarın sonuna gelince tam arkaya atılıyordum ki arkadan bana seslenen kişi ile taş kesildim.

" nereye küçük hanım?"

°°°°°°°

Acaba kim?

İyi okumalar....

YAĞMUR KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin