Bölüm 22

65 4 3
                                    


Eylül 9'a doğru hayaller aleminde gezdiği rüyasından uyandı. Elini yatağın sağ tarafına attı, ancak sevgilisi çoktan kalkmıştı bile. Bunu fark edince yastığına sımsıkı sarıldı, bir müddet daha tembellik yapmaya karar verdi. Uykusu iyice açılıncaya kadar rüyalar alemine tekrar daldı. Daha fazla uyumak istemediğini anlayınca yattığı yerde doğruldu ve esneyerek gerildi. Elini telefonunu almak başucundaki komidine attı, fakat telefonu yerinde yoktu. 'Allah Allah, yatmadan önce buraya koyduğumu çok net hatırlıyorum.' diye geçirdi içinden. Ardından gece olanları düşündü: Sevgilisi ile neredeyse sabaha kadar sevişmişler, aşklarını pekiştirmişlerdi. Böylece Eylül sevgilisi ile barıştığını düşünüyordu. Öyle olmalıydı, çünkü Levent kendisine gece boyunca en az 40 kere 'Seni seviyorum aşkım.' demişti. Heralde dün gece yaşananlardan sonra tekrar ayrılma konusunu açmazdı. Zira Eylül kadınlığını kullanarak onu baştan çıkarmış, mükemmel bir gece geçirmesini sağlamıştı. Gönül rahatlığıyla ufacık ayaklarına terliklerini geçirdi, kapıya yöneldi. Kapıyı yavaşça açarak dışarı, mutfağa doğru baktı: Sevgilisi kendileri için nefis mi nefis bir kahvaltı hazırlıyordu. Kapıyı açar açmaz omlet kokusunu içine çeken Eylül kapıyı tekrar kapattı, yapacağı leziz kahvaltıyı düşünerek üstünü değiştirmek için gardolabın yanından geçti. Lakin öylesine heyecanla yürümüştü ki gardolabın çıkıntısını fark etmedi ve sağ ayağının küçük parmağını gardolabın ucuna çarptı. Bu çarpma vücuduna aniden öylesine ağır bir acı verdi ki kendini yatağa attı. Parmağını tutarak yatakta bir süre kıvrandı, acı geçince sinirlenerek gardolaba diğer ayağıyla tekme atmaya başladı. Attığı birkaç tekme ile hırsını aldı elbette, ama bu sefer de dikkatini gardolabın kenara itilmesi ile altında gözüken cam parçası aldı. 'Bu ne ya?' dedi sessizce kendi kendine. Merakına yenik düşerek var gücüyle gardolabı kenara doğru ittirdi, altından çıkan cam kapıyı görünce hayli şaşırdı. Bu kapı da neydi ve Levent'in odasında ne arıyordu ? Daha da merak uyandıranı sonradan yapıldığı belli olan bu kapının ardında ne vardı ? Levent ne saklıyordu ? Eylül aklındaki soruların cevabını almak için cam kapıyı açtı, merak duygusu içini kemiriyordu, bu duygu ile ardına bile bakmadan karanlık merdivenlerden aşağı indi. Ne kadar tehlikeli adımlar attığının farkında değildi. Zifiri karanlıkta düşmemek için merdivenlerden yavaşça indi, merdivenler bitince elleriyle etrafı yokladı. Ampulun düğmesini buldu ve yaktı. Işık bir süre gözlerini kör edici etki yarattı, fakat saniyeler içerisinde her şeyi net şekilde görmeye başladı. Lakin karşılaştığı manzara karşısında ağzı açık kaldı: Demir bir masada, etrafından kanlar akan, üzeri ötülü olduğu için ne olduğu belirsiz tehlikeli bir şey ve demir sandalyeye bir kolu (diğeri kesik) ve iki bacağından bantla bağlı, başı öne eğik olduğu için yüzü gözükmeyen bir kız. Eylül adeta şok olmuştu, bu da neydi böyle ? Burası resmen işkence mahzeni gibiydi. Ayrıca etraf öylesine kötü kokuyordu ki Eylül neredeyse kusacaktı. Korkmaya da başlamıştı, sevdiği kişi nasıl birisiydi böyle ? İnsanlara işkence yapan psikopat bir seri katil miydi ? Demek ki aylardır onu hiç tanıyamamıştı. Lakin korkunun kendisini yenmesine izin vermedi, derin bir nefes alarak kendisine geldi. İçinde büyüyen merak duygusu korkusunu yendi ve demir sandalyede oturan kişiye doğru ilerledi. Elleri titreye titreye yüzünü görebilmek için kızı geriye itti: Sağ kolu yarısından kesilmiş, baygın halde demir koltukta oturan kişi arkadaşı Ceyda'dan başkası değildi. Şaşkınlıktan Eylül'ün gözleri faltaşı gibi açıldı, nefesi kesilir gibi oldu. Geriye doğru bir adım attı, istemsiz olarak gözleri yaşlanmaya başladı. Demek ki Ceyda'yı biricik sevdiceği Levent kaçırmıştı. Eylül o anda kendisini öylesine aptal hissetti ki. Nasıl inanabilmişti böyle birisine ? Nasıl bu kadar saf olabilmişti ? Metrelerce yakınında olan arkadaşlarını günlerdir kilometrelerce uzakta arıyor, bir de üstüne üstlük acısını paylaşmak, derdini anlatmak için başını arkadaşlarını kaçıran katilin omzuna yaslıyordu. Bütün bunları düşününce kendisini çaresizlik duygusu içerisinde buluverdi. Arkadaşını kurtarıp yukarı nasıl çıkaracaktı ? Böyle bir şeyi yaptığı takdirde Levent'in kendisini görmemesi imkansızdı. Çaresizlik duygusu bütün vücudunu kapladığı sırada Ceyda irkilerek uyandı. Zavallı kızın açlıktan ve yorgunluktan bitap düştüğü her halinden belliydi. Eylül arkadaşının omzuna elini koydu, göz kapaklarını korkuyla aralayan Ceyda'yı sakinleştirmeye çabaladı:

Aramızdaki KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin