Burak arabası ile yolda giderken içi içine sığmıyordu, gerçekten de Levent arkadaşlarını kaçırmış olabilir miydi ? Eğer öyleyse bu adamı çok yanlış tanımıştı. Stresli halde hızlıca varacağı noktaya, Levent'in oturduğu apartmana geldi, arabasını kaldırımın kenarına park etti. Yan koltuğa koyduğu büyük bıçağı alarak arabadan indi. Koşarak apartmanın kapısına geldi, açık olduğunu fark edince hızını kesmeden merdivenleri tırmandı. Hızlı hareket ediyordu, çünkü hala arkadaşlarını kurtarması konusunda içinde umudu vardı. Bu umudu kaybetmemeliydi, zira bu onu içinde biriktirdiği onca sorumluluk duygusu nedeniyle yerle bir ederdi. 'Hala yaşıyor olmalılar, öyle olmak zorunda!' diye düşündü ve nefes nefese Levent'in kapısına dayandı. İşin garibi bu kapı da açıktı, sanki katil birisini bekliyor gibiydi. Gerçekten de katil birisini bekliyordu, ancak bu kişi Burak değil, Komiser Yavuz'du. Ondan önce eve varan Burak kapıyı yavaşça ittirdi ve kulakları nazikçe tırmalayan kapı gıcırtısı ile içeri girdi. Soluna baktı; göründüğü kadarıyla mutfakta hiç kimse yoktu. Sağına baktı; bütün odaların kapısı kapalıydı. Dimdirek karşısına baktı; salondaki kapının ufak aralığından hayal meyal birisi görünüyordu. Salonun kapısını elinin iki parmağıyla sakince ittirdi, bıçağını da savunmaya geçmiş bir asker misali dimdik tutuyordu. Kapıyı açar açmaz hemen karşısına çıkan tekli koltukta başını öne eğmiş oturan birisi vardı. Bu kişi elinde kanlı bıçağı ile hiç sesini çıkarmadan duruyordu. Kapının gıcırtısını duyunca birilerinin geldiğini anlayarak başını kaldırdı, Burak ile göz göze geldiler. Elinde kanlı bıçağı tutan kişi Levent'ten başkası değildi. Dünkü halinden tek farkı gözünde gözlüğü yoktu ve bakışları gereğinden fazla ürkütücü gözüküyordu. Burak kanlı bıçağa odaklandı, demek ki katil yapacağını yapmıştı bile.
- Levent...sen...sen n'aptın ?
Savaş bıyık altından gülümsedi, bu konuda kendisini başkalarına anlatmaktan bıkmıştı artık. Fakat yapacak bir şey de yoktu, nitekim adı hakkındaki gerçeği yine açıkladı:
- Artık bunu söylemekten yoruldum: Ben Levent değilim, Levent sadece öldürdüğüm ve kılığına girdiğim kurbanlarımdan birisi. İsmim Savaş Durmaz.
- Sen şu gazetelerdeki...
- Evet ben gazetelerdeki acımasız, psikopat seri katilim. Ama ne yazık ki bunu anlamakta biraz geciktin Burak.
Katil son cümlesini bitirirken kahkahalar içerisinde bıçağını sağa sola salladı, bıçaktan akan kanlar halıya damla damla döküldü. O an Burak bıçaktan yere akan kanların arkadaşlarına ait olduğundan emin oldu.
- Arkadaşlarım nerde ?
Burak elindeki büyük bıçağı sımsıkı kavrayarak karşısındakinin gözünü korkutma amaçlı ileri doğrulttu. Savaş mavzer misali kendisine uzatılmış bu bıçak karşısında hiç korkmuşa benzemiyordu, aksine arkasına yaslamış, arada bir kahkahalarla gülerek karşısındakine cevap veriyordu.
- Arkadaşların tam ayaklarının altında duruyolar. Toprağın altındalar.
Burak kendisini öylesine suçlu hissediyordu ki aniden kalbine saplanan ince bir ağrı ile nefesi kesiliverdi. Saniyeler içerisinde kendisine geldi, nefes nefese, ağlamaklı, olanları umudu yönünde inkar etti:
- Yalan söylüyosun, onları öldürmüş olamazsın.
- Üzgünüm Burak, ama yaptım; arkadaşlarını birer birer öldürdüm.
- Herkesten çok sevdiğini, çok değer verdiğini söylediğin Eylül'ü de mi ?
Savaş'ın yüzündeki mutluluk ifadesi bir an için kayboldu, gözlerini yere devirdi. Göz kapakları kapandı, bir damla yaş elmacık kemiklerinden çenesine doğru aktı ve yere düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızdaki Katil
AdventureUstaca kimlik değiştirme marifeti, soğukkanlılığı ve detaylı planları sayesinde seri katil Savaş Durmaz 2 yıl boyunca ardında yakalanmasına yol açacak herhangi bir iz bırakmadan polislerden kaçmayı başarmıştır. Şimdi ise 5 kişilik bir arkadaş grubu...