Gün yerini geceye bırakırken güneşin yerini de ay alıyordu. Yağmur damlaları ağacın yapraklarını dolduruyor, ağırlaşan yapraklar yavaşça yere doğru süzülerek biriken damlaları asıl yağdığı yere doğru bırakıyordu. Günün öğle saatlerinden beri yağan yağmur sokakları derin bir sessizliğin kaplamasına neden olmuştu. Böyle bir akşamda pek kimsenin dışarıda olması beklenemezdi. Nitekim neredeyse herkes sıcak yuvasında ayaklarını uzatmış rahatça oturuyordu. Neredeyse herkes... Hasan ile Tarık bu neredeyse herkesin dışında evlerinin birkaç sokak ötesindeki tekel bayiye doğru yürüyorlardı. Hasan evlenmekten pek de hoşnut olmayan, çapkın, şişman, göbekli, çıkık çeneli ve kavgaya meyilli bir karaktere sahipti. Tarık ise arkadaşının tersine zayıf, karısına yeterince sadık ve sakin bir yapıdaydı. Neredeyse tek ortak yönleri aynı yaşta (34) olmalarıydı. Fakat hayat bu iki zıt karakteri üniversitede karşılaştırmıştı, işte o zamandan beri iki arkadaşın yolları birbirinden nadiren ayrı düşmüştü.
Bu iki zıt karakterin yağmurun altında tekele yürümelerinin tek bir sebebi vardı: Tarık'ın bütün uyarılarına rağmen Hasan yine yapacağını yapmış, başını derde sokmuştu. Ancak her zaman olduğu gibi bu sefer Tarık Hasan'ı kurtarabilece bir pozisyonda değildi. Geçen sefer Tarık Hasan'ın karısıyla konuşmuş, işi yoluna koymuştu. Lakin Hasan'ın aynı hatayı ikinci kez yapması bardağı taşıran son damla olmuş, Hasan çapkınlığının sonucu olarak kendisi kapının önünde bulmuştu. Valizler Tarık'ın evine koyulduktan sonra iki arkadaş doğrudan en yakın tekelin yolunu tutmuşlardı. Hasan suçunu biliyordu, ama yine de psikolojik olarak kendini haklı çıkarmanın bir yolunu arıyordu, ki bu da onu aşırı derecede agresif yapıyordu. Arkadaşının bu huyunu bilen Tarık yol boyunca hiç konuşmadı ve bu nedenle iki arkadaş arasında tekele gidinceye kadar bir sessizlik yaşandı. Kapıdan içeri girdikten sonra ilk soru Hasan'dan geldi:
- Kaç tane içiceksin ?
- Kendine kaç tane alıyorsan bana da o kadar al işte.
Tezgahın başında duran adam müşter içeri girer girmez omuzlarını yukarı doğru kabarttı, yorgun gözleri ile iki arkadaşı süzmeye başladı. Bu adamın tekelin sahibi olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu; dişleri sigara içmekten sararmış, bir gözüyle tekelin sağ köşesinde, havada duran 32 ekran televizyondan akşam dizisini takip eden, kirli sakallı, 50'li yaşlarında, gözlerinden yorgunluk akan bir adam.
Hasan tekel sahibine bakmadan buzdolabından 3'er tane birayı kaptığı gibi parayı ödemek için tezgaha doğru yöneldi. Hasan parayı Tekel sahibine uzattı, adam anlamsız bir şekilde gülünce sapsarı dişleri gözüktü. Günde iki paket sigara içme alışkanlığı yüzünden neredeyse 60 yaşında gösteren bu adam saatler sonra bayiye bir müşteri gelmesiyle keyiflenmişe benziyordu:
- Bugün eğlenme günü mü gençler ? Oh, benim yerime de için anasını satayım.
Zaten kendini zor tutan Hasan Tekelcinin bu hareketini gereksiz bir biçimde hiddetlendi, bağırmaya başladı:
- Sanane lan eğleniyo muyuz eğlenmiyo muyuz ?
- Ne sinirleniyon goçum ? Ne dedik sanki a.ına goyum.
- Lan sen belanı mı arıyosun...
Olayın büyüyeceğini anlayan Tarık arkadaşını kolundan tutup geri çekti, parayı tezgaha koydu, biraları siyah poşetlere koyarak kapıya yöneldi. Tam çıkacaklarken ne olduğunu şaşıran Tekel sahibi Hasan'ı ikinci kez kızdırdı:
- Gidin bi daha da gelmeyin lan buraya a.ına ko.uklarım.
- Lan sen ne diyosun lan ? Olum öldürürüm bak seni anasını s...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızdaki Katil
AdventureUstaca kimlik değiştirme marifeti, soğukkanlılığı ve detaylı planları sayesinde seri katil Savaş Durmaz 2 yıl boyunca ardında yakalanmasına yol açacak herhangi bir iz bırakmadan polislerden kaçmayı başarmıştır. Şimdi ise 5 kişilik bir arkadaş grubu...