Aramızdaki Katil

Bölüm 21

Burak apar topar merkeze getirildiğinde başına gelebileceklerden hayli endişeliydi. Belki de katil suçu onun üzerine atmaya çalışıyordu ve sahte kanıtlarla bunu başarıya ulaştırıyordu da. Sonuçta ellerinde kanıt olmadan polisler kimseyi sorgusuz sualsiz tutuklamazdı ya. Nitekim yoldayken ne olursa olsun hiçbir suçlamayı kabul etmemeyi düşündü. Ancak bu kolay olmayacaktı tabii, zira polisler işlerini yapacaklar ve onu itiraf etmesi için zorlayacaklardı. Böylece polisler Burak'ı emniyetten içeri soktular. Elleri arkadan bağlı Burak ise çaresizce etrafına bakınıyor, makus kaderine sürükleniyordu. Daha bu sabah merkeze masum, sivil bir vatandaş olarak gelmişti, şimdi ise kendisine masum olduğu halde suçlu gözüyle bakılıyor, hor görülüyordu. Fakat Burak bu çaresiz durumdan kaçacak durumda değildi ne yazık ki. Polis Memuru Ahmet onu kolundan çekerek sorgu odasına alırken geceyi merkezde geçireceğini anlar gibiydi. Ne olursa olsun upuzun ve yorucu bir gece onu bekliyordu. Sorgu odası aynen filmlerdeki gibiydi: karanlık 4 duvar, ortada demirden bir masa, etrafında 4 tane demirden sandalye ve duvarın bir tanesinde içeriden dışarıyı göstermeyen, ama dışarıdan içeriyi gösteren kocaman, siyah, kalın bir cam. Polis Memuru Ahmet Burak'ın ellerindeki kelepçeyi çözdü, onu siyah, kalın cama yüzü dönük olacak şekilde demir sandalyelerden birine oturttu. Ardından gayet ciddi, sert tavrı ile tek kelime bile etmeden odadan çıktı. Sola dönüp köşedeki odaya girdi, burası siyah, kalın camın ardındaki odaydı. Bu odada Başkomiser Zafer, Komiser Yavuz, Komiser Yardımcısı Fuat ve sonradan acilen çağırılan Emniyet Müdürü Haluk vardı. Hepsi sorgu odasında bekleyen şaşkın şaşkın Burak'ı dikkatle inceliyordu. Aralarından Burak'ı daha önce görmüş tek kişi olan Fuat ise her şeyden habersiz, apar topar gelmiş olan babası Haluk'a şüpheli hakkında bilgiler veriyordu:

- Burak Karabulut, 26 yaşında, bi yazılım firmasında arkadaşları ile birlikte çalışıyo. Ailesinden uzakta kirada kalıyo. Şu ana kadar suça karışmışlığı yok, sicili temiz. Ama bu sabah arkadaşlarının kaybolması ile ilgili ifade vermek için merkeze geldiğinde çok şüpheli davranıyodu. Bununla ilgili hiçbir kanıt olmamasına rağmen arkadaşlarını gazetelerdeki meşhur katilin kaçırmış olabileceğini söyledi ve vücut dilinden anladığım kadarıyla suçlu psikolojisine bürünmüş durumdaydı. Bugün akşama doğru ise kaçırılan arkadaşlarından Özgür'ün arabası ormanlık bi arazide bulundu ve içinden katilimizin her zamanki parmak izlerinin yanı sıra Burak Karabulut'a ait özel eşyalar, taze parmak izleri de çıktı. Ayrıca sürüklenme, darp izlerine rastlanan koltukta dnası bulundu. Tahminlerimize göre Burak Karabulut katilimize Özgür'ü kaçırmak için yardım etmiş.

Fuat heyecanlı konuşmasını bitirince elindeki yarı dolu su şişesini kafasına dikip bitirdi. Emniyet Müdürü Haluk ise oğlu ile gurur duyar tavırdaydı, çünkü 2 buçuk seneyi aşkın olan bu davada nihayet ciddi bir şüpheli ele geçirilebilmişti. Bu gelişmede oğlunun da payının olması Haluk'un koltuklarını kabartıyordu doğrusu. Belki de en sonunda nihai sonuca varabilecekler, katili ortaya çıkarabileceklerdi. Sağında bulunan oğlunun omzunu sıvazladı ve onu tebrik etti. Ardından soluna dönerek Zafer ve Yavuz'a baktı:

- Sorguya başlayın.

Zafer ve Yavuz başları ile Emniye Müdürünü onayladılar, odadan çıkıp sorgu odasına yöneldiler. Komiser Yavuz kapıyı açtı, ikisi ellerinde dosyalarla içeri girdiler. İkisi de öylesine ciddiydi ki Burak odaya giren bu ciddi adamları görünce korkusu hepten arttı. Hele Yavuz'un yüzündeki agresif tavır Burak'ın soğuk terler atmasına neden oldu. Başkomiser Zafer ve Komiser Yavuz ellerindeki belgeleri masanın ortasına attılar ve Burak'ın karşısına oturdular. Söze ellerini bağlayarak yavaşça masaya koyan Zafer başladı:

- Lafı dolandırıp konuyu uzatmicam Burak; o yüzden sen de bizi uğraştırmasan iyi edersin. Şimdi söyle bakalım; Özgür nerde ?

Burak bu tip şaşırtmalı sorular için kendisini hazırlamıştı, kesinlikle hiçbir tuzağa düşmemeli ve soruları aynı olduğu gibi masumluğuyla cevaplamalıydı.